Za učiniti ga spokojnim, držati ga na miru dok ga proždire.
Onu uyuşturuyor. Böylece rahat rahat yiyor.
Nekoć nas je pohlepa vodila... a sad nas proždire.
Açgözlülükle hareket ettik ama şimdi bizi tüketiyor.
Od bolesti koja mi proždire utrobu.
İçten içe beni yiyen hastalıktan rahatsızım.
Nazvan je tako zbog svoje navike da traži i proždire mladunce domorodaca.
Yerlilerin, yumurtadan yeni çıkan yavrularını arayıp yediği için ona bu adı vermişler.
Neću samo sjediti ovdje i gledati kako te to proždire.
Yerimde oturup kendini kaybetmeni izlemek istemiyorum.
Bogloditi su odmetnuta rasa koja proždire sve planete.
Bogloditler, yollarına çıkan her gezegeni sömüren uzaylı bir ırktır.
Alexis te jebeno proždire očima, a ti imaš srednjoškolke na kurcu.
Alexis seni gözüyle beceriyordu, üniversiteli kızlar peşinde. - Harikasın!
Upotrijebio sam otrov iz Walterovog spremišta, otrov koji proždire meso, koji je ubio sve na letu 627.
Walter'ın deposundan bir zehri kullandım. 627 no'lu uçuştaki herkesi öldüren et yiyen zehri.
Dok sam gledao kako rak proždire moju ženu iznutra, jedina spasonosna milost bila je pomisao da je to najgore što mi se moglo desiti.
Kanser eşimin içini yiyip bitirirmesini izlerken o durumun tek kurtarır tarafı başıma gelebilecek en kötü şeyin olduğunu düşünmemdi.
I otada luta Noćnom utvrdom, proždire svoju djecu.
O zamandan beri Gece Kalesi'nde gezer kendi yavrularını yermiş.
Zmija koja vječno proždire svoj rep.
Kendi kuyruğunu yiyen yılan, sonsuza dek.
Zapravo, toliko ga želim podijeliti s tobom da me to proždire.
Aslında, o kadar çok istiyorum ki, içimi kemiriyor.
Uvijek će biti najhladniji predmet u sobi zbog toga što doslovno proždire svu energiju oko sebe.
Her zaman odadaki en soğuk obje olacak zira gerçek anlamda etrafındaki enerjiyi yiyip bitiriyor.
Pakao iza vaših leđa proždire svakog muškarca, ženu i dijete na svom putu.
Arkanızda bir alev topu var yoluna çıkan her erkeği, kadını ve çocuğu yutuyor.
Obično su skakavci samci, ali kada iznenada hrane bude u izobilju, formiraju nezaustavljivu silu koja proždire sve na svojem putu.
Çekirgeler normalde yalnız yaşarlar ama yiyecek birdenbire bollaşınca çok sayıda çekirge bir araya gelir ve yolu üzerindeki her şeyi silip süpüren durdurulamaz bir güce dönüşür.
Dođe zatim drugi umjetnik, naslika čelnika vojske kao čudovište koje proždire djevu u rijeci krvi ispred tenka.
Başka bir sanatçı gelir, ordunun başını, tankın önünde, bir kan nehri içinde bir bakireyi yiyen bir canavar olarak resmeder.
Digitalni svijet proždire vrijeme, i čineći to, želim vas podsjetiti da prijeti potpunosti nas samih.
Dijital Dünya Zamanı öğütür ve kanımca, böyle yaparak, tehdit ettiği şey özbenliğimizin bütünlüğüdür.
I kad je tamo, polaže jaje na njega, jaje se izlegne, proždire ga živog, probije se iz tijela, bla bla bla, znate kako to ide.
Vardıklarında üzerine yumurtalarını bırakıyor; yumurtalar çatlıyor, onu diri diri yiyip vücudundan fışkırıyorlar. Vs, vs... İşte hep bildiğiniz raconlar.
Veličanstvom svojim obaraš ti protivnike; puštaš svoj gnjev i on ih k'o slamu proždire.
Devrilir sana başkaldıranlar büyük görkemin karşısında, Gönderir gazabını anız gibi tüketirsin onları.
Jer Jahve, Bog tvoj, oganj je što proždire; on je Bog ljubomoran.
Çünkü Tanrınız RAB yakıp yok eden bir ateştir; kıskanç bir Tanrıdır.
Da, bezbožničko je jalovo koljeno, i vatra proždire šator podmitljivca.
Çünkü tanrısızlar sürüsü kısır olur, Rüşvetçilerin çadırlarını ateş yakıp yok eder.
K'o što vrućina i žega snijeg upija, tako i Podzemlje proždire grešnike.
Kuraklık ve sıcağın eriyen karı alıp götürdüğü gibi Ölüler diyarı da günahlıları alıp götürür.
Bog naš dolazi i ne šuti. Pred njim ide oganj što proždire, oko njega silna bjesni oluja.
Tanrımız geliyor, sessiz kalmayacak, Önünde yanan ateş her şeyi kül ediyor, Çevresinde şiddetli bir fırtına esiyor.
(83:15) Kao što oganj proždire šumu, kao što plamen sažiže bregove,
Orman yangını gibi, Dağları tutuşturan alev gibi,
Zamijeniše Slavu svoju likom bika što proždire travu.
Tanrının yüceliğini, Ot yiyen öküz putuna değiştirdiler.
(9:17) Da, bezbožnost se k'o oganj razmahala, drač i trnje proždire, pa upali šumsku guštaru, stupovi se dima podižu.
Kötülük dikenli çalıları yiyip bitiren ateş gibidir. Ormandaki çalılığı tutuşturur, Duman sütunları yükseltir.
(9:19) [19a] Proždire zdesna, i opet je gladan; guta slijeva, i opet sit nije:
İnsanlar şurada burada bulduklarını yiyecekler, Ama aç kalacak, doymayacaklar. Herkes çocuğunun etini yiyecek:
pohodit će te Jahve nad Vojskama grmljavinom, tutnjem, bukom velikom, vihorom, olujom i plamenim ognjem što proždire.
Her Şeye Egemen RAB gök gürlemesiyle, Depremle, büyük gümbürtü, kasırga ve fırtınayla, Her şeyi yiyip bitiren ateş aleviyle seni cezalandıracak.
Preko svih goleti pustinjskih nagrnuše pustošnici. Jer u Jahve je mač što proždire: s jednog kraja zemlje do drugog nema mira nijednome tijelu.
Çöldeki çıplak tepelere Yıkıcılar geldi. RABbin kılıcı ülkeyi Bir uçtan bir uca yiyip bitiriyor. Kimse kavuşmayacak esenliğe.
Tko ih nađe, proždire ih, neprijatelji njini zborahu: 'Nismo mi krivi, jer zgriješiše Jahvi, pašnjaku pravde, Jahvi, nadi otaca svojih!'
Kim bulduysa yedi onları. Düşmanları, ‹Biz suçlu değiliz› dediler, ‹Çünkü onlar gerçek otlakları olan RABbe, Atalarının umudu RABbe karşı günah işlediler.›
U rasplamtjelom gnjevu svojem razbi svu snagu Izraelovu, povuče svoju desnicu pred neprijateljem; u Jakovu raspiri plamen ognjeni koji sve uokolo proždire.
Kızgın öfkesiyle İsrailin gücünü kökünden kesti, Düşmanın önünde sağ elini onların üstünden çekti, Çevresini yiyip bitiren alevli ateş gibi Yakup soyunu yaktı.
Ovako govori Jahve Gospod: "A što se o tebi govori: 'Ti si zemlja koja ljude proždire i svojem narodu djecu otima'
‹‹ ‹Egemen RAB şöyle diyor: Ey ülke, insanlar sana insan yiyen, ulusunu çocuksuz bırakan ülke diyorlar.
Buče kao bojna kola, po gorskim vrhuncima skaču, pucketaju k'o plamen ognjeni kad strnjiku proždire, kao vojska jaka u bojnome redu.
Savaş arabalarının, anızı yiyip bitiren alevlerin Çıkardığı gürültüye benzer bir sesle, Savaşa hazırlanmış güçlü bir ordu gibi Sıçraya sıçraya dağları aşıyorlar.
Da, podnosÄite ako vas tko zarobljava, ako vas tko proždire, ako tko otima, ako se tko uznosi, ako vas tko po obrazu bije.
Aslında sizi köle edenlere, sömürenlere, sizden yararlananlara, büyüklük taslayanlara ya da sizi tokatlayanlara katlanıyorsunuz.
Jer Bog je naš oganj što proždire.
Çünkü Tanrımız yakıp yok eden bir ateştir.
3.5795340538025s
Preuzmite aplikaciju Igre Riječi besplatno!
Povežite slova, otkrijte riječi i izazovite svoj um na svakoj novoj razini. Spremni za avanturu?