Također, a možda griješim u vezi toga, ali mislim da su ljudi spolno općili u toj kući.
Bir de, yanılıyor olabilirim, ama galiba o evdeki insanlar seks yapıyordu.
Ne možemo glumiti spasitelje spolno disfunkcionalnih bez izlječenja barem jednog pacijenta, uključujući i mene.
Tek bir hastayı bile tedavi etmeden kendimizi cinsel bozukluk kurtarıcıları gibi sunamayız, ben de dahil.
Tvrdi da je Lee spolno nedostatan.
Lee'nin cinsel bakımdan yetersiz olduğunu söylüyor.
Jeste li vi kada spolno općili u tom kinu?
Siz hiç o sinemada biriyle sevişmiş miydiniz?
Grubo rečeno, da si je spolno napastovao.
Açık açık söylemedi ama, cinsel tacizde bulunmakla suçluyor seni.
Hoću znati da li je mogu tužiti za spolno napastovanje.
Ona karşı cinsel taciz davası açıp açamayacağımı bilmek istiyorum.
Bila je ugušena, ne udavljena... ostavljena u prirodi, spolno zlostavljana.
Boğazı sıkılmamış. Havasızlıktan ölmüş. Dışarıda sürüklenmiş ve tecavüze uğramış.
Trebaš nekoga tko će ti sastaviti ugovor, a ne spolno te zadovoljiti.
Sana yazılmak yerine yazı yazacak birine ihtiyacın var.
Znaš kako je teško naći taku spolno osviješćenu curu kao što je Heidi?
Heidi gibi bir kızla ilişkinin ne zor olduğunu biliyor musun?
Emily, dali si bila spolno iskusna, prije nego ste se vjenčali?
Evlenmeden önce, cinsel tecrübeniz var mıydı?
Međutim činjenica je, da će momak biti spolno mrtav... do tada kad dostigne odraslost.
Oysa gerçekte, bu çocuk yetişkinliğe vardığı zaman muhtemelen cinsel açıdan bitmiş olacaktır.
Mi nismo spolno izazvani već spolno nadareni.
Biz cinsiyet özürlü değiliz, cinsiyet ödüllüyüz.
Njezina povijest govori da nije spolno aktivna.
Geçmişi, cinsel olarak aktif olmadığını söylüyor.
Morate i shvatiti da je Peter spolno sazrio jako rano.
Ayrıca şunu da bilmelisin Zooey. Peter cinsel bakımdan çok erken yaşta gelişmeye başladı.
A prvo spolno iskustvo koje nije bilo tradicionalan snošaj?
Peki, peki. Bir tane daha. Normal yollardan olmayan ilk seks tecrübeniz ne zaman?
Nema šanse da mi je Robin prenijela spolno prenosivu bolest.
Robin'den cinsel hastalık kapmış olma ihtimalim sıfır.
Prije nego skrenemo s teme gledajući slike penisa, želim iskreno diskutirati o spolno prenosivim bolestima.
Penis fotoğraflarına bakıp dikkatimiz dağılmadan önce cinsel yolla geçen hastalıklar hakkında kısa bir konuşma yapmak istiyorum.
U slučaju da opet skoro poginem i ti si jedini koji me može spasiti, koje spolno prenosive bolesti mogu očekivati da ću pokupiti?
Olur da bir daha ölüm tehlikesi deneyimi yaşarsam ve etraftaki tek kişi sen olursan ne tür bir cinsel hastalık bulaştırmanı beklemeliyim?
Jer bilo tko tko se nije napalio od tvoje Petrijeve zdjelice spolno prenosivih bolesti očito ima nisko samopoštovanje!
Çünkü senin hastalık dolu bakteri çukurundan tahrik olmayan herkesin kendine olan saygısı düşük, değil mi?
Hoću li za ovu skupu večeru dobiti bar bombastično spolno općenje?
Bu pahalı yemek bana aklımı başımdan alacak bir cinsellik kongresi getirecek mi?
Ali tokom radnog dana, kada osjetiš da si opsjednuta ljubavnom požudom, predložio bih ti da je suzbiješ listajući ilustriranu knjigu o spolno prenosivim bolestima.
Ancak iş sırasında şehvet dolu isteklerin her yanını sardığı zaman, cinsel yolla bulaşan hastalıkların resimli bir şekilde anlatıldığı bu kitap ile o hisleri bastırmanı öneriyorum.
Imala sam 10 godina kad se iskazalo moje spolno opredjeljenje.
Cinsel eğilimlerimin istikameti ağır basmaya başladığında 10 yaşındaydım.
Ali naveo sam ovdje da ne bolujem od spolno prenosivih bolesti.
Forma cinsel yolla bulaşan hastalığım olmadığını yazmıştım ama. Forma istediğiniz her şeyi yazabilirsiniz.
Ne, spolno prenosive bolesti su najgore što vam se može dogoditi.
Hayır, bayan. Birinin başına gelebilecek en kötü şey cinsel hastalıklardır.
Ova jadna djevojčica ima svaku spolno prenosivu bolest koja se može dobiti.
Bu zavallı kız, cinsel yolla bulaşan bütün hastalıklarla karşı karşıya.
Ovaj rak bi mogao biti spolno prenosiv?
Bu kanserin cinsel yolla geçtiğini mi düşünüyorsunuz?
Kad pričamo o ljubavi, spolno prenosive bolesti kod starijih su u porastu.
Sevgiden bahsetmişken, cinsel hastalıklar yaşlılar arasında hızla artmaya başlamış.
Po njoj, jednom u generaciji, oko proljetne ravnodnevice, ljudi u gradu polude, orgijaju i spolno opće u šumi.
Ona göre her jenerasyonda bahardaki gündönümünde insanlar delirip, grup seks yapıp, ormanda çiftleşmeye başlarlarmış.
Veterinar je dijagnosticirao prenosivi spolni tumor, spolno prenosivi karcinom koji pogađa pse.
Veteriner bulaşıcı zührevi tümör teşhisi koydu, köpekleri etkileyen cinsel yolla bulaşan bir kanser.
Čak ako pogledamo raznolikost i uključenost na poslu, kad bih vas pitao o spolno-etničkoj kombinaciji koja ima najmanje šanse da bude promaknuta na viši rukovodeći položaj, što biste pomislili?
Hatta, iş yerinde çeşitlilik ve dahiliyet gibi bir şeye baksak ve eğer size hangi cinsiyet-etnik kimlik kombinasyonunun üst düzey yönetici pozisyonuna en az terfi edildiği sorsam, kim olduğunu sanıyordunuz?
Radnici često podnose tragično spolno zlostavljanje od strane svojih mušterija.
Burada çalışanlar müşterileri tarafından sık sık cinsel istismara maruz kalıyolar.
Kažem samo da nisu bili spolno orijentirani na jednu osobu.
Sadece cinsel olarak kapalı ilişkileri olmadığını söylüyorum.
Čak obole od HIV-a i side i drugih spolno prenosivih bolesti.
Hatta bu kızlar HIV, AIDS ve diğer cinsel yolla bulaşan hastalıklara yakalanıyor.
Dobivala je previše pažnje od dvoje mužjaka, i rano je postala spolno zrela.
İki yeni erkekten çok fazla ilgi görüyordu ve daha gelişmiş olandı.
(Pljesak) Ništa pozitivno ne može izaći iz posramljivanja tinejdžera zbog njihovih seksualnih želja, ponašanja, osim pozitivnog testa na spolno prenosive bolesti i trudnoću.
(Alkışlar) Pozitif cinsel hastalık ve hamilelik testleri dışında, gençleri cinsel arzuları ve davranışları için ayıplamaktan başka bir fayda gelmez.
Neki od vas je imaju. On je spolno vezan.
Aranızdan bazılarında bu var ve bu cinsiyetle bağlantılı
Ali „dodaci“ koje ona „osvaja“ su razne infekcije, spolno prenosive bolesti, HIV, AIDS, sifilis, gonoreja, što god vam padne na pamet, ovisnosti, droge, sve što se može naći pod kapom nebeskom.
Ama aldıkları cinsel yolla bulaşan enfeksiyonlar, HIV, AIDS, sifiliz, gonore, adını siz koyun, madde bağımlılığı, uyuşturucular, onların aldıkları ekstra bonuslar.
Njihovo spolno ponašanje toliko nalikuje ljudskome da većini nas to ne bi bilo prihvatljivo.
Cinsel davranışları, pek çoğumuzun barışık olamayacağı ölçüde "insansı".
Spolno ponašanje nije im ograničeno tek na jedan aspekt života koji bi donekle držali po strani.
Ve cinsellik, yapılıp bir kenara konulan, hayatlarının yalnız bir kısmıyla sınırlı bir davranış değil.
Tako da spolno prenošenje HIV-a je u stvari određeno s brojem partnera koji imate u ovim kratkim vremenskim razmacima kada imate vršnu viremiju.
Yani, HIV'in cinsel yolla bulaşması esasen, kanda virüs miktarının zirvede olduğu bu kısa zaman dilimlerinde kaç partneriniz olduğuna göre belirlenir.
Što je razumno za javno zdravstvo je isto tako razumno i za pojedine seksualne radnike, zato što je jako loše za posao ako imate još jednu spolno prenosivu infekciju.
Halk sağlığı için mantıklı olan, bireysel seks işçileri için de mantıklı çünkü cinsel yolla bulaşan başka bir enfeksiyon kapmak işleri kötü etkiler.
Čovjek koji bi spolno općio sa životinjom ima se smaknuti. Životinju ubijte!
Bir hayvanla cinsel ilişki kuran adam kesinlikle öldürülecek, hayvansa kesilecektir.
0.86614584922791s
Preuzmite aplikaciju Igre Riječi besplatno!
Povežite slova, otkrijte riječi i izazovite svoj um na svakoj novoj razini. Spremni za avanturu?
Bir de, yanılıyor olabilirim, ama galiba o evdeki insanlar seks yapıyordu. 