U policijskoj stanici optužen je za Tippitovo ubojstvo.
Sıradan bir otopsiyle hayır. Ama omurga sıvısında yüksek oranda iyodin çıkabilir.
Nešto kasnije, ugledni odvjetnik obrane Martin Vail posjetioje Stamplera u policijskoj postaji...
Ünlü yerel savuma avukatı Martin Vail Stampler'ı bugün Maxwell sokağında ziyeret etti...
Odmah bi nas prijavio nekoj zabačenoj naci-policijskoj službi koji bi nas lovili k'o pse.
Bizi hemen Nazi yaptırım kuvvetlerinin şehir dışı örgütü gibi bir şeye ihbar eder ve onlar da bizi köpek gibi kovalarlardı.
Hvala na policijskoj pratnji, ali nam ne treba zaštita.
Polis escortu için teşekkürler. ama bizim korımaya ihtiyacımız yok.
Naš se dečko pojavio, ime mu se čulo na policijskoj frekvenciji.
Görünüşe göre evladımız bulunmuş. Adı polis frekansında geçmiş.
Ondje ako ni u policijskoj postaji nisi sigurna.
Şurası. İnsan karakolda da güvende olamayacak mı?
Kako netko može biti zarobljenik u podrumu i istovremeno raditi u policijskoj stanici?
Yani, nasıl olurda bodrumda tutulan biri aynı zamanda karakolda çalışabilir?
Na policijskoj frekvenciji provjeri gdje su blokade na cesti.
Engelleri tespit edebiliyor musun bir bak. - Pekala.
Tamo u policijskoj stanici razgovarao sam s nekim tko je imao značku.
Polis merkezine gittim ve rozeti olan biriyle konuştum.
Zvučiš kao da se radi o policijskoj istrazi.
Sanki bir polis soruşturması yapıyor gibisin.
Moje ime je Dexter Morgan, i ja sam forenzičar specijaliziran za analizu prskanja krvi u Miami metro policijskoj postaji.
Adım dexter Morgan, Miami polis departmanında kan analizi konusunda uzmanım.
Hoću da ovo pošaljemo svakoj policijskoj stanici, osiguranju, svakoj bolnici u gradu dok ne identificiramo ovog tipa.
Bu adamın kimliği tespit edilene kadar, bu resmin bütün karakollara, bütün güvenlik şirketlerine ve şehirdeki her hastaneye gönderilmesini istiyorum.
Arthur Mitchell nije ni u jednoj policijskoj bazi podataka.
Arthur Mitchell hiçbir polis veri tabanımızda yok.
Prošlu noć u policijskoj postaji, digao sam ruku i nekako bacio čovjeka na drugi kraj sobe.
Geçen gece karakoldayken elimi kaldırdım ve nasıl bilmem, bir adamı odanın öte tarafına savurdum.
Ekipa je provela noć u policijskoj stanici... na strateški važnom mestu, čekajući izlazak Sunca.
Ekip geceyi DPO'da ki stratejik bir bölgede geçirdi. Şafağın sökmesini bekliyordu.
Trebalo je samo da se povuku prema policijskoj stanici, na sigurno
Grup, polis merkezine doğru uzaklaşana kadar herkesi orada tutuyordu.
Nalazi se u policijskoj stanici u Snyderu.
Snyder'daki polis merkezinde. Buradan pek uzak olduğunu sanmıyorum.
Kod kuće sam radila u policijskoj stanici gdje je bilo 25 muškaraca.
Ülkemdeyken 25 erkekle aynı mıntıkada çalıştım.
Talačka kriza u policijskoj postaji u Spokaneu, Washington, se završila rano jutros kad su specijalci ubili Jonasa Arbora.
Spokane, Washington polis karakolundaki rehine krizi bu sabah erken saatlerde Metro Özel Timi'nin, şüpheli Jonas Arbor'ı yakalayıp öldürmesiyle sona erdi.
Utrostručili su stražu u policijskoj postaji.
Karakolda memur sayısını üç katına çıkardılar.
Prema policijskoj evidenciji bili ste zajedno u Mendocino 1971.
Polis kayıtlarına göre ikiniz 1971'de Mendocino'da bulunmuşsunuz..
U znak zahvale za ono što si danas učinila u policijskoj postaji, odlučio sam ti nešto pokloniti.
Bugün karakolda yaptıklarına teşekkür edebilmek için sana bir hediye vermeye karar verdim.
Zašto si se vratila u ovu kuću dok smo svi bili u policijskoj stanici?
Hepimiz karakoldayken neden eve geri döndün?
Nisam bila u policijskoj postaji 15 godina.
Bir karakola girmeyeli 15 sene oldu.
Uvijek se možeš žaliti policijskoj upravi.
İstediğin zaman merkeze şikâyet dilekçesi verebilirsin.
Banda za koju se smatra da je počinila više visokoprofilnih pljački po Europi izbjegavala je hvatanje, usprkos dramatičnoj policijskoj potjeri.
Tüm Avrupa'da birçok yüksek profilli soygunlardan da sorumlu tutulan çete dramatik bir takibe rağmen yakalanamadı.
Trebaš pozvati dežurnog policajca u Belmount policijskoj postaji, i potvrditi neka zatvaranja putova za ujutro, u redu?
Belmount Polis Karakolu'ndaki görevli memuru arayıp.....sabahki yol kapatmalarını doğrulaman gerekiyor, tamam mı?
Ako vam dam broj dežurnog policajca u Belmount policijskoj postaji...
Belmonut Polis Karakolu'ndaki görevli memurun numarasını versem...
Recite joj da ne brine, vidjet ćemo se u policijskoj postaji.
Peki, tamam. Benimle karakolda buluşsun ama meraklanmasın.
Ja sam čovjek tjednima udaljen od diplomiranja na policijskoj akademiji.
Polis akademisinden mezun olmama birkaç hafta kaldı.
KO GOD DA JE, NEMA JE U POLICIJSKOJ BAZI PODATAKA.
Her kimse, hiçbir kanuni yaptırım veritabanında yok.
Obzirom na istragu U.K. koja je u toku i skorašnje ispaljivanje iz oružja u policijskoj stanici, pomislih da ne bi škodilo da se podsjetiš pravila.
Devam eden soruşturman ve karakolda silah ateşleme olayından sonra kuralları tekrar hatırlamanda fayda olacağını düşündüm.
Ostavite broj osiguranja u policijskoj postaji zbog izvješća.
Sigorta şirketiniz rapor için emniyeti arasın. - Ne?
Imate li bolju ideju, bez dokaza, odnosno policijskoj podršku?
Kanıt ya da polis desteği olmadan daha iyi bir fikrin var mı?
Nakon što je proveo tjedan dana zajedno u policijskoj stanici u Delhiju.
Bir defasında Delhi'deki nezarethane birlikte bir hafta geçirdik.
Ponašaš se kao da nikad nisi bio u policijskoj potjeri.
Daha önce hiç polis kovalamacasına girmemiş gibi davranıyorsun.
Pokušao sam sa svim važnijim mjestima izvan parka, policijskoj postaji, u rupi od motela u kojem smo odsjeli, ovom baru.
Tüm büyük yerleri denedik. Parkın dışı, polis merkezi kaldığımız motel, bu bar.
Zapravo, ova fotografija zalijepljena je u policijskoj postaji, a na tlu vidite fotografije osobnih iskaznica ljudi koje je policija tražila.
Mesela buradaki de bir polis karakolundaki fotoğraf ve yerlerde gördükleriniz de polis tarafından izlenen insanların kimlikleri.
1.1137189865112s
Preuzmite aplikaciju Igre Riječi besplatno!
Povežite slova, otkrijte riječi i izazovite svoj um na svakoj novoj razini. Spremni za avanturu?
Sıradan bir otopsiyle hayır. Ama omurga sıvısında yüksek oranda iyodin çıkabilir. 