Prijevod od "novinari" na Turski


Kako koristiti "novinari" u rečenici:

Mislila sam kako su ti novinari i otežali život.
Gazetecinin hayatını zorlaştırdığını sanıyordum. Bu gazeteci değil.
Novinari su vrlo neskloni prema ovome što smo pokušali postići.
Basın yapmaya çalıştığımız şeyleri çok sakıncalı göstermeyi seçti.
Novinari su shrvani što vam je dobro.
Sizi formda görmek onları çıldırtıyor. İyi.
Vi znate što bismo mi novinari trebali znati ili ne?
Ne bilmemiz gerektiğini biliyor musun?! Ne zaman medya uzmanı oldun?
Želim da ga novinari prvi vide.
Filmi ilk olarak basın izlesin istiyorum.
Kada ste vi zajedno, novinari zaborave na sve.
Siz birlikte olduğunuz sürece, basın bunu unutuyor.
Tako sam sretna što ste ovdje i svi naši prijatelji novinari koji su nam pružali podršku ovu proteklu godinu.
Bizi her zaman destekleyen siz basındaki dostlarımızı burada görmek çok güzel. Size anons etmekten çok mutluluk duyuyorum:
Ako saznaju novinari, otmičari će pošiziti, a onda je mrtva, pomozite mi.
Basın bunu öğrenirse, çakallar çılgınca bunu kullanır ve o ölür. Bana yardım edin.
Moje iskreno nastojanje da novinari budu bolje obaviješteni te da se naglasak prebaci s prošlosti na budućnost, da se priznaju pogreške i otvoreno razgovara o tome kako ih ispraviti, korak po korak.
Basını daha iyi bilgilendirmek için gösterdiğim dürüst çaba. Ve konuyu geçmişten geleceğe değiştirmek. Hataları kabullenmek ve onları düzeltme yollarını açıkça konuşmak... adım, adım.
Nadam se da ćete vi novinari dati isti prostor dobrim stvarima koje radimo kao i greškama koje činimo u rijetkim slučajevima.
Umarım, siz değerli basın mensupları, nadir yaptığımız hatalara yer verdiğiniz kadar,...yaptığımız iyi şeylere de yer ayrırsınız.
Izgleda da vi novinari mislite da ovde ima neke priče za vas.
Görünüşe göre muhabirler burada bir hikaye bulacaklar.
Mislio sam vama prvo javiti prije nego novinari objave.
Basın bildirmeden önce bilmeniz gerekir dedim.
Da, imamo krv ovde, ti to znaš, ja znam, a siguran sam da i ranjeni momak zna, a i novinari bi trebalo.
Kan var. Sen biliyorsun, ben biliyorum ve eminim ki ateş eden adam da biliyor. Muhtemelen parmak izi de vardır.
Znate kakvi su novinari, dobre vijesti se ne prodaju.
Basının nasıl olduğunu bilirsiniz. İyi haberler satmaz.
Ako se nešto desi našoj kćerki, vaša glava je ona koju će da traže novinari.
Eğer kızımıza bir şey olursa, medyada adını haykıracağımız isim seninki olacak.
Novinari me napadaju, pokušavam voditi ovaj odjel, ne treba mi i ovo sranje.
Basın zaten tepemden inmiyor, birimi idare etmeye çalışıyorum, bu pislik ihtiyacım olan sen şey, değil mi?
Sagradio je tunel da ga novinari ne vide u kupaćima.
Basın onu mayosuyla dolaşırken görmesin diye bu tüneli yaptırdı.
Ono što zločesti novinari rade kad netko odbija razgovor s njima.
Yüzsüz gazetecilerin kendisiyle konuşmak istemeyen kişilere yaptığı şey.
Brate James, jesu li novinari koji su bili ovdje kada sam stigao, uklonjeni s posjeda?
Rahip James, geldiğimde burada olan o haberciler mülkümüzden kovuldu mu acaba?
A ako novinari saznaju za ovo, dionice će nam pasti.
Basın bu kazayı öğrenirse hisselerimiz dibe vurur.
Slušaj, za nekoliko sati dolaze ti novinari u garderobu.
Birkaç saat sonra basın, soyunma odanda olacak.
A novinari pišu samo o plejboju milijarderu.
Onlarsa yalnızca milyarder çapkın hakkında yazıyorlar. Endişelenme.
Novinari su napadača nazvali mračnim imenom kojeg je odao izvor blizak slučaju.
Yayın organları, saldırgana davaya yakın bir kaynak tarafından sızdırılan karanlık bir lakapla seslenmeye başladılar bile.
Novinari traže od mene novosti o stanju Sullyjevog uma.
Muhabirler, Sully'nin düşünce tarzı hakkında konuşmamı istiyor.
To su novinari koji nikad ne pišu o svinjama.
Bunlar asla domuzlar hakkında yazmayan gazeteciler.
Pokazao sam vam primjere jednostavnih i laganih načina na koje novinari, trgovci dodacima prehrani i naturopati iskrivljuju dokaze sebi u korist.
Size şimdiye kadar gösterdiğim örnekler gazetecilerin, besin destekleyici ürün satan tüccarların ve natuopatların (dogal ürün sağaltıcıları) kendi çıkarları için kanıtları çarpıttığı örnekler.
Rodio sam se u Calcutti -- u obitelji u kojoj su moj otac i njegov otac prije njega bili novinari, i pisali su časopise na engleskom jeziku.
Ben Kalküta'da -- babam ve dedem gazeteci olup İngilizce dergiler çıkarmaya başlamadan önce doğdum.
To su bili odvjetnici, novinari, svećenici, svi su rekli: "Ne želimo to."
Orada hukukçular, gazeteciler, din adamları vardı hepsi şunu söylediler: "Bunu istemiyoruz."
Novinari smišljaju smiješne nadimke za dvadesetogodišnjake. Kao "twixters" i (zreli adolescenti) "kidults" (odrasla djeca).
Gazeteciler 20'li yaşlarındakiler için "twixters" ve "kidults" (çocutişkin) gibi saçma kelimeler uyduruyorlar.
Ima jedan velik problem u tome što se vlade bave hakiranjem, a sastoji se u tome da se teroristi, pedofili dileri droge, novinari i aktivisti za ljudska prava svi koriste istim računalima.
Hükûmetlerin bilgisayar korsanlığı yapmasıyla ilgili büyük bir problem var ve bu teröristler, sübyancılar, uyuşturucu satıcıları, gazeteciler ve insan hakları savunucularının hepsi aynı tür bilgisayarı kullanıyor.
NBC - pokazat ću sve mreže ovdje - vrhunski novinari NBC-a postavili su 956 pitanja predsjedničkim kandidatima 2007. - od toga su dva bila o klimatskoj krizi. ABC 844 pitanja, dva o klimatskoj krizi.
NBC -burada bütün ağları göstereceğim- NBC'nin en iyi muhabirleri 2007 yılında başkanlığa aday olanlara 956 soru yönelttiler: Bunlardan ikisi iklim krizi hakkındaydı. ABC: 844 soru sordu, bunlardan ikisi iklim krizi hakkındaydı.
U društvu u kojem živim, mnogi muški novinari žele pisati o ovisnosti o drogi u mojoj zemlji.
Toplumumdaki birçok erkek gazeteci ülkemdeki uyuşturucu bağımlılığı hakkında bir hikayeyi işlemek istiyor.
Stoga, muški novinari nisu mogli istražiti priče tih ljudi.
Bu yüzden erkek gazeteciler hikayeye ulaşamadılar.
I kada mu je Vlada zakucala na vrata, Risen je učinio isto što i mnogi hrabri novinari prije njega: odbio je i rekao da će radije ići u zatvor.
Yani hükûmete bir eleştiri yapıldığında Risen ondan önceki cesur gazetecilerin yaptığını yaptı: Reddetti ve "Hapse girmeyi tercih ederim."
Ispostavilo se da je u doba elektronskog nadzora, vrlo malo mjesta na koja se novinari i izvori mogu sakriti.
Bugünkü elektronik çağda muhabir ve kaynakların saklanabileceği çok az yer var.
No, baš kao što je tehnologija omogućila vladi da izigra prava novinara, novinari također mogu koristiti tehnologiju za zaštitu svojih izvora, čak bolje nego prije.
Ama teknolojinin hükûmetin muhabirlerin haklarını ihlal etmesine izin verdiği gibi basın da teknolojiyi kullanarak kaynaklarını hiç olmadığı kadar iyi koruyabilir.
Novinari su me nazvali i - moram reći, ime su mi dobro napisali - ali ono što su stvarno htjeli reći je da su izbori između Busha i Kerryja toliko sporni da unose razdor u Wikipedijinu zajednicu.
Haberciler beni aradilar ve-- sunu soylemeliyim ki adimi dogru soylediler, ama asil soylemek istedikleri, Bush-Kery secimleri cok tartismali, Vikipedia camiasini boluyor.
Ljudi, čak i novinari, su mi rekli da vandaliziraju Wikipediju i da ih iznenađuje kako brzo se to popravi.
hatta bazen haberciler bile bana Vikipedi'ye bile bile zarar verdiklerini soyluyorlar ve yaptiklari zararin ne kadar cabuk onarlidigina sasirdiklarini.
(Smijeh) I novinari su došli, što je vodilo ka blogerima i naposljetku što je vodilo pozivu od nekoga pod nazivom TED.
(Kahkaha) Sonra da gazeteciler geldi, ve bloglarda yazılmaya başlandı sonunda da TED diye birşeyden beni aradılar.
CA: To je zapravo ključni limitirajući faktor, novinari volonteri i/ili financiranje plaća novinarima?
CA: Yani sık boğaz olduğunuz şey temelde yeterli sayıda gönüllü gazeteci ve/veya gazetecilik maaş bağışına sahip olmamanız.
A diktatorima cijelog svijeta, je uvijek dobra vijest kad karikaturisti, novinari i aktivisti ušute.
Ve dünyanın her bir tarafındaki diktatörler için iyi haber karikatüristler, gazeteciler ve aktivistler çenelerini kapadığında gelecek.
7.5471479892731s

Preuzmite aplikaciju Igre Riječi besplatno!

Povežite slova, otkrijte riječi i izazovite svoj um na svakoj novoj razini. Spremni za avanturu?