Prijevod od "vid" na Turski


Kako koristiti "vid" u rečenici:

Počeo sam prodavati umjetnine i vid mi je otišao kvragu.
Sanat simsarlığına başladım, arkasına da gözlerim siktir olup gitti.
Mi smo slijepi, a on ima savršen vid.
Biz kör gibiyiz o ise her şeyi görüyor.
Tamna strana sile zamaglila im je vid.
Gücün karanlık yüzü onların görüşünü gölgeledi dostum.
Jedan mjesec, sam toliko radio na matičnoj ploči da sam izgubio vid na tri dana.
Bir keresinde, anakart üzerinde o kadar çok çalışmıştım ki, üç gün boyunca kör oldum.
Tehnologija su naočale, koje omogućuju bolji vid onima kojima je to potrebno.
Teknoloji bir gözlüktür, ihtiyacı olanlara görme kabiliyeti sağlayan.
Od ove gladi mi se pogoršava vid.
Bu açlık görüşümün de bozulmasına neden oluyor.
Ja ću izgubiti vid, ali ona to ne može podnijeti.
Görme yetimi kaybetmek üzereyim ama kaldıramayan o oluyor.
Osuđujem svaki vid nasilja, ali je potrebno razlikovati opravdanu bunu protiv okupacije od prostog terorizma.
Şiddetin her türlüsüne karşıyım ama bir kişi işgale karşı yapılan meşru isyan hareketi ile apaçık yapılan terörizm arasındaki farkı ayırt edebilmeli.
Zatim su tri njena identiteta razvili vid.
Daha sonra kişiliklerinden üç tanesi görme becerisi kazanmış.
Umirovljeni ratni veteran koji se borio za našu zemlju u Iraku i izgubio vid zbog gelera.
Kendisi ülkemiz için Irak'ta savaşan ve el bombası şarapneli sonucu görme yetisini kaybetmiş emekli bir asker.
To je zato što je fovealni dio oka, dio koji je zadužen za oštar vid, veličine nokta na palcu kada ga držite na dužini ispružene ruke.
Bunu sebebi gözün "fovea" denen ve net görüşten sorumlu kısmının yaklaşık olarak sadece kol mesafesindeki başparmağınızın tırnağı boyutlarında oluşudur.
I vratili su mi vid, ali ne prije produženog perioda konvalescencije -- tri mjeseca -- u poziciji s glavom prema dolje.
Ve görüşüm düzeldi, ama uzun bir iyileşme sürecinden sonra -- 3 ay -- baş aşağı pozisyonda.
Retinalni transplantati derivirani iz matičnih stanica koji su sada u fazi istraživanja, mogli bi jednog dana vratiti vid, ili dio vida, milijunima pacijenata s retinalnim bolestima širom svijeta.
Kök hücre-kökenli retinal nakiller, henüz araştırma aşamasında olmasına karşın, dünya genelindeki milyonlarca retina hastasına görüş alanlarını, veya görüş alanlarının bir kısmını geri verebilir.
Kada bismo imali UV oči ili rentgenski vid, zapravo bismo vidjeli dinamične i dramatične učinke magnetske aktivnosti našeg Sunca -- ista stvar koja se događa i na drugim zvijezdama.
Eğer bunlara mor ötesi veya X ışınları gözüyle baksaydık, diğer yıldızlarda olduğu gibi güneşin manyetik etkinliklerinin dinamik ve çarpıcı etkilerini görebilirdik.
Dodirivale su me kad sam s četiri godine izgubila vid i bila djelomično paralizirana.
Dört yaşımdayken, görme yetimi kaybettiğimde ve kısmi felç geçirdiğimde dokundular.
Vid se mora proučavati zajedno sa spoznajom kako će sustav za kretanje iskoristiti taj vid.
Görme duyusunu hareket sistemimizin onu nasıl kullanacağını düşünerek çalışmalısınız.
barem oni koji nemaju oštećen vid, nemaju problema s čitanjem tih iskrivljenih vijugavih znakova, dok to kompjutorski programi jednostavno još ne mogu tako dobro.
en azından görme engelli olmayan insanlar, şekli bozulmuş dalgalı karakterleri okumakta sorun yaşamıyorlar, fakat bilgisayarlar bunu henüz yapamıyorlar.
Deset godina poslije, vratio mi se vid.
10 yıl sonra görme duyumu geri kazandım.
Došao sam do točke kada sam mogao razlikovati 360 boja, baš kao ljudski vid.
360 rengi algılayabildiğim bir noktaya ulaştım, tıpkı insan görüşü gibi.
Ali onda sam pomislio da ljudski vid nije dovoljno dobar.
Ama düşündüm ki insan görüşü yeteri kadar iyi değil.
U usporedbi sa slikom od prije 30 godina, 20 godina, čak i 10 godina svaki vid kineskoga društva. kako se zemljom upravlja, od najlokalnije razine do najvišeg centra, danas je neprepoznatljiv.
30 yıl, 20 yıl ve hatta 10 yıl öncesiyle kıyaslarsak, Çin toplumu yaşamın her alanından, ülkenin yönetim şeklinden, en yerel düzeyden en yüksek merkeze kadar, bugün tanınmaz bir haldedir.
Ali je barem neki vid umjetnosti istraživati naše ideje o drugačijoj budućnosti.
Ama en azından o, farklı bir gelecek için fikirlerimizi beyan eden bir sanat eseri gibi.
Osigurali smo opremu, sredstva, vozila, obučili tim ljudi, osnovali smo stotinu klinika diljem Doline Velikog Rasjeda (Great Rift Valley) kako bismo odgovorili na pitanje: zašto ljudi gube vid, i što mi možemo učiniti?
Büyük Rift Vadisi boyunca yüz kadar klinik açtık; ekipman, fon ve araçlar temin ettik, bir ekip eğittik, tek bir soruyu anlamak için: insanlar niçin görme yetilerini kaybediyorlar ve biz bunun için ne yapabiliriz?
Jednom kad identificiramo da netko ima slabi vid, sljedeći veliki izazov jest otkriti zašto, a da bismo to mogli, potreban nam je pristup unutrašnjosti oka.
Birinin göz bozukluğuna sahip olduğunu farkettiğimizde sıradaki iş bunun sebebini araştırmaktı, bunu yapabilmek için, gözün iç kısmına erişimimizin olması gerekti.
Tako pacijenti poput Mame Wanagari, koji su slijepi već gotovo 10 godina i nikada nisu vidjeli svoje unuke, za manje od 40 dolara, možemo im vratiti vid.
Böylece Mama Wangari gibi 10 yıldan fazla bir zamandır görme engelli olan ve torunlarını hiç görememiş olan hastaları 40 doların altında bir maliyetle tedavi edebiliyoruz.
Jedan udžbenik, na primjer, kaže: "Evolucijski govoreći, vid je koristan upravo zato što je tako točan".
Bir ders kitabında diyor ki: "Evrimsel olarak konuşursak, görme duyusu, kusursuz olduğu için işimize yarar."
Moj vid postajao je sve čudnija karnevalska kuća zabave sa ogledalima i iluzijama.
Görüşüm gitgide aynalar ve illüzyonlarla dolu garip bir karnaval salonuna dönüştü.
Vid je jedna trećina mozga u volumenu i može zauzeti dvije trećine resursa za procesuiranje vašeg mozga.
Yani görüş, hacimsel olarak beyninizin üçte biridir ve beyninizin işlem kaynaklarının neredeyse üçte ikisinde hak iddia edebilir.
Vidite, vid je samo jedan način na koji oblikujemo svoju stvarnost.
Görüyorsunuz; görüş, gerçekliğimizi biçimlendirmenin bir yolu.
Hellen Keller rekla je da je jedina gora stvar od sljepoće imati vid ali ne imati viziju.
Helen Keller, görme yeteneği sahibi olup görüş sahibi olamamanın, kör olmaktan daha kötü olduğunu söyler.
U idealnom slučaju, želimo da te nove stvari budu što bogatije značenjem, aktivirajući vid, zvuk, asocijacije i emocije.
İdeal olarak bu yeni şeylerin mümkün olduğunca, anlamca zengin, görme ve duymayı, duygular ve bağlantıları çalıştıran şeyler olmasını isteriz.
Vid je jedna od najboljih stvari koju imamo.
Görmek en iyi yaptığımız şeylerden bir tanesi.
U biti, priča je istinita čak ako imate osobu kojoj se povratio vid nakon nekoliko godina od gubitka.
Aslında, birkaç yıldır görsel uyarıdan yoksun bir kişi için bile sonuçlar aynı.
Napravili smo članak prije nekoliko godina o ženi koju vidite s desna, SRD, vratio joj se vid kasnije u životu i sada je izvanredan za tu dob.
Birkaç yıl önce, burada sağda gördüğünüz kadın hakkında bir yayın yaptık, SRD, o, görme yetisini yaşantısının ileri yıllarında yeniden kavuştu ve görüşü yaşına göre gayet iyi idi.
"Tko je dao čovjeku usta?" - reče mu Jahve. "Tko ga čini nijemim i gluhim; tko li mu vid daje ili ga osljepljuje? Zar to nisam ja, Jahve!
RAB, ‹‹Kim ağız verdi insana?›› dedi, ‹‹İnsanı sağır, dilsiz, görür ya da görmez yapan kim? Ben değil miyim?
Od tuge vid mi se muti u očima, poput sjene moji udovi postaju.
Kederden gözümün feri söndü, Kollarım bacaklarım çırpı gibi.
1.3186559677124s

Preuzmite aplikaciju Igre Riječi besplatno!

Povežite slova, otkrijte riječi i izazovite svoj um na svakoj novoj razini. Spremni za avanturu?