Pa, ako ništa ne budem mogla da napravim za tebe onda ću sjediti pored tebe i paziti na tebe a noću ćemo voditi ljubav.
Senin için başka bir şey yapamazsam, yanına oturur seni seyrederim. Geceleri de sevişiriz.
Želim reći, kada sretnem privlačnu ženu... počinjem se pretvarati da ne želim voditi ljubav s njom.
Kastettiğim şuydu, ne zaman çekici bir kadınla karşılaşsam... onunla sevişmeyi istemiyormuşum gibi davranmak zorunda kalırım.
Možemo voditi ljubav samo jedni s drugima ili ćemo se preobraziti.
Sadece kendi türümüzle sevişebiliriz, yoksa dönüşüm geçiririz.
Volio bih voditi ljubav s prelijepom ženom prema kojoj imam posebne osjećaje.
İçtenlikle sevdiğim çok güzel bir kadınla aşk yapmak isterdim.
Rekla sam da ću voditi ljubav... s pravim čovjekom, kada dođe... i kad budem dovoljno stara da to znam.
Ben sevişmeyi bilecek yaşa geldiğimde ve doğru adam çıkıp geldiğinde onunla sevişebileceğimi söyledim.
Pričali smo, kad će doći vrijeme... kad ćeš biti spremna voditi ljubav sa mnom.
Reşitlikten ve benimle sevişmeye muktedir olacağından bahsediyorduk.
Nastavljam s tim djelatnostima... no zapravo... jedino što stvarno želim jest voditi ljubav s tobom što prije.
Ben de kurallara uymaya çalışıyorum... ama aslında... tek istediğim seninle bir an önce cinsel ilişkiye girmek.
Kako izgleda voditi ljubav s dečkom?
Bir erkekle yatmak nasıl bir duygu?
Olie, hoćeš li voditi ljubav s tim autom ili ćeš ga parkirati?
Paulie, o arabayla sevişecek misin, park mı edeceksin?
Ne mogu voditi ljubav sa tobom kada me ona gleda.
Bana bakarken sevişemem. - Seni anlıyorum.
Provest ćemo vikend, pogledati ćete grad i lijepo ćemo jesti i piti dobro vino, voditi ljubav.
Hayır, hafta sonunu orada geçirelim diyorum. Size şehri gezdiririm. Güzel şeyler yer, güzel şarap içer, sevişiriz.
Prve godine ćemo stalno voditi ljubav.
İlk bir sene boyunca durmadan sevişiriz.
Žao mi je zbog tvojih trupa, Chuck, ali oni su odlučili voditi ljubav, a ne rat.
Bölüklerin için üzgünüm, Chuck, ama onlar sevişmeye karar verdiler, savaşmaya değil.
Jeste li pokušali voditi ljubav sa sendvićem od kikiriki maslaca?
Fıstık ezmesi sandviçiyle sevişmeyi denedin mi hiç?
Dobar je osjecaj voditi ljubav sa pravim covjekom.
Adam gibi bir adamla sevişmek güzel bir duygu.
Hoćeš li voditi ljubav s njom prije nego je izbodeš na smrt, Bobby?
Onu öldürmeden önce onunla sevişecek misin Bobby?
Idem se naroljati sa šampanjcem i voditi ljubav s gospođom.
Gidip bir şampanya patlatıp, kadınımla sevişeceğim.
Želim te baciti na pod i voditi ljubav s tobom zauvijek.
Seni yatağa atıp, sonsuza dek sevişmek istiyorum.
Možda si trebala pokušati voditi ljubav sa njima a ne svađati se.
Belki de sevişmeyi denemelisin, savaşmayı değil.
Mogli bismo piti vrući kakao i voditi ljubav na medvjeđom krznu.
Birlikte sıcak çikolata içer ve ayı postu halının üstünde sevişirdik.
I na kraju, kući, gdje ćemo strastveno voditi ljubav cijelu noć, sve dok, naposljetku, u zoru ne umrem u tvom naručju.
Daha sonra, nihayet, eve geldiğimizde gece geç saatlere kadar çılgın, tutkulu bir şekilde sevişeceğiz, ve şafakta senin kollarında öleceğim."
ostaviosamjersimoraobiti pijan voditi ljubav sa mnom... ondajejecaou svoj jastuk nakon toga
Kaçtım çünkü sarhoş olup benimle seviştin ve ardından yastığa kapanıp hıçkıra hıçkıra ağladın.
lijevo ostaviosamjersimoraobiti pijan voditi ljubav sa mnom... ondajejecaouvašemjastuku... voditiljubavsa mnom, onda... voditiljubavsa mnom...
Kaçtım çünkü sarhoş olup benimle seviştin ve ardından yastığa kapanıp hıçkıra hıçkıra ağladın. Benimle seviştin ve... Benimle seviştin ve...
Toliko ga volim, želim voditi ljubav s njim i onda mu pojesti glavu.
Şu işe bakın. - Bayıldım. Morty Smith.
Kad je Ragnar došao na farmu, želio je voditi ljubav.
Ragnar çiftlik evine geldiğinde benimle birlikte olmak istemişti.
Počeli smo imali seks, i uhvatio sam sebe pokušava voditi ljubav, i ja sam rekao, "Ne, ne, ne ".
Seks yapmaya başladık ve kendimi aşık olurken yakaladım ve kedime "Hayır, hayır, hayır. " dedim.
Da, tako možemo voditi ljubav u četiri države istovremeno.
Böylece aynı anda dört eyalette sevişmiş oluruz. Bir saniye.
Nitko od vas neće nikada znati kako je to voditi ljubav sa čovjekom od principa.
Esasları olan bir adamla sevişmek nasıldır asla bilemeyeceksiniz.
Htio sam živjeti, predavati, pisati, putovati, voditi ljubav.
Ben yaşamayı, öğretmeyi, yazmayı, gezmeyi ve aşkı istedim.
Radije ćeš voditi ljubav sa čistačicom nego sa mnom?
Benim yerime bir hizmetçiyle mi yatmayı tercih ediyorsun?
Nije ni čudo da ne znate, postoje neki kornjaši koji jednostavno vole voditi ljubav na toj temperaturi.
Acaba bilmez misiniz, bazı böcekler bu sıcaklıkta aşk yapmaya bayılır.
Mi smo jedini koji satima možemo voditi ljubav, osjećati se blaženo, doživljavati višestruke orgazme, a da nikog ne dodirnemo, jer sve to samo zamišljamo.
saatlerce sevişebilen, mutlu zaman geçiren, çoklu orgazm yaşayan tek varlıkları biziz, ve kimseye dokunmadan, sadece onu hayal ederek.
1.2505819797516s
Preuzmite aplikaciju Igre Riječi besplatno!
Povežite slova, otkrijte riječi i izazovite svoj um na svakoj novoj razini. Spremni za avanturu?
Senin için başka bir şey yapamazsam, yanına oturur seni seyrederim. Geceleri de sevişiriz. 