Nikad nisam poznata drugu ženu čija krv je mirisala poput oraha.
Kanı ceviz gibi kokan başka bir kadın tanımadım.
Zapravo, mogli bismo otići na milijun godina i vratiti se i čimpanze bi i dalje radile iste stvari s istim štapovima za termite i istim kamenjem za razbijanje oraha.
Hakikaten, eğer milyonlarca yıl uzaklaşabilip tekrar geri gelebilseydik bu şempanzeler aynı şeyleri yapıyor olabilirdi karıncalar için aynı çöpler ve kırılmış kabukları yeniden kıran taşlar.
Neokorteks je bio veličine poštanske marke te jednako tanak, bio je to tanki sloj koji je bio omotan oko njihova mozga veličine oraha ali bio je sposoban za novu vrstu razmišljanja.
bir posta pulu büyüklüğünde ve inceliğindeydi. Ceviz büyüklüğündeki beyinlerinin etrafında ince bir tabakaydı, ama yeni bir düşünme şekli gerçekleştirebiliyordu.
Znanstvenici su u šumama Taïja, u Obali Bjelokosti, pronašli čimpanze koje su koristile kamenje kako bi otvorile nevjerojatno tvrde ljuske oraha.
Bilim adamları, Fildişi Sahili'ndeki Taï Ormanları'nda şempanzelerin inanılmaz derecede sert olan kabuklu yemişleri kırmak için taşları kullandıklarını bulmuş.
(Smijeh) Kad ste tamo možete naručiti alžirsku sušenu piletinu, možda veganski burger od oraha, ili pureći sentvič.
(Kahkaha) İçeri girdiğinizde çeşnili Cezayir tavuğu, muhtemelen bir cevizli vegan burgeri ya da cızbız hindi sammich sipariş edebilirsiniz.
To ne znači da ne jedu meso, već da jedu mnogo graha i oraha.
Bu, et yemedikleri anlamına gelmiyor. Ancak bol miktarda fasulye
Siđoh kroz nasade oraha da vidim mladice u dolinama, da pogledam pupaju li vinogradi, cvatu li mogranji.