Prema NSA, Garcia je poznat po tome što zna naći kriminalca za svaki posao.
Ulusal Güvenlik Dairesine göre Garcia ünlü bir yeraltı yetenek avcısıymış.
Ili, Leonard Gail ne postoji i NSA laže, kao da su lagali svima o svemu ikada.
Ya da, Leonard Gail vardır ama NSA her zaman ve her şeyde olduğu gibi yine yalan söylüyordur.
Ne, ja sam rekao da ste vjerojatno bili prevareni netko tko tvrdi da rade za NSA.
Hayır, NSA'de çalıştığını iddia eden biri tarafından oyuna geldiğini düşünüyorum.
(scoffs) Naravno NSA rekao da je Leonard ne postoji.
Elbette NSA size Leonard diye birinin varlığından bahsetmeyecektir.
U redu, tako da je bio čovjek koji je rekao da je radio za NSA.
Pekala, işte NSA'de çalıştığını iddia eden adamımız.
Gledaj, rekao NSA željela testirati njihov GPS sigurnost, a on im je rekao da, ako ne mogu provaliti, da nitko ne može.
Bakın, NSA'nın GPS güvenliğini test etmemi istediler. Eğer ben kıramazsam kimsenin kıramayacağını söylediler.
NSA te nekad opisivala kao najopasnijeg hackera u Americi sigurna sam da ne ličiš ni malo.
UIusaI GüvenIiğine göre, ABD'nin en tehIikeIi hacker'ı oIan biri icin...... peketkiIeyicideğiIsin.
Pobio je svoje ljude iz NSA-a izvukao zatvorenika iz strogo čuvanog zatvora inscenirao svoju smrt, naredio ubojstvo Jacka Pettibonea te okupio svoje buntovnike za zadnju borbu.
Kendi NSA takımını öldürdü azami koruma düzeyli bir hapishaneden bir mahkum çıkardı, kendi ölümünü planladı, Jack Pettibone'un ölüm emrini verdi eski hain askerlerini son bir müdafaa için bir araya topladı.
NSA analitičar simpatizer našeg pokreta domogao se telefonskog razgovora između predsjednice i Steadmana 2 tjedna nakon što si ga navodno ubio.
Davamıza inanan bir NSA analizcisi, senin öldürdüğünü söyledikleri-- Terrence Steadman'ın başkanla cinayetten 2 hafta sonra-- yaptığı bir telefon görüşmesini kaydetmiş.
Čak s NSA i CIA satelitima, morat ćemo provjeriti preko milion Gigabita slikovnih podataka.
NSA ve CIA uydulari olsa bile, milyonlarca GB boyutunda goruntu verisini taramamiz gerek.
Ali se nadam da će naši prijatelji iz NSA biti u mogućnosti reći.
Ama umuyorum ki NSA'deki dostlarımız bulabilir.
Dr. John Beecher, zamjenik predsjednika NSA.
Ben Dr. John Beecher, Ulusal Güvenlik Birimi'nde başkan yardımcısıyım.
Gospodine, NSA neće tolerirati istragu van svoje domene.
Teşkilat'ın dışarıdan herhangi bir takibe izin vermeyeceğini siz...
Možemo mu vjerovati puno više nego tvojim prijateljima iz NSA.
Benim yardımıma NSA deki dostundan daha fazla güvenebilirsin.
Tražila sam dokument NSA-e da oslobodim nevinog čovjeka.
Masum bir adamı tahliye ettirmek için bir NSA dosyası arıyordum.
Večeras sam primio NSA-in slučaj protiv Walkera od anonimnog izvora.
Bu akşam anonim bir kaynaktan NSA'in, Walker'a karşı yaptığı dosyayı aldım. - Anonim mi?
Trebam podatke, sve operacije u koje je bio upleten, sve agente s kojima je ikada radio, želim da NSA nadzire telefone, prepoznavanje glasa, cijeli vražji paket i želim...
Tüm verilere ihtiyacım olacak. Bu güne kadar gittiği her yer, yaptığı her iş... NSA'dan tüm telefon görüşmelerini istiyorum...
Dajte ova NSA ovlaštenja, svakome tko vam bude pravio probleme.
Size zorluk çıkartan olursa, ulusal güvenlik mektuplarını kullanın.
Senatore, predlažem da se sjetite da kada NSA želi financiranje, mene zove.
Senatör, şunu bilmenizi isterim ki; NASA yatırım yapmak istediğinde beni çağırır.
Moj nizozemac, bivši NSA, izvanredni cyber detektiv, pronašao ih je ovdje.
Benim Dutch eski NSA siber suçlar dedektifi. Buraya kadar izlerini sürmüş.
Neka NSA potraži kamere u tom području, možda neke rade.
NSA hemen bölgedeki tüm kameraları araştırsın.
Događaji koji bi prouzročili velike gubitke života u bitne, koje bi tako bile proslijeđene do NSA ili FBI-a.
Çok sayıda can kaybına sebep olan olaylar ilgiliydi. Böylece bu bilgiler Ulusal Güvenlik Teşkilatı veya FBI'a veriliyordu.
Denton Weeks je zadnjih 6 mjeseci pokušavao ući u stroj preko NSA kanala.
Denton Weeks, tam altı ay boyunca NSA beslemeleri sayesinde makinenin içine girmeye çalışıp durdu.
Corwin se čula s analitičarem NSA-e, Peckom, prije smrti.
Corwin öldürülmeden önce, Peck ismindeki bir.....NSA analistiyle konuşmuş.
Ono je krinka za oslušivačku postaju NSA.-ja.
Burası N.S.A dinleme kulesinin bir cephesi.
Dakle, ljudi na mom nivou pristupa za sistemsku administraciju ili kao infrastrukturi analiticari obicno imaju viši pristup nego što normalno zaposleni u NSA imaju.
Benim seviyemdekiler, sistem yöneticisi veya altyapı analisti olanların normal NSA çalışanlarından çok daha fazla erişimi vardır.
NSA proveo posljednjih deset godina prikupljanje Intel na američkim građanima.
NSA son 10 yılını Amerikan vatandaşları hakkında bilgi toplamaya harcadı.
Bivši NSA zaposlenik Douglas Zima je zviždukom na svojim programom nadziranja, tvrdeći NSA je protupravno špijuniranje o američkim građanima za godina i da ima dokaze da je dokaže.
NSA eski çalışanı Douglas Winter'ın yıllarca ABD vatandaşı olarak gözetim programında casusluk yaptığını iddia etti ve bunu kanıtlamak için delilleri olduğunu açıkladı.
Hej, Mike, da li znaš što sam naučio pri NSA?
Hey, Mike, NSA'da neyi öğrendim biliyor musun?
Moj analitičar iz NSA-a pogledao je potrošnju struje.
NSA analistimden mekandaki güç kullanımına bakmasını istedim.
Booz Allen Hamilton ili Dell u suradnji s CIA, NSA i DIA.
Bilirsin işte, Booz Allen Hamilton veya Dell'in CIA, NSA ya da DIA ile ortaklık kurması gibi şeyler.
Zamisli moje iznenađenje kada me je NSA pozvala i rekla mi za Muhammeda Kalabija samo nekoliko trenutaka prije tebe.
Ulusal Güvenlik Teşkilatı sizden saniyeler önce Muhammed Kalabi'yle ilgili aradığında ne kadar şaşırdığımı tahmin edersiniz.
Unutar NSA odjel se zove TAO, "Tailored Access Operations" (Operacije za usklađeni pristup), a unutar GCHQ, koji je britanski ekvivalent NSA, zove se NAC, "Network Analysis Centre" (Centar za analizu mreže).
NSA'daki birimin adı TAO, Özel Erişim Operasyon veya İngiltere'nin benzer kurumu GCHQ'nun içindeki birimin adı NAC, Ağ Analizi Merkezi.
CA: Samo da damo neki kontekst onima koji nisu upoznati sa cijelom pričom -- (Pljesak) — u ovo vrijeme prošle godine, bio si stacioniran na Havajima, radeći kao savjetnik za NSA.
CA: Hikayenin tamamını bilmeyenler için biraz olayları aktaracağım -- (Alkışlar) — geçen sene bu zamanlar, Hawaii'deydin ve NSA'da danışman olarak çalışıyordun. (NSA: ABD Ulusal Güvenlik Ajansı)
ES: Slajdovi koji pripadaju NSA nazivaju to izravnim pristupom.
ES: Bunlar NSA'nın kendi sunumları ve doğrudan erişime referans var.
To ne znači da postoji grupa predstavnika tvrtke koji sjede u zadimljenoj prostoriji s NSA družeći se i ugovarajući zakulisne dogovore kako će predati te podatke.
Bu şu anlama gelmez: Bir grup şirket temsilcisi dumanlı bir NSA odasında oturuyorlar etrafa dolaşıyorlar ve tüm bu işler için arka planda gizli anlaşmalar yapıyor.
Bezgranični doušnik program je koji je NSA skrila od Kongresa.
Boundless Informant NSA'nın Kongre'den sakladığı bir program.
Naslov je glasio, "NSA prekršila pravila privatnosti nekoliko tisuća puta u godini dana."
Başlıkta şunu diyor: "NSA, her yıl binlerce kez gizlilik kurallarını ihlal ediyor."
Tada je od NSA zatražila primjerak izvješća i dobila ga, no prethodno ga nije bila vidjela.
Ardından NSA'dan bir kopyasını istedi ve aldı fakat öncesinde kesinlikle görmemişti.
Ugrađuju tajne pristupe svojim uslugama koje ne samo da NSA može iskorištavati, već i svatko tko ima vremena i novaca da ih istraži i pronađe može ih iskoristiti da upadne u sve komunikacije na svijetu.
Bir tür arka kapılar inşa ediyorlar böylece sadece NSA sızmıyor araştırmaya ve bulmaya zamanı ve parası olan herkes bu arka kapılardan dünyanın iletişimine sızabilir.
Jedan od problema, jedna od opasnih ostavština koje smo vidjeli nakon napada 11. rujna, jest da je NSA tradicionalno imala dva zadatka.
Problemlerden bir tanesi, 11 Eylül sonrası gördüğümüz tehlikeli yasalardan birisi NSA'ya iki zıt geleneksel görevi yükledi.
Programi poput Bullruna i Edgehilla, NSA je tražila takve ovlasti još u 1990-ima.
Bullrun ve Edgehill tipindeki programlar için NSA ta 1990'larda izin istemişti.
Što me vodi do očitog i uznemirujućeg pitanja: Postoje li mračni, zlokobni paraziti koji utječu na naše ponašanje bez da mi znamo za to, osim NSA?
Bu da beni bariz ve rahatsız edici bir soruya yönlendiriyor: Davranışlarımızı bizim bilgimiz dışında kontrol eden, kötücül ve uğursuz parazitler var mı? Tabii NSA (ABD Ulusal Güvenlik Ajansı) dışında...
(Pljesak) Helen Walters: Ne znam jeste li bili ovdje jutros, jeste li uspjeli uhvatiti Ricka Ledgetta, zamjenika direktora NSA koji je odgovarao na govor Edwarda Snowedena ranije ovog tjedna.
(Alkış) Helen Walters: Bu sabah burada mıydınız bilmiyorum, Edward Snowden'ın önceki haftaki konuşmasına cevap veren, NSA'nın müdür yardımcısı Rick Ledgett'i yakalayabildiniz mi bilmiyorum.
Nadzor masa u stilu NSA omogućuje lokalnim policijskim uredima skupljanje velike količine osjetljivih informacija o svakome od nas na način kako to nikada prije nije bilo moguće.
Geçmişte asla mümkün olmamış bir şekilde NSA stili kitlesel izleme, polis teşkilatlarına her birimiz hakkında çok fazla hassas bilgiyi toplama imkân veriyor.
Mnogo prije nego što je itko čuo za Edward Snowden, Risen je napisao knjigu u kojoj je razotkrio da je NSA nezakonito prisluškivala telefonske pozive Amerikanaca.
Edward Snowden'ın adını kimse bilmezken, Risen, Amerkalıların telefonlarının NSA tarafından yasa dışı olarak dinlendiğini konu alan bir kitap yazarak ünlü oldu.
4.450159072876s
Preuzmite aplikaciju Igre Riječi besplatno!
Povežite slova, otkrijte riječi i izazovite svoj um na svakoj novoj razini. Spremni za avanturu?
Ulusal Güvenlik Dairesine göre Garcia ünlü bir yeraltı yetenek avcısıymış. 