Prijevod od "al" na Turski

Prijevodi:

al

Kako koristiti "al" u rečenici:

To je moj nadimak za tebe, al ti se ne sviđa?
Benim sana taktığım ad, hoşlanmıyor musun?
Ja i ti protiv svijeta, Al!
Sen ve ben dünyaya karşı, Al.
Govoriš mi da jebena CIA misli da radim za Al-Qaedu?
CIA'in, El-Kaide için çalıştığımı düşündüğnü mü söylüyorsun?
Potvrdili smo da Margot Al-Harazi ima 6 letjelica pod svojom kontrolom.
Margot Al-Harazi'nin kontrolünde altı Amerikan İHA'sı olduğunu doğruladık.
Jack Bauer namjerava pronaći poslovnog suradnika od Al-Harazi.
Jack Bauer Al-Harazi'nin bir iş ortağını konuşturmaya niyetli.
Meta je Saudijska princ Fawwaz al Aziz.
Hedef Suudi prens Fawwaz al Aziz.
Al-Sharif će ih raskrinkati i razotkriti njihovo zlo čim naš plan bude potpisan.
El-Şerif onları açıklayacak ve suçları açığa çıkacak... -...planımız imzalanır imzalanmaz.
Djeca Ra's al Ghula iščekuju tvoj povratak.
Ra's al Ghul'un çocuğu dönüşünü bekliyor.
Reci Ra's al Ghulu da ne smije dirati moju obitelj.
Ra's al Ghul'a ailemin işin dışında olduğunu söyle! - Eve dönmelisin.
A taj dom dijelim s nekim kog poznajete, sa slijepom staricom iz praonice, Al.
Aslında ev arkadaşımla da tanıştınız, çamaşırhanedeki yaşlı kör kadın Al.
Moraš uvjeriti svog novog šefa da je Al-Sakar iza bombe.
Yeni patronunu, bombalama olayının arkasında Al-Sakar olduğuna ikna etmelisin.
Rekla je "Da, to su bivši potpredsjednik Al Gore i njegova žena Tipper."
"Evet yan masada oturanlar eski Başkan Yardımcısı Al Gore ve eşi Tipper."
Tri dana kasnije dobio sam lijepo, dugačko, rukom pisano pismo od svog prijatelja i partnera i kolege Billa Clintona u kojem je stajalo, "Čestitam na novom restoranu, Al!"
diyordu. Üç gün sonra ise el yazısı ile yazılmış çok güzel, uzun bir mektup aldım gönderen arkadaşım ve ortağım Bill Clinton'dı. "Yeni restaurantında başarılar dilerim Al!"
Mike Matas: I tako kroz cijelu knjigu, Al Gore će vas voditi i objasniti vam slike.
Mike Matas: Bütün kitap boyunca Al Gore size yol gösterip fotoğrafları açıklıyor.
Dakle, to je prvi naslov Push Pop Press-a, "Naš izbor" Al Gore-a.
Bu Push Pop Press'in ilk eseri, Al Gore'ın "Bizim Seçimimiz" kitabı
To uključuje i jedan mali sustav koji se na arapskom zove al-jebra.
Bu Arapça'da "al-jebra" denen ufak bir sistemi kapsıyor.
A al-jebr grubo prevedeno je: "sustav za usklađivanje nespojivih dijelova".
Ve al-jebr kabaca "birbirinden bağımsız parçaları bir araya getirme sistemi" anlamına gelir.
Al-jebr je na kraju dospjela u engleski kao algebra.
Al-jebr dilimize en sonunda cebir olarak geldi.
E sad, u arapskom, možemo je učiniti određenom dodavanjem određenog člana "al".
Arapça'da bu kelimeyi belirli tanımlık edatı -"al"- ekleyerek belirleyebiliriz.
Također dobivamo informacije da saveznik brutalnog sirijskog diktatora Bashara Al-Assada također posjeduje offshore tvrtke.
Bunun yanında Suriyeli gaddar diktatör Beşşar Esad'ın dostlarının da offshore şirketleri olduğu haberleri var.
Al Gore: Ovo je izvor većine ugljena u Zapadnoj Virginiji.
Al Gore: Bu Batı Virginia'da kömürün çoğunun kaynağı.
Video: Don Blankenship: Dozvolite da budem jasan Al Gore, Nancy Pelosi, Harry Reid, oni nemaju pojma o čemu pričaju.
Video: Don Blankenship: Bir şeyi açığa kavuşturayım. Al Gore, Nancy Pelosi, Harry Reid, ne konuştuklarını bilmiyorlar.
Al Gore: Konačno pozitivna alternativa isprepliće s ekonomskim izazovom i izazovom naše nacionalne sigurnosti.
Al Gore: Sonunda olumlu alternatifler ekonomik sorunlarımız ve ulusal güvenliğimizle birleşiyor.
Al' ako Boga potražiš iskreno i od Svesilnog milost ti izmoliš;
Ama sen gayretle Tanrıyı arar, Her Şeye Gücü Yetene yalvarırsan,
Al' i ja znam k'o i vi misliti, ni u čemu od vas gori nisam: tko za stvari takve ne bi znao?
Sizin kadar benim de aklım var, Sizden aşağı kalmam. Kim bilmez bunları?
K Tebi vičem, al' Ti ne odgovaraš; pred Tobom stojim, al' Ti i ne mariš.
‹‹Sana yakarıyorum, ama yanıt vermiyorsun, Ayağa kalktığımda gözünü bana dikiyorsun.
Al' On izlike protiv mene traži i za svojeg me drži dušmanina.
Yine de Tanrı bana karşı bahane arıyor, Beni düşman görüyor.
Bog zbori nama jednom i dva puta, al' čovjek na to pažnju ne obraća.
Çünkü insan anlamasa da, Tanrı şu ya da bu yolla konuşur.
(22:3) Bože moj, vičem danju, al'ne odvraćaš; noću vapijem i nema mi počinka.
Ey Tanrım, gündüz sesleniyorum, yanıt vermiyorsun, Gece sesleniyorum, yine rahat yok bana.
Promišljah tada da bih spoznao: al' mi se učini mučno u očima mojim
Bunu anlamak için düşündüğümde, Zor geldi bana,
Hranit će vas Gospod kruhom tjeskobe, pojiti vodom nevolje, al' se više neće kriti tvoj Učitelj - oči će ti gledati Učitelja tvoga.
Rab ekmeği sıkıntıyla, Suyu cefayla verse de, Öğretmeniniz artık gizlenmeyecek, Gözünüzle göreceksiniz onu. ‹‹Öğretmenlerinizi artık dışlamayacaksınız››.
"Za kratak trenutak ostavih tebe, al' u sućuti velikoj opet ću te prigrliti.
‹Bir an için seni terk ettim, Ama büyük sevecenlikle geri getireceğim.
U provali srdžbe sakrih načas od tebe lice svoje, al' u ljubavi vječnoj smilovah se tebi, " govori Jahve, tvoj Otkupitelj.
Bir anlık taşkın öfkeyle senden yüz çevirmiştim, Ama sonsuz sadakatle sana sevecenlik göstereceğim.› ›› Seni kurtaran RAB böyle diyor.
Nek' se pokrenu planine i potresu brijezi, al' se ljubav moja neće odmać' od tebe, nit' će se pokolebati moj Savez mira, " kaže Jahve koji ti se smilovao.
Dağlar yerinden kalksa, tepeler sarsılsa da Sadakatim senin üzerinden kalkmaz, Esenlik antlaşmam sarsılmaz›› Diyor sana merhamet eden RAB.
Nadasmo se miru, ali dobra nema, čekasmo vrijeme ozdravljenja, al' evo užasa!
Esenlik bekledik, iyilik gelmedi. Şifa umduk, yılgınlık bulduk.
Učinit ću od tebe za ovaj narod zid od mjedi, neosvojiv. Borit će se protiv tebe, al' te neće nadvladati, jer ja sam s tobom, da te spasim i izbavim" - riječ je Jahvina.
Bu halkın karşısında Sağlamlaştırılmış tunç bir duvar kılacağım seni; Seninle savaşacak ama yenemeyecekler, Çünkü yardım etmek, kurtarmak için Ben seninleyim›› diyor RAB.
Efrajim je k'o da gledam Tir na njivi posađen, al' će Efrajim djecu svoju voditi na klanje.
Efrayimi, Sur Kenti gibi, Güzel bir yere kurulmuş gördüm. Ama Efrayim çocuklarını celladın önüne götürecek.››
A ja sam Efrajima hodati učio, držeći ga za ruke njegove; al' oni ne spoznaše da sam se za njih brinuo.
Efrayime yürümeyi ben öğrettim, Kollarıma aldım onları. Ama kendilerine şifa verenin ben olduğumu anlamadılar.
Al' vi nagnaste nazirejce da vino piju, a prorocima zapovjediste: 'Ne prorokujte!'
‹‹Sizse bana adanmış kişilere şarap içirdiniz Ve peygamberlere, ‹Peygamberlik etmeyin!› Diye buyruk verdiniz.
0.86858296394348s

Preuzmite aplikaciju Igre Riječi besplatno!

Povežite slova, otkrijte riječi i izazovite svoj um na svakoj novoj razini. Spremni za avanturu?