Zapošljavati, hraniti ili skrivati ilegalne imigrante je zločin.
Onları saklamak doyurmak ve yardımcı olmak bir suçtur.
Ne možemo unedogled nastaviti hraniti vaše ljude i zatvorenike.
Gece Nöbeti sonsuza kadar hem sizin adamlarınızı hem de Yabani tutsakları beslemeye devam edemez.
Obožavat će me, hraniti i držati kao visokog svećenika... zato što ću im govoriti što žele čuti.
Duymak istediklerini söylediğim için bana tapıyor... karnımı doyurup aziz yerine koyuyorlar.
Zbog njihove tehnologije mogu se hraniti, odijevati, udomiti i transportirati svi jednako i bez truda.
Teknolojileri sayesinde herkesin yeme, giyinme, ev, ulaşım ihtiyaçları eşit olarak ve zahmetsizce karşılanıyor.
Da li ću te morati hraniti, David?
David seni yemen için zorlamalı mıyım?
Se sjećaš, kad smo išli po životinje... hotio si psića, ali kad si saznao, da ga... moraš hraniti, umivati, voditi na šetnj?
Hayvan satan dükkana gittiğimizde bir yavru köpek almak istemiştin, ama sana bakımını hatırlattığımda vazgeçmiştin, hatırladın mı?
Treba ih hraniti da bi postojali?
Canlı kalmaları için onları beslemen lazım.
Živjeti i hraniti se u sjenci, kad si sam sebi društvo dovodi do usamljenosti, prazno postojanje.
Gölgelerin içinde sadece kendi varlığınla beraber yaşamak seni sonunda, bir boşluğa düşürüyor.
I netko mora hraniti Očnjaka dok me nema.
Ayrıca birilerinin ben yokken Fang'i beslemesi gerekecek.
"Izgleda da se moraju hraniti toplim tijelima. "
Beslenmek için taze ete ihtiyaçları var gibi görünüyor.
Kako bih to dokazao, neću se hraniti ljudima najmanje... tjedan dana.
Bunu kanıtlamak için de, insandan beslenmeyeceğim en az bir hafta.
Kroz stoljeća, naučio sam se hraniti od krvoločnih zvijeri, a ne od nevinih.
Yüzyıllarca masumdan değil de avcıdan beslenmeyi öğrendim.
Hitler zbori o tisućljetnom Reichu, no vojske ne može hraniti ni mjesec dana.
Hitler bin yıllık bir Reich'tan söz ediyor fakat ordularını bir ay doyuramıyor.
Trebaš naučiti kako se sama hraniti.
Karnını nasıl doyurman gerektiğini öğrenmek zorundasın.
Nisi se mogla hraniti životinjama ili krvi iz vrećica, jer ti je on tako rekao.
Hayvanlardan ya da kan torbalarından beslenemiyorsun çünkü o sana öyle söyledi.
Sada se još želim hraniti curom koja mi se sviđa?
Şimdi bir de hoşlandığım kızdan beslenmek mi istiyorum?
Zajedno, mi vjerujemo kako ono što je iluzija nadmoći uništila; istina ravnopravnosti može hraniti.
Birlikte inanıyoruz ki üstünlük yanılsamasının zarar verdiklerini eşitlik gerçeği besleyebilir.
Nije mi suđeno do kraja života hraniti svinje.
Kaderimde hayatımın geri kalanını domuzları besleyerek harcamak yok.
A onda ga neću hraniti neko vrijeme.
ve sonra da onu bir süre beslemeyi unutabilirim.
Ne bih znao što ga hraniti.
Bu nasıl beslenir daha onu bilmiyorum.
Jer ako mi nećemo, kondenzat će se hraniti energijom na svom putu.
Çünkü yapmazsak, yoğuşma yoluna çıkan tüm enerji kaynaklarıyla beslenecektir.
Zvijer je s nama podijelio svoj san o većoj grupi koja će ga hraniti.
Canavar, kendi varlığının devam edebilmesi için daha büyük bir gruba ihtiyacı olduğunu belirtti.
Potreban je netko tko će ga voziti, hraniti i pomagati.
Araba sürecek, yemek yedirecek ve asistanlık yapacak biri. 6 aylık kontrat.
Nastavi hraniti lutalice i jedan će te pratiti doma.
Başıboşları beslemeye devam edersen, bir gün birisi seni takip edecek.
Pred samo lansiranje proizvoda koji će hraniti milijune!
Milyonları besleyecek bir ürünü piyasaya sunacaktık.
Svjetlo i temperatura variraju prema mikroklimi svakog prozora tako da prozorsko uzgajalište zahtjeva uzgajivača koji mora odlučiti kakve će kulture imati u svojem prozorskom uzgajalištu i hoće li svoju hranu organski hraniti.
Işık ve sıcaklık her pencerenin mikroiklimine göre değişiyor, bu nedenle bir pencere çiftliğinin bir çiftçiye ihtiyacı var, ve pencere çiftliğine ne tür ekinler koyacağına ve yiyeceklerini organik bir şekilde besleyip, beslemeyeceğine karar vermeli.
Moramo gledati kako možemo hraniti, liječiti, obrazovati, prevoziti, komunicirati sa sedam milijardi ljudi na održiv način.
Bakmamız lazım gelen şey: Bizim 7 Milyar insan için sürdürülebilir bir biçimde nasıl beslediğimiz, tedavi ettiğimiz, eğittiğimiz, ulaştırdığımız, haberleştirdiğimiz.
Ako razmislite o tome, to je pomalo kao populacija predatora, koja je tako uspješna u desetkovanju plijena kojim se mora hraniti, da na koncu umire od gladi.
Biraz düşündüğünüzde şuna benzetilebilir: Avcı nüfus, besinini temin ettiği avları yok etmede öyle bir başarı sergiliyor ki sonunda açlığa mahkûm oluyor.
Prilika za bolji život, posao, biti u stanju platiti školarinu, ili se kvalitetnije hraniti.
Daha iyi bir hayat, bir iş, eğitim masrafları, veya masaya daha iyi yemek koymak için fırsat.
Marissa, njen otac je umro u njenom naručju, mislim da bi bila prilično sretna kada bi korporativna Amerika počela pošteno hraniti svoje zaposlenike.
Marissa, babası onun kollarında öldü. Sanırım, kurumsal Amerikan şirketleri çalışanlarını düzgün beslemeye başlasa epey mutlu olurdu.
Zato danas proglašavam početak nove organizacije, novog fonda u okviru fondacije "HRANITI", pod nazivom "Projekt 30".
Böylece yeni bir organizasyonun başlangıcını bugün bildiriyorum, veya 30 Proje diye anılan Beslenme vakfının içindeki yeni bir fonu.
Ako biste rekli: 'Čime ćemo se hraniti te sedme godine kad ne budemo ni sijali ni brali plodova?'
Toprağımızı ekmez, ürünümüzü toplamazsak, yedinci yıl ne yiyeceğiz? diye sorarsanız,
Starom ćete se zalihom hraniti; štoviše, trebat će vam zalihe ispražnjavati da mognete sasipati novo žito.
Eski ürününüz yemekle tükenmeyecek. Yeni ürüne yer bulmak için eskisini boşaltmak zorunda kalacaksınız.
(80:6) Dokle ćeš nas hraniti kruhom suza i obilno pojiti suzama?
Onlara ekmek yerine gözyaşı verdin, Ölçekler dolusu gözyaşı içirdin.
Vrhnjem i medom on će se hraniti dok ne nauči odbacivat' zlo i birati dobro.
Çocuk kötüyü reddedip iyiyi seçecek yaşa gelince tereyağı ve bal yiyecek.
U dan onaj svatko će hraniti po kravu i dvije ovce
O günlerde bir inekle bir çift koyun besleyen
Ni gumno ni kaca neće ih hraniti, i mlado će ih vino prevariti.
Ama harman yeri, şarap teknesi halkı doyurmayacak, Yeni şarap umutları boşa çıkacak.
A on im reče: "Hraniti mi se valja jelom koje vi ne poznajete."
Ama İsa, ‹‹Benim, sizin bilmediğiniz bir yiyeceğim var›› dedi.
1.2471041679382s
Preuzmite aplikaciju Igre Riječi besplatno!
Povežite slova, otkrijte riječi i izazovite svoj um na svakoj novoj razini. Spremni za avanturu?