Kurdun ve soğuk kışın üzerinden 30 yılı aşkın zaman geçti.
Minęło ponad trzydzieści lat od walki z wilkiem i mroźnej zimy.
Yarın akşam hepimiz yeni yılı kutlamak için başkanın davetlisiyiz.
Wieczorem prezydent zaprasza nas na przywitanie Nowego Roku.
Bir yılı aşkın bir süredir onlardan danışmanlık ücreti alıyorum.
Byłam u nich konsultantką przez ponad rok.
Evden birkaç milyar ışık yılı uzakta.
Kilka milardów lat świetlnych od domu.
Yolculuğa hazırlanmak için Eskiler'in sistemleri üzerinde bir yılı aşkın süre çalıştım.
Przygotowując się do wyprawy, przez rok studiowałam systemy Pradawnych.
Okulumuzda harika bir yılı daha geride bıraktık.
Minął kolejny cudowny rok w naszym gimnazjum.
On yılı aşkın süredir entrikalarla bu yalan imparatorluğunu kurduk!
Od ponad dekady wznosimy imperium kłamstw.
Onca yılı hapis geçirdin çünkü sana yardım edemedim.
Cierpiałaś niewolę przez te lata, bo cię zawiodłem.
Son 30 yılı, o gün öğrendiğim gerçeği kanıtlamaya çalışarak harcadım.
Od 30 lat zbieram dowody, które to potwierdzą.
Çünkü, sosyal hizmet görevlisi olarak 10 yılı doldurduğunuzda, şunu fark ediyorsunuz burada olma nedenimiz, bağlantı.
Ponieważ w momencie, w którym będziesz mieć przepracowane 10 lat w opiece społecznej, uświadomisz sobie, że związki są powodem, dla których tu jesteśmy.
Ve sonra araştırmaya döndüm ve gelecek bir kaç yılı içten insanların ne olduğunu, hangi seçimleri yaptıklarını ve kırılganlıkla bizim ne yaptığımızı gerçekten anlamaya
Następnie wróciłam do swoich badań i kilka kolejnych lat spędziłam próbując naprawdę zrozumieć ludzi o pełnym sercu, wybory, jakich dokonywali, i to, co my robimy
Bu yüzden tekrar işe başladım ve geçmiş olduğumuz yedi yılı yaşam-hayat dengesi hakkında mücadele ederek, bu konuyu araştırarak geçirdim.
Wróciłem do pracy i spędziłem siedem lat ucząc się, pisząc i starając o równowagę między pracą a życiem.
(Kahkahalar) Ama zaten bunun üzerinden yüz yılı aşkın zaman geçmiş.
(Śmiech) Działo się to sto lat temu.
Ve polen taşıyıcılar - arılar, yarasalar, sinekkuşları, kelebekler - hakkındaki hikayeyi 50 milyon yılı aşkın bir zamandır nasıl birlikte evrimleştiklerini anlatmadan anlatmayı başaramazsınız.
Nie da się opowiedzieć o zwierzętach zapylających, o pszczołach, nietoperzach, kolibrach, motylach bez opowiedzenia o powstaniu kwiatów o ich ewolucji współzależnej przez 50 milionów lat.
35 yılı aşkın bir zamandır çiçekleri hızlandırılmış şekilde, günde 24 saat, haftanın yedi günü filme çekiyorum.
Filmy poklatkowe o kwiatach tworzyłem 24 godziny na dobę, przez ostatnie 35 lat.
(Gülüşmeler) Ama 1950'lerde hiçbir şey insanları 1950 yılı kadar çok ilgilendirmedi.
(Śmiech) Ale nic nie interesowało ludzi w 1950 tak, jak rok 1950.
Sürekli olarak zaman aşımlı (time-lapse) çiçek resimleri çekmekteydim, durmaksızın, günde 24 saat, haftada 7 gün 30 yılı aşkın süredir, ve onların hareket etmesini görmek
Fotografowałem kwiaty bez przerwy, 24 godziny na dobę, 7 dni w tygodniu, przez ponad 30 lat.
Geçen on yılı kendimi acıya ve aşağılanmaya maruz bırakarak geçirdim, umut ediyorum ki, iyi bir amaç için: kendimi geliştirme.
Przez ostatnie 10 lat poddawałem się bolesnym upokorzeniom, z nadzieją, że robię to w dobrej sprawie, jaką jest rozwój osobisty.
Geçtiğimiz yılı bu konu hakkında araştırma yapıp yazarak geçirdim.
Spędziłam cały poprzedni rok na badaniu tego tematu.
Ve inanıyorum ki, -- bu, bu araştırmayı yapmamın 12. yılı -- incinebilirlik, bizim cesaret için en kesin ölçütümüz -- incinebilir olmak, başkaları tarafından görülmeye izin vermek, dürüst olmak.
Przekonałam się, a badam ją od 12 lat, że wrażliwość jest najbardziej rzetelną miarą odwagi. jest najbardziej rzetelną miarą odwagi: do otwarcia się przed innymi, do bycia szczerym.
(Kahkaha) Ama bu geçtiğimiz yılı atlatırken, bir temel kuralı hatırladım -- araştırma kuralı değil, yetiştirilişimden gelen gelen ahlaki bir mecburiyet -- seni partiye getirenle dans edeceğen.
(Śmiech) Wtedy przypomniano mi o podstawowej zasadzie: nie badawczej, ale moralnej, zasadzie, którą wyniosłam z domu: rób to, w czym jesteś dobra.
Çalışmamın ilk dört yılı erkeklerle görüşme yapmadım.
Nie rozmawiałam z mężczyznami przez 4 lata badań.
Ama kendim için, geçmişte son yirmi yılı oldukça aykırı bir yöntemle insan davranışlarını incelemek için harcadım: yan kesicilik.
Przez ostatnie 20 lat badałem ludzkie zachowania w nietypowy sposób: jako kieszonkowiec.
kitap önündeyken, bana bir iyilik yap, yılı 1900lerin dışında bir yıla çevir, 1800lere ya da 2000lerin ilerisine doğru -- bu benim için çok daha zorlayıcı olacak.
Wiesz co? Dopóki trzymasz tę książkę, zrób mi przysługę i przewróć poza rok 1900, do 1800 lub w głąb 2000 -- będzie to dla mnie większym wyzwaniem.
♫ Sınırdan 12 milyar ışık yılı uzaktayız ♫ ♫ Bu bir tahmin ♫ ♫ Kimse doğru olduğunu söyleyemez ♫ ♫ Ama ben hep seninle olacağımı biliyorum ♫
♫ Jesteśmy 12 miliardów lat świetlnych od krawędzi ♫ ♫ Tak mi się wydaje ♫ ♫ Nie można stwierdzić, czy to prawda ♫ ♫ Ale wiem, że zawsze z tobą będę ♫
Amerikalı olsa "Sınırdan 6.000 ışık yılı uzaktayız."
W amerykańskiej wersji byłoby pewnie "…dzieli nas 6000 lat świetlnych."
♫ Gözlemlenebilir evrenin sınırından ♫ ♫ 13.7 milyar ışık yılı uzaktayız ♫
♫ Jesteśmy 13, 7 miliardów lat świetlnych ♫ ♫ Od krawędzi postrzegalnego wszechświata ♫
Son 10 yılı Cambridge Üniversitesi'nde bu bozukluğun nasıl oluştuğunu anlamaya çalışarak geçirdik.
Spędziliśmy ostanie 10 lat na uniwersytecie w Cambridge próbując zrozumieć jak ta niesprawność funkcjonuje.
1, 200 ışık yılı uzaklıkta ve Dünya'dan sadece % 40 daha büyük.
Jest 1200 lat świetlnych stąd i tylko 40% większa od Ziemi.
Bu büyük ihtimalle birkaç yüz ışık yılı uzaklığında bizim kadar gelişmiş bir uzaylı medeniyetinin olmadığını gösteriyor.
Prawdopodobnie nie istnieją zatem obce cywilizacje na naszym poziomie rozwoju w promieniu kilkuset lat świetlnych.
Yani 100 milyar galaksi 13.7 milyar ışık yılı uzaklığında iken -- oradan Monterey'e olan adım büyüklüğü, aslında, Monterey'den bu şeylere kadarki adım büyüklüğü ile aynı.
100 miliardów galaktyk, 13.7 miliardów lat świetlnych - porównanie wielkości tego do Monterey, jest mniej więcej takie samo jak Monterey do tych rzeczy.
Geçen 30 yılı ondan önceki 75 yılla karşılaştırdığımızda dört kat daha fazladır.
Cztery razy więcej w ciągu ostatnich 30 lat niż w ciągu wcześniejszych 75.
Bu yiyecek, gelecek yedi kıtlık yılı boyunca Mısırda ihtiyat olarak kullanılacak, ülke kıtlıktan kırılmayacak.››
A będzie ona żywność na wychowanie ziemi na siedem lat głodu, które będą w ziemi Egipskiej aby nie niszczała ziemia od głodu.
Borçları bağışlama işini şöyle yapacaksınız: Her alacaklı, komşusunun borcunu bağışlayacak. Borcun ödenmesi için komşusunu ya da kardeşini zorlamayacak. Çünkü RABbin borçları bağışlama yılı duyurulmuştur.
A będziesz ofiarował ofiarę świętą przejścia Panu, Bogu twemu, z owiec i z wołów, na miejscu, które obierze Pan, aby tam mieszkało imię jego.
Yahuda Kralı Asanın krallığının otuz birinci yılında Omri İsrail Kralı oldu ve altı yılı Tirsada olmak üzere toplam on iki yıl krallık yaptı.
Roku trzydziestego i pierwszego Azy, króla Judzkiego, królował Amry nad Izraelem dwanaście lat; w Tersie królował sześć lat.
Hizkiyanın krallığının dördüncü yılında -İsrail Kralı Ela oğlu Hoşeanın krallığının yedinci yılı- Asur Kralı Şalmaneser Samiriyeye yürüyerek kenti kuşattı.
A usłyszawszy o Tyraku, królu Etyjopskim, że mówino: Oto wyciągnął na wojnę przeciwko tobie, znowu psłał posły do Ezechyjasza, mówiąc:
Kuşatma üç yıl sürdü. Sonunda Samiriyeyi ele geçirdiler. Hizkiyanın krallığının altıncı yılı, İsrail Kralı Hoşeanın krallığının dokuzuncu yılında Samiriye alındı.
To powiedzcie królowi Ezechyjaszowi, królowi Judzkiemu, mówiąc: Niech cię nie zwodzi Bóg twój, któremu ty ufasz, a mówisz: Nie będzie podane Jeruzalem w ręce króla Assyryjskiego.
Hakalya oğlu Nehemyanın anlattıkları: Pers Kralı Artahşastanın krallığının yirminci yılı, Kislev ayında Sus Kalesindeydim.
Słowa Nehemijasza, syna Hachalijaszowego. I stało się miesiąca Chyslew, roku dwudziestego (Aswerusa króla) gdym był na zamku w Susan,
İyiliklerinle yılı taçlandırırsın, Arabalarının geçtiği yollardan bolluk akar,
Zagony jej napawasz, bruzdy jej zniżasz, dżdżami ją odmiękczasz, a urodzajom jej błogosławisz.
Çünkü RABbin bir öç günü, Siyonun davasını güdeceği bir karşılık yılı olacak.
Albowiem to dzień pomsty Pańskiej będzie, i rok odpłaty, aby się pomszczono Syonu.
Sürgünlüğümüzün yedinci yılı, beşinci ayın onuncu günü, İsrail ileri gelenlerinden bazı kişiler RABbe danışmak için gelip önüme oturdular.
I stało się roku siódmego, miesiąca piątego, dziesiątego dnia tegoż miesiąca, przyszli niektórzy z starszych Izraelskich, aby się radzili Pana; i usiedli przedemną.
Sürgünlüğümüzün dokuzuncu yılı, onuncu ayın onuncu günü RAB bana şöyle seslendi:
I stało się słowo Pańskie do mnie roku dziewiątego, miesiąc dziesiątego, dziesiątego dnia tegoż miesiąca, mówiąc:
Sürgünlüğümüzün on birinci yılı, ayın birinci günü RAB bana şöyle seslendi:
I stało się roku jedenastego, pierwszego dnia miesiąca, stało się słowo Pańskie do mnie, mówiąc:
Sürgünlüğümüzün yirmi yedinci yılı, birinci ayın birinci günü RAB bana şöyle seslendi:
Potem stało się dwudziestego i siódmego roku, pierwszego miesiąca, pierwszego dnia tegoż miesiąca, stało się słowo Pańskie do mnie, mówiąc:
Sürgünlüğümüzün on birinci yılı, birinci ayın yedinci günü RAB bana şöyle seslendi:
I stało się jedenastego roku, pierwszego miesiąca, siódmego dnia stało się słowo Pańskie do mnie, mówiąc:
Sürgünlüğümüzün on ikinci yılı, ayın on beşinci günü RAB bana şöyle seslendi:
Potem dwunastego roku, piętnastego dnia tegoż miesiąca, stało się słowo Pańskie do mnie, mówiąc;
Sürgünlüğümüzün on ikinci yılı, onuncu ayın beşinci günü Yeruşalimden kaçıp kurtulan biri yanıma gelip, ‹‹Kent düştü!›› dedi.
I stało się dwunastego roku, dziesiątego miesiąca, piątego dnia tegoż miesiąca od zaprowadzenia naszego, że przyszedł do mnie jeden, który uszedł z Jeruzalemu, mówiąc: Dobyto miasta.
Sürgünlüğümüzün yirmi beşinci yılı, yılın başında, ayın onuncu günü, Yeruşalim Kentinin düşüşünün on dördüncü yılı, tam o gün RABbin eli beni yakalayıp oraya götürdü.
Dwudziestego i piątego roku zaprowadzenia naszego, na początku roku, dziesiątego dnia miesiąca, czternastego roku po zburzeniu miasta, tegoż prawie dnia była nademną ręka Pańska, a przywiódł mię tam.
0.70662593841553s
Pobierz naszą aplikację z grami słownymi za darmo!
Połącz litery, odkrywaj słowa i wyzwij swój umysł na każdym nowym poziomie. Gotowy na przygodę?