En, to, tre, fire, fem, seks, sju åtte, ni, ti, elleve, tolv, tretten.
Bir, iki, üç, dört beş, altı, yedi, sekiz.....dokuz, on, on bir on iki, on üç.
En stolt og opprørsk sønn... som ble solgt til et liv i elendighet i gruvene i Libya... før han fylte tretten år.
Bu gururlu, asi çocuk... daha on üç yaşına basmadan satılarak Libya madenlerinde... ölümden beter bir yaşama mahkum edildi.
Jeg var tolv år, nesten tretten da jeg så et dødt menneske.
İlk defa ölü birinsan gördüğümde, 12 yaşındaydım, daha 13'e basmamıştım.
Da jeg var tretten, ble jeg sendt på kostskole.
On üç yaşındayken beni yatılı okula göndermişlerdi.
Det mangler bare én oppgave som grunnlovsfedrene overlot til sine sønner før deres tretten kolonier kunne kalles forente stater.
Yapılacak son bir görev var. Kurucu atalarımızın, 13 koloninin gerçekten Birleşik Devletler olarak anılabilmesi için oğullarına vasiyet ettiği son bir görev.
Vi snakker ikke om de tretten, men om en død kvinne.
Mesele 13 kişi değil. Saray'daki ölü bir kız.
Da gjenstår tretten shilling til mat og klær for fem mennesker.
Ve beş kişiyi doyurup giydirmek için bana 13 şilin kalıyor.
Tretten millioner og så henter du meg i denne drittkjerra.
13 milyon doların var ve beni almaya bununla mı geliyorsun?
Skal jeg fortelle hva som egentlig skjedde, den kvelden for tretten år siden?
On üç yıl önce o gece olanları ortaya dökeyim mi?
Greit, herren spiller på en tretalls- kombinasjon, elleve, tolv og tretten.
Pekala, beyefendi üç numaraya oynadı, on bir, on iki ve on üç.
Da jeg var tretten flyttet jeg med tante Ines til Milwaukee.
13 yaşımda Ines teyzemin yanına Milwaukee'ye taşındık.
Tretten århundrer med kontroll og trusler stirrer nå på oss gjennom de sprinklene.
On üç yüzyıllık baskı ve gözdağı, şimdi bizlere şu parmaklıkların arkasından bakıyor.
Og det er rart at det er tretten.
Çok garip. - 13 tane olmaları yani.
Men vi er De tretten, som er betrodd styre og beskyttelse av Qarth, den største byen som har vært eller vil være.
Ancak biz, On Üçler olarak gelmiş geçmiş en büyük şehir olan Qarth'ın yönetimi ve korunmasıyla yetkiliyiz.
Jeg er en av De tretten, og jeg taler fortsatt.
Ben de On Üçlerden biriyim ve hâlâ karar aşamasındayım.
Hva hvis vi tar med menn og kvinner fra tretten og oppover?
Peki 13 yaşın üstündeki erkek ve kadınları da eklersek?
Om tretten minutter møter Tusk presidenten, om han ikke er der allerede.
On üç dakika içinde Tusk, Başkan ile buluşacak, tabii çoktan oraya gitmediyse.
Det var tretten mulige scenarier på taket.
Çatıdayken gerçekleşmesi ihtimali olan 13 kadar senaryo vardı.
Tretten sjeler ofret til sulten jord åpner veien for vår Mørke Herres fødsel.
Aç toprağı besleyen 13 can karanlıkların efendisinin doğumuna fırsat sağlıyor.
Tretten unger i en leilighet, det kommer til å bli trangt.
Apartman dairesinde on üç çocuk, sıkışık olacak.
Tretten timer og ingen Kilgrave, men den har hun tenkt å bruke på noen.
On üç saat geçti ve Kilgrave'den iz yok ama şunu birilerinin üstünde kullanmayı düşünüyor.
Har dere hørt om undersøkelsen som fant ut at folk som var kule og populære da de var tretten hadde problemer senere i livet?
13 yaşında havalı ve popüler olan çocukların daha sonraları hayatta başarı sorunları olduğu araştırmayı duymuş muydun? Ben gayet iyiyim.
En edderkopp som har klatret tretten etasjer uten å falle ned.
Şu ana dek, düşmeden 13 kat tırmanan bir örümcek.
Mitt hjerte frydes ved tanken på rettferdigheten når jeg står i en av tretten opprinnelige koloniene.
Gerçek 13 koloniden birine geldiğimde yüreğim adaletin sağlanacağı duygusuyla ferahlıyor.
Og Ismael, hans sønn, var tretten år da hans forhud blev omskåret.
Oğlu İsmail on üç yaşında sünnet oldu.
Og I skal ofre et brennoffer, et ildoffer til en velbehagelig duft for Herren: tretten unge okser og to værer og fjorten årsgamle lam - uten lyte skal de være
RABbi hoşnut eden koku olarak yakılan sunu, yakmalık sunu olarak on üç boğa, iki koç ve bir yaşında on dört erkek kuzu sunacaksınız. Bu hayvanlar kusursuz olmalı.
og som tilhørende matoffer fint mel blandet med olje, tre tiendedeler av en efa for hver av de tretten okser, to tiendedeler for hver av de to værer,
Her boğayla birlikte tahıl sunusu olarak zeytinyağıyla yoğrulmuş onda üç efa, her koçla birlikte onda iki efa, her kuzuyla da onda bir efa ince un sunacaksınız.
og Bet-Lebaot og Saruhen - tretten byer med tilhørende landsbyer;
Beytlevaot ve Şaruheni içeriyordu. Köyleriyle birlikte toplam on üç kent.
Først kom loddet ut for kahatittenes ætter, og blandt disse levitter fikk Arons, prestens, sønner ved loddkastingen tretten byer av Juda stamme og av simeonittenes stamme og av Benjamins stamme,
İlk kura Kehat boylarına düştü. Levililerden olan Kâhin Harunun oğullarına kurayla Yahuda, Şimon ve Benyamin oymaklarından on üç kent verildi.
Gersons barn fikk ved loddkastingen tretten byer av Issakars stammes ætter og av Asers stamme og av Naftali stamme og av den halve Manasse stamme i Basan.
Gerşonoğullarına kurayla İssakar, Aşer, Naftali oymaklarına ait boylardan ve Başanda Manaşşe oymağının yarısından alınan on üç kent verildi.
På sitt eget hus bygget Salomo i tretten år før han blev ferdig med hele huset.
Süleyman kendine, yapımı on üç yıl süren bir saray yaptırdı.
og av Benjamins stamme Geba med tilhørende jorder og Allemet med jorder og Anatot med jorder; deres byer var i alt tretten byer efter deres ætter.
Benyamin oymağından da Givon, Geva, Alemet, Anatot ve bunların otlakları verildi. Kehat boylarına verilen bu kentlerin toplam sayısı on üçtü. geçmemektedir (bkz. Yşu.21:16). Yşu.21:17).
Og Gersoms barn efter sine ætter fikk tretten byer av Issakars stamme og av Asers stamme Og av Naftali stamme og av Manasse stamme i Basan.
Gerşonoğullarına boy sayısına göre İssakar, Aşer, Naftali ve Başandaki Manaşşe oymağından alınan on üç kent verildi.
begynne trette er som å åpne for vann; la da tretten fare, før den blir for voldsom!
Kavganın başlangıcı su sızıntısına benzer, Bir patlamaya yol açmadan çekişmeyi bırak.
Jag spotteren bort! Så går tretten med, og kiv og skam hører op.
Alaycıyı kov, kavga biter; Çekişme ve aşağılamalar da sona erer.
Og han målte bredden av portåpningen: den var ti alen, og portens lengde: den var tretten alen.
Adam kapının genişliğini ölçtü. Genişliği on, iç girişin genişliği on üç arşındı.
Så finnes det da ikke nogen vis mann iblandt eder, ikke en eneste én, som kan skille tretten for sin bror?
Kardeşler arasındaki davalarda yargıçlık edecek kadar bilge biri yok mu aranızda?
0.91667008399963s
Last ned vår ordspillapp gratis!
Koble bokstaver, oppdag ord og utfordre hjernen din på hvert nye nivå. Klar for eventyret?
Bir, iki, üç, dört beş, altı, yedi, sekiz.....dokuz, on, on bir on iki, on üç. 