Prijevod od "svečano" na Turski


Kako koristiti "svečano" u rečenici:

I svečano obećavam da se nikada neću seksati sa Treblašima, u suprotnom neka mi glasnice rastrgaju vukovi.
Yemin ederim Treblemakers veya ses tellerime zarar verebilecek hiçbir kişiyle cinsel ilişki yaşamayacağım.
Imate svečano zakleti da ćete govoriti istinu, cijela istina i ništa osim istine, pod bolovima i kazne za krivokletstvo?
Gerçeği, bütün gerçeği ve yalnızca gerçeği söyleyeceğinize yalan söylerseniz cezalandırılacağınızın bilincinde olarak yemin ediyor musunuz?
Stvarno misliš da ćemo svečano obući tu smiješnu odjeću?
Bu komik şeyleri gerçekten giyeceğimizi düşünüyor musun?
Cijeneći dobru volju ove gospode koja vam dozvoljava da uživate tako veliku privilegiju svečano ćemo proslaviti vaš brak.
Bu centilmenlerin iyi niyetini takdir ederek kim sana böyle bir ayrıcalıkla oynaşma izni verdi evliliğinizi resmileştireceğiz.
Uvijek se svečano odjenete za pogrešne prigode.
Hep yanlış anlarda aşırı şık giyiniyorsunuz.
Idemo na borilište, pratiti svečano obraćanje tajnika Saveza.
Turnuva mekanına gidiyoruz, yakartop başkanına doğru.
Dobro došli stanovnici Kalifornije, okupili smo se ovde na ovom istorijskom mestu da proslavimo svečano naš ulazak u Sjedinjene Američke Države!
Sevgili Kaliforniya Halkı Amerika Birleşik Devleleri'ne katıldığımızı resmileştirmek için burada, tarihi Bear Point'de toplandık.
Svečano vam se zaklinjem da će pravda biti brza, da će biti pravedna i da će biti nemilosrdna.
Bu gece size en ciddi yeminimi ediyorum adalet hızlı olacak, dürüst olacak ve merhametsiz olacak.
Ja, Willie Stark, svečano prisežem da ću podržavati ustav i zakone države Louisiane.
Ben, Willie Stark, namusum üzerine yemin ederim ki anayasayı ve Louisiana eyaleti kanunlarını destekleyeceğim.
U pitanju je svečano otvaranje, da li želiš da me otpuste?
Bu büyük bir açılış, kovulmamı mı istiyorsun?
Ja, George Walker Bush, se svečano zaklinjem da ću vjerno vršiti predsjedničku dužnost...
Ben, George Walker Bush şerefim üzerine ant içerim ki Başkanlık Makamını bütün sadakatimle yürüteceğime...
Gospodo, za 3 tjedna ukucat ću ovaj klin, da svečano otvorimo posljednju sekciju.
Üç hafta içinde son kısmın açılışını yapmak için yola çıkacağım.
Da li se svečano zaklinjete da ćete vladati narodom Camelota, pridržavati se zakona i običaja zemlje?
Tören eşliğinde Camelot halkına hükmedeceğinize Camelot'un kanunları ile örf ve adetlerine bağlı kalacağınıza yemin ediyor musun?
Ovdje je sve uobičajeno, svečano, sigurno.
Burada her şey törelerimize göre, dine uygun, güvenli.
(SVEČANO OTVARANJE) Možemo svratiti na ručak svakog dana.
Her gün öğle yemeği için burada olabiliriz.
"Ja, Steven J. McGarrett, svečano se zaklinjem na svoju čast i savjest da ću u svakom trenutku raditi najbolje u skladu sa svojim sposobnostima i znanjem na način koji pristaje ovome pozivu."
Ben, Steven J. McGarrett vazifemi her zaman gücüm ve bilgim yettiğince kanunun memuruna yaraşır bir biçimde yerine getireceğime onurum ve vicdanım üzerine yemin ederim.
U brak se ne ulazi olako ili neoprezno... već poštovanjem, pametno, svjesno i svečano.
Evlilik düşüncesizce veya düşünmeden değil saygıyla, tedbirlice akıllıca ve içten yapılır.
Zar se niste svečano zakleli kada ste prvi put obukli ovu kardinalsku crvenu da ćete proliti svoju krv u obranu kršćanske vjere?
Kardinal kırmızısını giydiğinizde kanınızı Hristiyanlık inancı için akıtacağınıza dair kutsal bir yemin etmediniz mi?
Moraš mi svečano obećati da ćeš lagati kada te budu pitali kakav sam bio.
Sana sorduklarında bunu nasıl becerdiğime dair herkese yalan söyleyeceğine yemin etmelisin.
Dylane, svečano obećavam da nikada neću reći da sam voljela Aluminium Rain.
Dylan, sana yemin ediyorum Aluminum Rain'i sevdiğimi asla söylemeyeceğim. Önüne bak!
Da li svečano obećaješ i zaklinješ se da ćeš vladati narodom Camelota, u skladu s odgovarajućim zakonima i običajima?
Camelot halkını yasalara ve geleneklere uygun yöneteceğine yemin eder misin?
Pod okom Gospoda, i unutar granice lokalne nadležnosti, ovim se svečano posvećujemo na današnji dan, 5. rujan, 1965.
Tanrı'nın huzurunda ve bu yerel yargının sınırları içerisinde 5 Eylül 1965 gününü kutsamak için burada bulunuyoruz.
Dopusti da iskoristim prisutnost tvojih roditelja da te svečano pitam želiš li se udati za mene.
Beatrice, izin verirsen ailenin huzurunda resmi olarak sana soruyorum benimle evlenir misin?
OKRUG 11 Ovo nije baš svečano.
Burada pek de festival havası yokmuş.
Kuneš se svečano da ćeš podržati ustav... i tako dalje, i tako dalje.
Teşkilata her zaman destek olup... - Falan filan. - Ediyorum.
I samo bih ti rekao, iz dna duše, da svečano obećavam da ubuduće neću nikad...
Ve bilmeni isterim ki, çok içten söylüyorum şu andan itibaren asla...
Ali... ako mi noćas svečano obećaš, ako mi daš svoju časnu riječ, da ovo nikad više nećeš raditi, dat ću ti 30.000 dolara.
Şimdi ciddi bir şekilde, şerefin üstüne bir daha buna bulaşmayacağına söz ver 30.000 doları önüne dizeyim.
"...svečano se zaklinjem..." -...svečano se zaklinjem...
"...yemin ederim ki..." -...yemin ederim ki...
! ja svečano prisežem da ću podržati, braniti i pridržavati u Starling Gradske povelje.
! Tüm kalbimle yemin ederim ki Starling Şehir Tüzüğü'nü destekleyecek, savunacak ve ona bağlı kalacağım.
Svečano prisežem da ću dati sve od sebe kako bih očuvala, zaštitila i podržala prava svakog građana Panema.
Tüm kalbimle, sahip olduğum her şeyi, Panem'deki vatandaşların haklarını korumak ve kollamak için kullanacağıma yemin ederim.
Ako si u pravu... ako je to naša zadnja večera... svečano uručio moje umirovljenje papire.
Eğer öyleyse bu son akşam yemeğimiz. Emeklilik kağıdımı teslim ediyorum.
Ali znaj da time kršim svečano obećanje.
Ama bunu yaparak verdiğim önemli bir sözden döndüğümü bilmeni isterim.
Svečano se zaklinjem da ću vjerno obavljati dužnost predsjednika SAD-a...
Kutsal yeminimdir ki bağlılıkla Birleşik Devletler Başkanlık görevimi yerine getireceğim.
Imate moje svečano obećanje da mu nećemo nauditi.
Zarar görmeyeceğinize dair resmi olarak söz veriyorum.
Idem da svi svečano zakleti, da će se više neće ismijavati moje zlatnim lancem.
Herkesin ciddi ciddi yemin etmesi lazım. Kimse altın zincirimle alay etmeyecek.
Svečano se zavjetujem da ću te vjerno voljeti i da ću te čuvati dok nas smrt ne rastavi.
Yaşadığımız sürece seni koruyacağıma ve sadık bir şekilde seveceğime yemin ederim.
Pod drugim okolnostima, umjetna svijetla bi izgledala gotovo svečano.
Farklı koşullar altında bu kimyasal ışıklar şenlik havası oluşturabilir.
Ja, Claire Hale Underwood, svečano se kunem da ću predano izvršavati dužnosti ureda predsjednice Sjedinjenih Država.
Ben, Claire Hale Underwood ant içerim ki Birleşik Devletler başkanlığı görevini bağlılıkla yerine getireceğim...
Zaklinjete li se svečano da ćete iznijeti svoje svjedočenje istinito, samo istinito i ništa drugo osim istinito?
Birazdan vereceğiniz ifadenin sadece ve sadece gerçeği yansıtacağına yemin eder misiniz?
svečano ruho za vršenje službe u Svetištu - posvećena odijela za svećenika Arona i odijela za svećeničku službu njegovih sinova."
kutsal yerde hizmet etmek için dokunmuş giysileri -Kâhin Harunun giysileriyle oğullarının kâhin giysilerini- yapsınlar.››
Jer su se svečano zakleli da će pogubiti onoga tko ne dođe u Mispu k Jahvi.
Çünkü Mispada, RABbin önünde toplandıklarında kendilerine katılmayanların kesinlikle öldürüleceğine dair ant içmişlerdi.
Sada, dakle, poslušaj njihov zahtjev, ali ih svečano opomeni i pouči o pravima kralja koji će vladati nad njima."
Şimdi onları dinle. Ancak onları açıkça uyar ve kendilerine krallık yapacak kişinin onları nasıl yöneteceğini söyle.››
Svi su knezovi i junaci i svi sinovi kralja Davida pružili ruku kralju Salomonu i svečano mu obećali pokornost.
Yöneticilerin, güçlü kişilerin ve Davutun oğullarının tümü Kral Süleymana bağlı kalacaklarına söz verdiler.
0.58844017982483s

Preuzmite aplikaciju Igre Riječi besplatno!

Povežite slova, otkrijte riječi i izazovite svoj um na svakoj novoj razini. Spremni za avanturu?