Senin karıncaları hırpalamaktan zevk aldığın gibi.
Mrave koji se muče, koje pronađu radnici, brzo odnose i bacaju što dalje od kolonije.
Sporların etkisinde olup işçi karıncalar tarafından fark edilenler, hızla alınıyor ve koloniden uzak bir yerlere bırakılıyor.
Znaš li kako je gledati sve vas mrave kako idete u svoje mravinjake?
Sizin gibi karıncaları, yuvalarına giderlerken izlemek nasıl bir şey biliyor musun?
Zar i Wilson halucinira mrave koji mu gmižu svuda po tijelu?
Wilson da vücudunda karıncaların yürüdüğünü mü görüyor?
Mora naučiti kako da sakuplja mrave i termite.
Yavru, karıncaları ve beyaz karıncaları toplamayı öğrenmeli.
Najprofinjeniji je način na koji koriste grančice ili dršku lista da iskopaju mrave.
En hassas olanı, karıncalara ulaşmak için dal ya da yaprakları kullanma şekli.
Dok sam snimala kako vade mrave bila sam oduševljena njihovim umijećem.
Karınca yakalamalarını çekerken el becerileri karşısında büyülenmiştim.
Što ti je, imaš mrave u gaćama?
Senin neyin var, bir tarafların tutuşmuş gibi?
A da ne spominjem baršunaste mrave iz Južne Karoline.
Güney Carolina'nın kadife karıncasından hiç bahsetmeyeyim.
Donose otrovne mrave i pčele koje bodu.
Zehirli karıncalar ve sokan arılar getirirler.
Zatim ćemo naći mrave i staviti im u vreće za spavanje.
Sonra karınca toplayıp, uyku tulumlarına karınca dolduracağız.
"Trebamo mamce za mrave za moj noćni ormarić."
"Komidinimin üstüne karınca yemi koymamız lazım."
Tvrtka koja čini mrav farme je u potrazi za mrave.
Karınca çiftliği kuran şirketler karınca arıyor.
Ne želim ispasti dosadna, ali još uvijek imam mrave u kuhinji.
Sorun çıkaran olmak istemem ama, mutfağımda hâlâ karıncalar var.
Hoćeš li mi dodati sportsku torbu koja stoji pokraj spreja za ose i mrave?
Böcek ilaçlarının ordaki spor çantasını uzatır mısın?
Ona obuzme i preobrati mrave u stvorenja koja rade sve što ona želi.
Karıncaları ele geçirir ve onları kendi buyurduğu şeyi yaptıran yaratıklara dönüştürür.
Ostat ćete ovdje preko noći i bolje se upoznati pokušavajući spriječiti mrave da vam uđu u nos dok Chanelice i ja idemo na koktele u White Stallion.
Siz kızlar bütün gece burada kalacaksınız. Birbirinizi yakından tanıyıp, karıncaları burnunuzdan uzak tutmaya çalışacaksınız. Bu arada Chaneller ve ben White Stallion'da muzlu kokteyllerimizi içeceğiz.
Upoznao si odijelo, ali tek ćeš upoznati najveće saveznike, mrave.
Kostümü tanıdın ama muhteşem müttefikin karıncaları henüz tanımadın.
Trula trava hrani gljive, a zauzvrat gljive hrane mrave.
Çürüyen çimen, mantarı besler buna karşılık mantar da karıncaları besler.
I prska nove spore svuda po džungli i zaražuje nove mrave.
Böylece yeni sporları ormana yayabiliyor ve daha fazla karıncaya bulaşmasına neden oluyor.
Ove mlađahne ose iznjedrile su pčele i mrave koji su prekrili svijet i promijenili biosferu.
Bu ilkel yaban arıları dünyayı kaplayan ve biyosferi değiştiren arılara ve karıncalara bir başlangıç oldular.
Ja proučavam mrave, jer volim promišljati o tome kako organizacije rade.
Karıncaları inceliyorum, çünkü örgütlerin nasıl işlediğine kafa yormayı severim.
I ostaje te veličine dok ne ugine kraljica i nema nikoga da radi nove mrave, kada ima otprilike 15 ili 20 godina.
Daha sonra da kraliçe ölünceye dek aynı boyutta kalır......kraliçe 15-20 yaşlarına geldiğinde de artık daha fazla karınca üretecek kimse kalmaz.
I ako označite mrave koji rade vani, i otkopate koloniju, nikad ih ne vidite duboko dolje.
Ve bir koloniyi deşmek ve dışarda çalışan karıncaları işaretlemek isterseniz onları asla aşağıda derinde göremezsiniz.
I ono što učimo je da mrav koristi uzorak svojih kontakata s antenama, brzinu kojom sreće druge mrave, u odluci što činiti dalje.
Ve öğrendiğimize göre, bir karınca diğer görevlerin karıncaları ile karşılaştığında......ne yapacağına karar vermekte kendi antenle temas modelini kullanır.
Ja proučavam mrave u pustinji, u tropskoj šumi i u mojoj kuhinji, i na brežuljcima Silicijske Doline gdje živim.
Karıncaları inceliyorum; çölde, tropik ormanlarda ve mutfağımda. Ayrıca, yaşadığım Silikon Vadisi civarındaki tepelerde.
Dugo nam je trebalo da nagovorimo mrave da ovo izvedu.
Karıncalara bunu yaptırmak çok vakit alırdı.
Našao sam svoje čarobne mrave, ali tek nakon napornog uspona u planine gdje su se još održale posljednje kubanske prašume, i već tada -- a i sada -- bile su uveliko posječene.
Ancak dağların içine yapılan zor bir tırmanıştan sonra son kalan yerel Küba ormanlarının sıkıca tutunduğu yerlerde kendi sihirli karıncalarımı buldum. ki o zamanlar da bile bu ağaçlar kesiliyorlardı, şimdi de öyle.
1.0043909549713s
Preuzmite aplikaciju Igre Riječi besplatno!
Povežite slova, otkrijte riječi i izazovite svoj um na svakoj novoj razini. Spremni za avanturu?