Tłumaczenie "kullanıyorlar" na Polski


Jak używać "kullanıyorlar" w zdaniach:

Evet, ama neden Brawndo'yu yaparken onu kullanıyorlar?
Dobra, ale dlaczego używają ich do robienia Brawndo?
Seni gözetlemek için aylardır bu bedeni kullanıyorlar.
Używają tego ciała, aby cię szpiegować od miesięcy.
Yani Bin Ladin orada değilse oradan uzaklaşmanız, kimsenin de haberinin olmaması için sizi Kanaryalar olarak kullanıyorlar.
Dlatego używają was jako królików doświadczalnych. W teorii jeśli nie ma tam Bin Ladena, wymkniecie się po cichu i nikt się nie dowie.
Slade Wilson ve Isabel Rochev eski ofis binanızı operasyon merkezi olarak kullanıyorlar.
Slade Wilson i Isabel Rochev używają twojego dawnego biura, jak bazy operacyjnej.
Laptopumu birisi almış, Max'i izlemek için kullanıyorlar.
Ktoś ma mój laptop. /Ten ktoś obserwuje Max.
Bu arabalar o kadar inanılmaz ki, neredeyse kendi kendilerini kullanıyorlar.
Te samochody praktycznie same się prowadzą.
çünkü Facebook'a giriyorlar çünkü Twitter kullanıyorlar? Bu çok saçma.Bu kesinlikle bir tuzak.
Ludzie nie pracują dlatego że wchodzą na Facebook lub Twitter'a? To żałosne.
(Gülüşmeler) Geleneksel çiftçiler ekinlerin büyümesini sağlamak için pislikle karıştırdıkları fosil yakıtlarından yapılan kimyasal gübreleri kullanıyorlar.
(Śmiech) Tradycyjni rolnicy używają chemicznych nawozów produkowanych z paliw kopalnianych. Mieszają je z glebą, żeby rośliny mogły rosnąć.
Bizi tanımlamak için bu kısıtlı etiketleri kullanıyorlar.
Wymyślili te sztywne etykietki by nas zdefiniować.
Onlar Khan Akademi'yi kullanıyorlar, o yazılımı kullanıyorlar, matematik derslerinin kabaca yarısında.
Korzystają z zasobów Akademii Khan i tego oprogramowania przez blisko połowę lekcji matematyki.
Bugün, İsveç'te ve diğer zengin ülkelerde, insanlar pek çok farklı makineler kullanıyorlar.
Dzisiaj, w Szwecji i innych bogatych krajach ludzie używają mnóstwo najróżniejszych urządzeń.
En iddialı çevreciler bile çamaşır makinası kullanıyorlar.
Nawet najbardziej zagorzali ekolodzy korzystają z pralek.
Buradakiler ise çamaşır makinası olan, ama evlerinde diğer makinalar olmayan kişiler, sadece iki ünite kullanıyorlar.
Ci, którzy używają pralek, ale nie mają domu naszpikowanego gadżetami, zużywają dwie.
Şey gibi insanlar -- Stephen Hawking ve Albert Einstein gibi ateistler tanrı kelimesini kullandıklarında bunu mecazi anlamıyla kullanıyorlar ve bununla fiziğin henüz anlamadığımız gizemli alanlarını kastediyorlar.
Kiedy ateiści, tacy jak Stephen Hawking czy Albert Einstein używają słowa "Bóg", używają, rzecz jasna, metaforycznego skrótu myślowego na coś głębszego, tajemniczą część, której jeszcze nie zrozumieli.
Nano ölçekte oluşmuşlar, ve onlara bu hassas yapıları oluşturmalarına yardım edecek genetik seviyede kodlanmış proteinleri kullanıyorlar.
Stworzone w nanoskali, wykorzystują białka zakodowane w genach pozwalające budować te skomplikowane struktury.
Işığı yemek bulmak, eş bulmak, avcılara karşı kendilerini korumak için kullanıyorlar.
Używają go do odnajdywania jedzenia, przyciągania partnerów, czy obrony przeciwko napastnikom.
Yemenliler dünyaya ve birbirlerine neler olduğunu anlatmak için karikatürleri, sanatı, resimleri ve çizgi romanları kullanıyorlar.
Jemeńczycy sięgają po satyrę, sztukę, malarstwo, komiks, by powiedzieć światu i sobie wzajemnie co się dzieje.
Aynı zamanda Internet'in küresel doğasını kendi avantajlarına kullanıyorlar.
Wykorzystują też globalną specyfikę internetu. Wykorzystują też globalną specyfikę internetu.
Ve onlar ışığı aşağıyı aydınlatmak için kullanıyorlar.
Używają one światła do oświetlenia przestrzeni tam na dole.
Şimdi bu şempanzeler alet kullanıyorlar, ve biz bunu zekalarının bir belirtisi olarak kabul ediyoruz.
Szympansy używają narzędzi. Widzimy w tym przejaw inteligencji.
Bu eylemin liderleri Budrus örneğini üye toplamak için başlıca yollardan biri olarak kullanıyorlar.
Liedrzy tego ruchu używali Budrusu jako jednego z narzędzi do rekrutacji.
ELA: İnsanlar bunu her türlü eğlenceli şey için kullanıyorlar.
ELA: Ludzie używali tego do zabawy na różne sposoby.
Paketlerinde bize HIV'yi anımsatan kırmızı kurdeleyi kullanıyorlar, üstünde parasını ödeyenlerin kim olduğunu hatırlatan kutulara koyuyorlar, karı-koca resimleriyle süslüyorlar ve size onları korumanızı ve ölçülü olmanızı söylüyorlar.
Pakują je z czerwoną wstążeczką, która przypomina o HIV, wkładają do pudełek, które przypominają kto za nie zapłacił, pokazują obrazki twojej żony czy męża i mówią by ich chronić albo ostrożnie pytać.
Yani bu markalar istekliler, ve kesinlikle kışkırtıcı pakatler kullanıyorlar.
Więc marki są innowacyjne, a opakowanie z pewnością jest bardzo prowokujące.
Hepsi de hatları birbirinden ayırmak için farklı renkler kullanıyor, istasyon türlerini ayırmak için de basit semboller kullanıyorlar.
Wszystkie używają kolorów do rozróżnienia linii, wszystkie używają symboli, do odróżnienia typów stacji.
Bu koşullar altında çocuklar dünyayı anlamak için istatistik kullanıyorlar ama neticede bilim adamları aynı zamanda deney da yapar ve biz çocukların da yapıp yapmadığını öğrenmek istedik.
Więc w tych okolicznościach, dzieci wykorzystują statystykę by dowiedzieć się o świecie, ale ostatecznie, naukowcy też prowadzą eksperymenty, i chcieliśmy zobaczyć, czy dzieci prowadzą eksperymenty.
Bunu doğruya ulaşmak için kullanıyorlar, ve deneyimli politikacıların hergün yaptığı şeyleri yapıyorlar; zor insanlarla zor görüşmeler yapıyorlar, bazen çok zor zamanlarda.
Używają jej, by dotrzeć do prawdy i naśladując dojrzałych przywódców, prowadzą trudne rozmowy z trudnymi ludźmi, często w trudnych czasach.
Bu halkta dikkatimi çeken şey, kendi dillerinde ''sağ'' ve ''sol'' sözcüklerini kullanmamaları, bunun yerine her şey için coğrafi yönleri kullanıyorlar: Kuzey, Güney, Doğu, Batı.
Co ciekawe, członkowie tego plemienia nie znają słów "lewo" i "prawo". Opisują wszystkie pojęcia, używając kierunków geograficznych: północ, południe, wschód, zachód.
Yön duyularını, sandığımızdan çok daha iyi kullanıyorlar.
znacznie przewyższającą to, czego się spodziewano.
Çok fazla, gerçekten çok çok fazla para kazanmak için çevrimiçi saldırıları kullanıyorlar.
Używają wirtualnych ataków, żeby zarobić masę pieniędzy. Bardzo dużo pieniędzy.
Özenli ve uygulanabilir bir müfredat oluşturduk, ve okulda daha önceden alışkın oldukları teknolojileri kullanıyorlar.
Tworzymy program i dyscyplinę istotną dla nich, i używają technologii, do których są przyzwyczajeni.
Düşeceğine yükselen trendler ve bir de tam tersi, bu durumda şempanzeler bizim sezgilerimizi bize karşı kullanıyorlar ve bu bizim güçlü yanımız olacağına zayıflığımız oluyor.
Tendencje rosnące maleją i na odwrót, a tu szympansy używają naszej intuicji przeciwko nam, intuicja staje się wadą, a nie zaletą.
Ve buradaki kısa konuşmamın anahtar noktası da muhtemelen bu. Medyumlar, astrologlar ve tarotçular ve benzerleri hep bunu kullanıyorlar.
I to chyba najważniejsza „lekcja” tego wykładu: tak działają parapsycholodzy, astrolodzy, tarociści itd.
haberleri izliyorlar, interneti kullanıyorlar ve bu fotoğrafla karşılaşmışlar.
Oglądają wiadomości, internet i natknęli się na ten obraz.
Kadınlar, sosyal medyayı erkeklerden 600% daha fazla kullanıyorlar.
Kobiety używają mediów społecznościowych 600% więcej od mężczyzn
Okul dışında zamanlarını ayırıyorlar, hafta sonu geliyorlar ve hatta paramız olmadığında kendi paralarını kaynak temin etmek için kullanıyorlar.
Pracują po godzinach i przychodzą w weekendy, a czasem sami kupują materiały, jeśli czegoś brakuje.
Ve bu kargalar yabani ortamda böcek ve bunun gibi şeyleri odun parçalarından çıkarmak için çubuk kullanıyorlar.
Na wolności wrony te wydłubują patykami owady itp. z kawałków drzew.
Sonra da bu duyguları yarattıkları dünyalara farklı boyutlar katmak için kullanıyorlar.
Używają tych emocji by nadać tworzonym przez siebie światom głębszy wymiar.
(çoğunluk algılama) Kimyasal zarflarla oy kullanıyorlar, daha sonra oylar sayılıyor ve herkes sonuca bir tepki veriyor.
Głosują za pomocą chemicznych głosów, które są liczone, a następnie wszyscy reagują zgodnie z wynikiem głosowania.
Daha sonra bu bilgiyi kullanıyorlar ve kimin azınlık ve kimin çoğunluk olduğuna bağlı olarak, hangi görevleri yapmaları gerektiğine karar veriyorlar.
Gromadzą te informacje w sobie i decydują o zadaniu do wykonania biorąc pod uwagę to, kto jest w większości, a kto w mniejszości z danej populacji.
Ve gelişmiş dünyadaki şehirlerde yaşan insanlar daha müreffeh olma eğilimindeler ve sonuç olarak daha çok şey kullanıyorlar.
Ludzie, którzy żyją w miastach w rozwiniętym świecie to często ludzie sukcesu, i zużywają bardzo dużo.
Onlar plastik üretiyorlar. Onlar büyük miktarda kloroprine ve benzin kullanıyorlar
Produkuje się tam plastik. Używa się do tego dużych ilości chloroprenu i benzenu.
Günahlarımız yüzünden ürünlerimizin çoğunu başımıza getirdiğin krallara veriyoruz. Bizi de, hayvanlarımızı da istedikleri gibi kullanıyorlar. Büyük sıkıntı içindeyiz.››
Już urodzaje swoje obfite wydaje królom, któreś postanowił nad nami dla grzechów naszych; panują nad ciały naszemi, i nad bydłem naszem według woli swej, tak, żeśmy w wielkiem uciśnieniu.
Çünkü ülke zina edenlerle dolu, Lanet yüzünden yas tutuyor. Otlaklar kurumuş. İzledikleri yol kötü, Güçlerini haksızca kullanıyorlar.
Bo ta ziemia pełna jest cudzołożników, a dla krzywoprzysięstwa płacze ta ziemia, pastwiska na puszczy poschły; zaiste zły jest bieg ich, a moc ich nieprawa.
1.6179230213165s

Pobierz naszą aplikację z grami słownymi za darmo!

Połącz litery, odkrywaj słowa i wyzwij swój umysł na każdym nowym poziomie. Gotowy na przygodę?