Tako je i Darwin odlazio sam na duge šetnje šumom, i odlučno odbijao pozive na večere.
Darwin, ağaçlar arasında uzun yürüyüşlere çıkardı ve akşam yemeği davetlerini reddederdi.
I počeli su pratiti i nadgledati sitne krađe, pozive, svakakve stvari – u biti, predviđati budućnost.
Azılı hırsızları, kapkaççıları izlemeye aldılar ve takibat yaptılar -- yani geleceği düzenli bir şekilde planlamış oldular.
[Skype i šifrirane pozive, lokaciju mete, poruke, odnose, pregledavanje interneta, audio i video"] Morate biti nevidljivi i ne ostavljati tragove.
[Skype & şifreli aramalar, hedef konum, mesajlaşma, ilişkiler, web tarama, ses & video"] Gizli ve izlenemez olmak.
Borili ste se da se probijete kroz te pozive.
Bu çağrılar arasında bir şekilde kendi yolumu bulmaya çabaladım.
U mojoj karijeri odgovorio sam na i bio uključen u stotine poziva vezanih uz mentalnu bolest i samoubilačke pozive oko mosta.
Kariyerim boyunca köprünün çevresinde yüzlerce akıl hastalığı ve intihar çağrısı ile karşılaştım ve ilgilendim.
ChildLine, britanska neprofitna udruga koja pomaže mladima s raznim problemima, lani je iznijela šokantne podatke: od 2012. do 2013. godine, zabilježen je rast od 87 posto za pozive i emailove vezane za virtualno zlostavljanje.
Genç insanlara birtakım sorunlarında yardımcı olmaya odaklanmış BK merkezli Childcare, geçen yılın sonlarında, çarpıcı bir istatistik yayınladı. 2012'den 2013'e kadar, sanal zorbalıkla ilişkili arama ve epostalarda yüzde 87 bir artış yaşanmış.
(Smijeh) Kad sam primala pozive i mejlove, što se događalo svakodnevno, tjednima, svi su imali isto prvo pitanje: jeste li još uvijek zajedno?
(Gülüşmeler) İnsanlar arayıp, e-posta attıklarında ki haftalarca her gün bunu yaptılar, ilk olarak hep aynı soruyu sordular: Hâlâ birlikte misiniz?
Radili smo zajedno na virtualan način, razmjenjivali pozive, komunicirali, pokušavajući pratiti virus iz minute u minutu, kako bi pronašli načine, da ga zaustavimo.
Bu sanal yolda hep beraber çalışıyorduk. Paylaşıyorduk, iletişime geçiyorduk. Virüsü anbean takip etmeye çalışıyorduk, onu durdurabilmeyi başarmak için.
Projekt je dobio odličnu dobrodošlicu -- pozive, izložbe, fizičke formate, galerije i muzeje...
Proje çok iyi karşılandı, davetler, sergiler, fiziksel formatlar, galeriler ve müzeler
Mnogo prije nego što je itko čuo za Edward Snowden, Risen je napisao knjigu u kojoj je razotkrio da je NSA nezakonito prisluškivala telefonske pozive Amerikanaca.
Edward Snowden'ın adını kimse bilmezken, Risen, Amerkalıların telefonlarının NSA tarafından yasa dışı olarak dinlendiğini konu alan bir kitap yazarak ünlü oldu.
(Smijeh) Molim vas, recite mi da se ne javljate na pozive iz Pentagona, recimo.
(Gülüşmeler) Bana lütfen Pentagon'dan, mesela, telefonlar almadığını söyle.