Prijevod od "viceve" na Turski


Kako koristiti "viceve" u rečenici:

Ako netko ima dobre viceve s prdežima, sad je vrijeme za njih.
O yüzden aranızda iyi fıkra bilen varsa şimdi tam zamanı.
Pričamo viceve, ja izvodim trikove sa kolegama svijećama.
Şakalar yaparız, oyunlar oynarız Şamdan arkadaşlarımla
Nije ti dosta traženja zločinaca koji krše policijski sat i pričaju masne viceve?
Kuralları bozup pis şakalar yapan suçluları kodla izlemekten sıkılmıyor musun?
Čarls je pričao masne viceve dok sam ja bila bolesna.
Charlie arsızdı. Hasta olduğum zamanlarda çatlatıcı şakalar yapmakta ısrar ederdi.
Da je pilot pretvoren u seriju, izmislili bi viceve koje bih pričala u svakom nastavku.
Programımız tutsaydı her programda farklı fıkralar anlatacağım bir reklam filmi üzerine çalışacaklardı.
Ja otvorim srce, a ti praviš viceve.
Sana kalbimi açıyorum sense dalga geçiyorsun.
Morat ćemo svake večeri pričati iste viceve!
Şaklabanlık yaptıracaklar bize, her gece aynı espriler!
Otkad smo pobijedili tako sam dobre volje da samo pričam viceve.
Kazandıktan sonra çok şakacı olurum, yani bu aralar keyfim gayet yerinde.
Nemam ja vremena za tvoje viceve.-Ni ja, moram biti na aerodromu za pola sata.
Şakaların için vaktim yok. Benim de. Yarım saat içinde O.C. havalanında olmam gerek.
Da ne šaljemo smiješne e-mailove ili pričamo viceve?
Birbirimize eğlenceli mailler yollayıp, şakalar yapmamamızı mı?
Da, mogu zamisliti i viceve i tragove mulja.
Evet, yaptığı şakaları ve katliamı tahmin edebiliyorum.
Momak ne pije, ne priča prljave viceve.
Adam içki içmiyor, pis şakalar yapmıyor.
Helenina luda stara tetka je obicavala davati nam te maramice... isti poklon, svaki živi rođendan i Božic, a mi smo obicno pravili viceve o njima.
Helen' ın çılgın yaşlı teyzesi bize bu mendilleri verip dururdu. Her doğum günü ve noelde aynı hediye. Onlar hakkında şakalar yapardık.
Trebam pisati viceve i nasmijavati, ne trebam praviti salatu od makarona, mrzim ovo.
Şu anda makarna salatası yapmak yerine espri üretip komedi yapıyor olmalıyım. Buradan nefret ediyorum.
Imam nove viceve i to dobre.
Yeni şakalarım var dostum, ve gerçekten iyiler.
Htio je da obojica pišemo viceve za njega i ti mi to nisi rekao?
İkimizin espri yazmasını istemiş ama sen bana söylemedin. Özür dilerim.
Mislio sam da policajci stoje oko leša jedu svoje sendviče i pričaju viceve-- znaš, crni humor.
Polislerin cesedin başında dikilip sandviçlerini yiyerek espriler patlattıklarını düşünürdüm. Ölümle ilgili bomba espriler falan...
Samo zapamti sve viceve koje sam ti rekao.
Benim sana anlattığım esprileri hatırla yeter.
Kada pričaš viceve koji nisu smiješni, ali se ljudi svejedno smiju.
Espri yapıyorsun ve insanlar öylesine gülüyor.
Vic, znam i ja neke viceve.
Ah espri. Bende de espri var.
Ako ostaneš glup, plavuše će početi praviti viceve o tebi.
Acılarını dindir, sarışınlar seninle dalga geçecekler.
Najgore pričaš viceve od svih ljudi koje sam srela.
Hayatımda gördüğüm en kötü fıkra anlatan insansın.
I ne smišljam viceve, već zajedljive opaske.
Fazla espri yoktur, daha ziyade alaycı kısa gözlemler şeklinde.
Ne Philippe, ne volim ovakve viceve.
Hayır, Philippe, Böyle şakaları sevmem. Gerçekten.
Da pričamo masne viceve uz pokoje pivo, ako smo dobri.
Bel altı espriler yapmak, uslu durursak bir iki bira içmek.
Možda nađeš nekoga da ti priča viceve.
Sana espri yapacak başka birini bulabilirsin.
Ali ja vas pitam zašto pravimo viceve o strancima?
Peki size sorarım, yabancılar hakkında espri yapmak niye?
Samo se ti smij, pričaj svoje viceve, ali reći ću ti nešto.
Gül bakalım, şakalarını yap ama sana bir şey söyleyeyim.
Ako ne pođeš, nećeš čuti viceve mog tate koji su samo njemu smiješni.
Ben... Gelmezsen babamın sadece kendisinin komik bulduğu esprileri yol boyunca dinleyemezsin.
Za Boga miloga, djevojke na ulici zarade toliko za vikend, a da ne moraju pričati viceve ili da upropaste završnicu.
Hay canına yandığım sokaktaki kızlar o parayı bir haftada kazanıyor üstelik tek bir fıkra anlatmadan ve bir şaka patlatmadan.
Jer sada je stvarno loš vremena za isprobavanja viceve.
Şaka yapmak için kötü bir zaman çünkü.
Pričamo viceve, izvodim trikove sa prijateljima svijećama.
Şakalar yaparız, numaralar yaparım ben de Şamdan kollarım ile
Do kraja ere ručnih sjekira, Homo sapiens -- kao što su tada zvani, napokon -- su bez sumnje pronalazili nove načine da zabave i zadive jedni druge tako, tko zna, pričajući viceve, pričajući priče, plešući ili radeći frizure.
El baltası destanının sonunda, Homo sapiens -- sonunda böyle çağrılabiliyordu -- birbirlerini eğlendirmede ve etkilemede; kim bilir, şakalar, hikayeler anlatarak, dans ederek veya saç şekillendirme gibi yeni yollar bulmakta endişe etmiyordu.
0.58160400390625s

Preuzmite aplikaciju Igre Riječi besplatno!

Povežite slova, otkrijte riječi i izazovite svoj um na svakoj novoj razini. Spremni za avanturu?