Prijevod od "shvatila" na Turski


Kako koristiti "shvatila" u rečenici:

No onda si nastavio, i shvatila sam da ono što radiš nema nikakve veze s mojom čašću.
Dostum arka bahçende bir deve var. - O bir Alpaca, geri zekalı. - Ruby?
I onda sam shvatila da sam najružnija djevojčica ikad.
İşte orada dünyadaki en çirkin kız olduğumu anladım.
Shvatila sam da sam napravila grešku.
Ben bir hata yaptığımı farkettim. Kendime geldim..
Nisam sreo ni jednu koja nije shvatila šamar... ili zrno iz.45-tice.
Ağzına bir tokattan ya da.45'lik kurşundan anlamayan bir kadına daha rastlamadım.
Noću sam sanjala da sam otišla s tobom a onda bih se probudila i shvatila gdje sam.
Geceleri rüyalarımda seninle gittiğimi görürdüm. Ve uyandığımda nerede olduğumun farkına varırdım.
Prestrašilo me to što sam napokon shvatila da se bojim vlastitog supruga.
Beni asıI korkutan, sonunda idrak ettiğim şey... kendi kocamdan korktuğum gerçeğiydi.
Upravo sam nešto shvatila, loša si lažljivica.
Sadece bakıyordum. Şimdi bir şey öğrendim. Çok kötü bir yalancısın.
Da vidimo jesam li dobro shvatila.
Evet Sağ.. Şimdi bu düz alalım.
Upravo sam shvatila zašto me muž napustio.
Az önce kocamın beni niçin terk ettiğini hatırladım.
Kada sam shvatila da sam trudna, taman si saznao da je Letty živa.
Hamile olduğumu anladığımda Letty'nin yaşadığını henüz öğrenmiştin.
I shvatila sam kako ne zna gdje se u njegovom uredu nalazi ženski zahod.
O zaman fark ettim ki ofisindeki bayanlar tuvaletinin yerini bilmiyordu.
Pa ipak, za nekoga tko je navodno to već učinio, ja još uvijek nisam ništa shvatila.
sözü hiç de 'bunu daha önce de yapmış' birine göre değildi. Belli ki henüz herşeyi çözememişim.
(Smijeh) Nakon što je shvatila da ne mogu uhvatiti plivajućeg pingvina, zgrabila je tog drugog pingvina i dovela ga polako prema meni, ljuljajući ga ovako, i ona bi ga pustila.
(Kahkaha) Penguenleri yakalayamadığımı anlayınca başka penguenler yakalayıp yavaşça bana getirdi böyle sallayıp sonra da salıverdi.
I onda je shvatila da ja ne mogu uhvatiti žive, tako da mi je donijela mrtve pingvine.
Canlı olanları yakalayamadığımı fark edince ölü penguenler getirmeye başladı.
Ok, sada ne želim uznemiriti nikog u ovoj prostoriji, ali upravo sam shvatila da je osoba desno od vas lažljivac.
Bu odadaki kimseyi telaşlandırmak istemiyorum, ama dikkati çeken bir şey var ki sağınızdaki kişi bir yalancı.
Shvatila sam da, kako bih mogla znati kamo idem, moram znati gdje sam do sada bila.
Farkettim ki, nereye gittiğimi bilmek için, nereden geldiğimi bilmeliydim.
I, naposljetku, kada sam počela proučavati egiptologiju, shvatila sam da vidjeti svojim golim okom nije dovoljno.
Ve yakın bir zamanda eski Mısır uygarlığını inceleyen bilimi öğrenmeye başladım, Çıplak gözle görmenin yeterli olmayacağını gördüm.
i... tako sam shvatila koje stvari su sada bitne u mom životu.
ve şimdi hayatımda anlamlı olan şeylere açıklık kazandırdı.
Jedna je da sam shvatila, dragi Bože, ne osjećam se više tako.
İlki, anladım ki, aman tanrım, artık o duyguyu hissetmiyorum.
Shvatila sam da će me muškarac kojeg sam toliko voljela ubiti ako mu to dopustim.
Bu kadar sevdiğim adamın izin verirsem beni öldüreceğini fark ettim.
U nekom trenutku sam shvatila da je moja mislija fotografiranja „gejeva“ bila svojstveno pogrešna jer postoji milijun različitih nijansi homoseksualnosti.
Bir noktada fark ettim ki "gey"leri fotoğraflama görevim özünde kusurluydu çünkü geyin milyonlarca farklı tonu vardı.
Također sam shvatila da postoji veliki jaz između Sjevera i Juga.
Ayrıca, Kuzey Kore ve Güney Kore arasında büyük bir boşluk olduğunu fark ettim.
Shvatila sam da je to bio značajan trenutak u mom životu.
İşte o anın hayatımın sembolik ani olduğunu fark ettim.
Kada smo shvatili koliko bi skupo bilo imati toliko neurona u mozgu, shvatila sam, možda postoji jednostavno rješenje.
Beynin bu kadar çok nörona sahip olmasının ne kadar pahalıya mal olduğunu fark ettiğimde belki basit bir sebebi vardır diye düşündüm.
A ono što sam shvatila jest da politička uvjerljivost ne počinje s idejama ili činjenicama ili podatcima.
Ve şunu farkettim ki politik ikna fikirler, gerçekler ya da bilgiyle başlamıyor.
Tako da sam nakon čudnog, dezorijentirajućeg uspjeha kroz koji sam prošla sa "Jedi, Moli, Voli" shvatila da sve što moram učiniti je ista stvar koju sam uvijek morala činiti kad sam bila jednako dezorijentirana neuspjehom.
O gariplikten sonra, "Ye, dua et, sev"in yolunu şaşırmış başarısıyla yürüdüm. Her zaman yapmaya alıştığım gibi yine aynı şeyi yapmak zorunda olduğumu farkettim. Yolunu kaybetmiş şekilde başarısız olduğumda.
Ljudi možda misle kako je to uspjeh preko noći, ali to je samo zato jer sam 17 godina prije toga, shvatila život i obrazovanje ozbiljno.
İnsanlar bunun tek gecede elde edilmiş bir başarı olduğunu düşünebilir ama kabul edilmemin sebebi bundan önce 17 yıldır, hayatı ve eğitimi çok ciddiye almam.
(Smijeh) (Pljesak) Kasnije te večeri shvatila sam da sam vjerojatno jedina osoba preko 40 koja ne želi opet imati 22.
(Kahkaha) (Alkış) O gece sonradan farkettim, tekrar 22 yaşında olmak istemeyen tek 40 yaşındaki kişiydim sanırım.
A onda sam shvatila: "Pa zaboga! Imam moždani udar!
O zaman fark ettim: "Aman yarabbi! İnme geçiriyorum!
Ali sam shvatila "Ali još sam živa!
Sonra fark ettim: "Ama, hâlâ hayattayım!
A onda sam shvatila kakav bi ogroman dar ovo iskustvo moglo biti, što bi ovaj uvid mogao značiti za to kako živimo svoje živote.
aslında ne kadar muhteşem bir armağan olabileceğini, hayatlarımızı nasıl yaşadığımıza dair nasıl çarpıcı bir içgörü olabileceğini fark ettim.
No, naposlijetku taj osjećaj dosade, taj osjećaj, kao, da, shvatila sam to, ovo više nije izazov -- taj osjećaj bi postao previše.
Ama sonunda bu sıkılma duygusu, evet, işte, yaptım gibi hisler artık çekici gelmiyordu -- bunun oldukça çok olması gerekti.
Ovo sam shvatila nakon što sam upoznala druge poliglote.
Başka poliglotlarla tanıştıktan sonra bunun farkına vardım.
Shvatila sam da ljudi poput mene, djevojke s kožom boje čokolade, čija kovrčava kosa se ne može formirati u konjski rep, mogu postojati u književnosti.
Benim gibi insanların da; kıvırcık saçlarına at topuzu yapılamayan, çikolata renkli deriye sahip kızların da, edebiyatta yer alabileceğinin farkına vardım.
Shvatila sam kako sam bila toliko zadubljena u medijsku reportažu o Meksikancima da su postali samo jedna stvar u mom umu, bijedni imigranti.
Meksikalılar hakkındaki medya haberlerine o kadar dalıp gitmiştim ki, kafamda tek bir simge halini almışlardı; sefil göçmen.
Bila sam šokirana kada sam shvatila da je moje način mišljenja bio potpuno različit.
Ve düşünme şeklimin bir parça değişik olduğunu, farkettiğimde de şok oldum.
1.5820660591125s

Preuzmite aplikaciju Igre Riječi besplatno!

Povežite slova, otkrijte riječi i izazovite svoj um na svakoj novoj razini. Spremni za avanturu?