Prijevod od "kuharu" na Turski


Kako koristiti "kuharu" u rečenici:

Zeke, pomagat ćeš kuharu Michaeiu u...
Zeke, Aşçı Michael'a yardım edeceğin yer...
Čestitam kuharu, ali nitko neće otići dok ne dobijem recept.
Şefe övgülerimi iletin. Ben tarifini almadan, kimse bu odadan çıkamaz.
Zar nije bolje dogovoriti se s liječnikom ili reći kuharu da začini moj omiljeni omlet cijanidom?
Doktorumla bir şeyler ayarlasanız... ya da aşçıya omletimi arsenikle tatlandırmasını söyleseniz daha iyi olmaz mı?
Ovdje niste stekli prijatelje, šefe, ili da kažem glavni kuharu?
Burada fazla hayran edinemediniz, Şef. Yoksa aşçıbaşı mı demeliydim?
Kuharu Ernie, kako je posluživati gradonačelnika na večer njegove ponovne kandidature?
Tekrar seçilen... belediye başkanına servis yapmak nasıI bir şey? - Şey...
Kuharu, trener Krava iz South Parka je nervozan.
Pekala, South Park İneklerinin koçu Şef biraz sinirli gibi görünüyor.
Kuharu, mislim da zbog konjuktivitisa umišljaš.
Şef, pembe göz seni adeta çılgına çevirmiş.
G. Torres je došao na rutinski pregled, Kuharu.
Bay Torres, rutin bir sağlık kontrolü için buradaydı, şef.
Ok, Kuharu, okreni broj za slučaj opasnosti.
Tamam, Şef, yardım hattının numarasını çevir.
Daj, Kuharu, zar nikada nisi čuo za "utroje"?
Yapma Şef. Hiç üçlü yapmak diye bişey duymadın mı.
Kuharu, zovi Roberta Smitha iz Cuera.
Şef, bu numaradan Robert Smith'i ara.
Što si ti, kuharu, neki prokleti heroj?
Nesin sen aşçı, bir tür lanet kahraman mı?
Kuharu je žao što riba nije bila dobra.
Aşçı balıklarlar o kadar iyi olmadığı için üzgün.
Jako dobro, g-đice Van Aldin, reći ću kuharu da pripremi kasnu večeru za Vas i da Vam je donese u kupe.
Pekâlâ, Bayan Van Aldin. Şefe söylerim, kompartımana yemek servisi yapar.
Noću pišem vrlo lošu poeziju a ujutro je dajem kuharu da njome založi kuhinjsku vatru.
Gece çok kötü bir şiir yazdım. Ve sabah ateşte yakması için onu aşçıya verdim.
Ne, Kuharu, neću ti dozvoliti da izađeš.
Hayır Şef. Oraya gitmene izin vermeyeceğim!
Naredio sam kuharu da svi časnici moraju dobiti iste porcije kao i naši vojnici.
Aşçımıza subaylarımızın da askerlerimiz kadar yiyecek alacağını söyledim.
Kad bi željela naučiti stvarno kuhati, kuhala bih po njenom kuharu.
Eğer yemek pişirmeyi gerçekten öğrenmek isteseydim Julia Child'ın yemek kitabının izinden giderdim.
To je jedna od naših najvećih svađa kada smo radile na kuharu.
Bu, yemek kitabını yazarken Louisette'le aramızda sürekli münakaşa yaratan bir konuydu.
Vraticeš se svojim slugama i tvom licnom kuharu i privatnim uciteljima veoma brzo.
Yakında hizmetçilerine ve kişisel aşçına ve özel öğretmenlerine döneceksin.
Siguran sam da ste čuli o mom kuharu obučenom u CIA-i.
Eminim, CIA eğitimli şefimizden haberiniz vardır.
I večeras, rekao sam kuharu da pokuša sve i oživi ovo jelo.
Ama bu gece şefimden elinden geleni yapmasını ve o geceki yemeği tekrardan canlandırmasını istedim.
Ne. Moj bivši dečko ne priča tužnu sagu o nama, mom novom kuharu za sushi?
Eski sevgilim, üzücü hikâyemizi yamağıma anlatmıyor mu?
Zapovjedit ću kuharu neka te kazni.
Seni cezalandırmak için yemeğimi sipariş edeceğim.
Imaš li još nešto tu, kuharu Nelsone?
Arkada başka bir şey kaldı mı, Şef Nelson?
Sve su egzotične životinje već trebale biti dostavljene kuharu.
Tüm egzotik hayvanlar aşçıbaşına teslim edilmiş olmalıydı.
Rekla sam kuharu da postavi doručak u slučaju da ste gladni.
Açsınızdır diye aşçıya kahvaltılık bir şeyler hazırlattım.
Kuharu Rendy, ovo je najbolji "tavë kosi" koji sam ikada probao!
Şef Randy, bu yediğim en iyi tave kosi.
Što ste saznali o kuharu i konobarici?
Aşçı ve garson hakkında ne öğrendin?
Reci kuharu da spremi njegovo omiljeno i donese do kuće kada se vrati.
Sevdiği bütün şeyleri hazırlat. Döndüğü zaman da kulübeye getir.
Neka netko kaže tom kuharu, želim šunku punjenu teletinom i da račje noge strše van!
Biri o şefe söylesin... İçinde kremalı dana eti olan domuz jambondan sarkan yengeç bacakları istiyorum.
Charlie... –Želiš li znati nešto o mojem kuharu?
Charlie... - Aşçım hakkında bir şey bilmek ister misin?
Pohvale kuharu, bilo je odlično, Krasan poseban obrok.
Şefe hürmetler, çok müthiş bir yemekti.
Kao kuharu, shvaćam kako je meni najjednostavnija stvar za učiniti smanjiti veličinu porcija na mom tanjuru.
Bir şef olarak, yapabileceğim en kolay şeyin tabaktaki porsiyon ölçüsünü azaltmak olacağını farkettim.
Zatim Samuel reče kuharu: "Donesi dio koji ti dadoh i za koji ti rekoh da ga staviš na stranu."
Sonra aşçıya, ‹‹Sana verdiğim ve bir kenara ayırmanı söylediğim payı getir›› dedi.
0.6793839931488s

Preuzmite aplikaciju Igre Riječi besplatno!

Povežite slova, otkrijte riječi i izazovite svoj um na svakoj novoj razini. Spremni za avanturu?