Tłumaczenie "bağlantısı" na Polski


Jak używać "bağlantısı" w zdaniach:

Mike'ın bağlantısı, sen de payını vermezsen Mike'la benim metilaminimizi almayacakmış.
Znajomy Mike'a nie kupi jego i mojej działki metyloaminy, dopóki nie sprzedasz swojej.
Evet, Felicity Fisher ve Anton'un Brick ile bağlantısı olduğunu söylemişti.
Felicity mówiła, że Fisher i Anton byli powiązani z Brickiem.
Restoranda çete bağlantısı olan bir garson var.
Jeden z kelnerów restauracji ma powiązania z gangami.
Pek çok bağlantısı olan bir baş belası.
Jest upierdliwy i ma dużo znajomości.
Seyit Ali'yle bağlantısı olan Bob Warner diyor.
Twierdzi, że to Bob Warner miał interesy z Syed'em Ali.
Kardeşimin, Veronica Dexter'la olan bağlantısı ne?
Jak moja siostra jest powiązana z Weroniką Dexter?
Bu işin arkasında kim varsa, polisle de bağlantısı var.
Wiesz kto za tym stoi? Mają powiązania z policją.
Sizce bu yaraların herhangi bir doğaüstü güçle bağlantısı var mı?
Czy przypisywał pan tym ranom jakieś nadprzyrodzone znaczenie?
Sinyal menzili yükseltici ağ bağlantısı sağlayıcısına ihtiyacı var.
Ona potrzebuje równorzędnej sieci typu punkt-punkt z rozszerzonym zasięgiem.
Midemin bu yavrularla doğrudan bir bağlantısı var ve bu aralar fazla gevezelik ediyorlar.
żołądek ma bezpośrednią linię z tymi maleństwami... i czuję, że się dogadują!
Sırada, bugünkü çıkan çatışma ile bağlantısı olan tehlikeli bir kaçağın haberi var.
Niebezpieczny uciekinier jest poszukiwany /w związku z dzisiejszą strzelaniną...
Tamam ama nükleer madde ile bir bağlantısı olmuş mu?
Czy wiadomo, że gdzieś miał materiały rozszczepialne?
Kız yerin altında olduğu sürece bizimle bir bağlantısı olamaz.
Skoro dziewczyna leży w dole, to nie wiemy, gdzie jej szukać.
Bay Poe, kızınızı elinde tutan adamla bağlantısı olan tek kişi.
Pan Poe to jedyne, co łączy nas z porywaczem.
Devlet arabalarının, internet bağlantısı için taşınabilir etkin noktaları var aynı şunun gibi.
Rządowe auta mają takie jak ten mobilne hotspoty z dostępem do sieci.
Bağlantısı... 460 Eckford, Riley'nin bilinen ilk adresi.
Bo to jego pierwszy znany adres.
Şahidin konuyla bağlantısı nedir bay Roberts?
Jaki jest związek tego świadka z omawianą sprawą?
Marie Fontenot ile bir bağlantısı olup olmadığını bilmiyoruz.
Nie znaleźliśmy powiązania z Marie Fontenot.
Biliyorsunuz, polisin elinde müvekkilinizin Fargo'daki suç örgütüyle bağlantısı olduğu yönünde bir dosya var.
Stanowi prowadzili sprawę i wyszło, że mógł mieć nawet powiązania z przestępczym syndykatem spoza Fargo.
Ve bu kayıp Goya'nın ulusal güvenlikle nasıl bir bağlantısı var?
A co ma zaginiony Goya do bezpieczeństwa narodowego?
Günümüzde çoklu kafa yaralanmalarının uzun dönemde bu tarz herhangi bir sorunla bağlantısı var mı?
Czy istnieje dziś dowód łączący liczne urazy głowy z podobnymi problemami?
Çocuğunla bağlantısı olan insanlar orada. O yüzden biz de orada olacağız.
Jedyne osoby, które mają związek z twoim dzieckiem są tam, więc i my tam będziemy.
Helle Anker'le bir bağlantısı var mı?
Coś go łączy z Helle Anker?
Tabii benimki birazdan fark edilecek olan korsan uydu bağlantısı, yani kısa keseceğim.
/Chociaż mój jest przez /spiracone połączenie satelitarne, /które wkrótce odkryją, /więc będę się streszczał.
Zor olduğunu biliyorum ama ruhun o koltukla bir bağlantısı var.
Wiemy, jakie to dla pani trudne, ale duch przywiązał się do tego miejsca.
Öyleyse en azından kızı Dolores gibi bağlantısı olan ev sahiplerini toparlayayım.
Pozwól mi chociaż wycofać gospodarzy, którzy mieli z nim kontakt. - Chociażby córkę, Dolores.
Kardeşim, onların Amerikalılar ile olan bağlantısı çok kıymetli.
Ich powiązania z Amerykanami są nieocenione.
Moriarty'nin Thatcher ile bir bağlantısı var mıydı?
Czy coś łączy Moriarty'ego z Thatcher?
Bu noktada belirtmeliyim ki, evlerin sadece %10'unda internet bağlantısı bulunuyordu ve
Teraz powinnam powiedzieć, że jest zaledwie 10% mieszkań które mają domowe łącze internetowe.
Ve türlerin birbirleri ile olan bağlantısı, doğal dünya üzerine eğitim aldım,
I badam je w naturze - powiązania miedzy gatunkami.
Burada gördüğümüz bu gökdelen benzeri yapılar televiyon programlarının içerikleri ile bağlantısı olan yorumlar.
Te drapacze chmur, na które teraz patrzymy to komentarze, które powiązane są z treściami w telewizji.
Hiroşima bombalandığında, Patlama minik bir süpernova oluşturdu, ve yaşayan her hayvan, insan ya da bitki güneş ışınlarıyla olan doğrudan bağlantısı olan her canlı aniden küle dönüştü.
Kiedy zrzucili bomby na Hiroshimę, wybuch stał się mini supernową, a każde żywe stworzenie, człowiek i roślina, które weszło w kontakt z promieniami tego słońca, natychmiast zmieniło się w proch.
Ama bütün bunların tam aksine sahip olabilirsiniz -- saygı, heyecan, çalışmayan bir İnternet bağlantısı, beyni uyuşturan tek eşlilik -- ve hala evliliğiniz yerle bir olabilir.
Ale można mieć całkowite tego przeciwieństwa, szacunek, uniesienie, przerwane łącze internetowe, paraliżująca monogamia, a małżeństwo wciąż okaże się fiaskiem.
Bir uygulaması var, web üzerinden ve mobil bir uygulama, ismi "Vatandaşların Bağlantısı"
ma też aplikację internetową i na komórkę, zwaną "Citizens Connect".
Basitçe, geniş kapasiteli ağ bağlantısı, işbirliği ve cesaretlendirmenin bir araya gelmesiyle oluşuyor.
Potrzebne są trzy rzeczy: szybki internet, współpraca, wsparcie.
Bu uzak bağlantısı ona orda bir iş bulmasını sağladı.
To luźne powiązanie pomogło jej znaleźć tam pracę.
Dünyanın her hangi bir yerinden her hangi bir internet bağlantısı olan öğrenci bizimle ders çalışabilir.
Każdy student z całego świata z dowolnym łączem internetowym może z nami studiować.
Hiçliğin ortasında, cep telefonu bağlantısı vardı.
W szczerym polu był sygnał telefonu komórkowego.
Wi-Fi, TV, güzel bir akşam yemeği ve sürekli mobil telefon bağlantısı gibi, deniz içi ve dışında yoğun turizm bölgelerinin nimetleri, beni kısıtlayan şeylerdi ve kapana kısılmış gibi hissetmem çok uzun zaman almadı.
Rzeczy takie jak wi-fi, TV, wyszukane jedzenie i wszechobecny zasięg komórkowy były dla mnie pułapkami miejsc przepełnionych turystami w wodzie i poza nią, dlatego szybko poczułem się przytłoczony.
Dünyada ilk kez, 2011'deki TED'de, Li-Fi, yani Light Fidelity (Işık Bağlantısı'nı) tanıttım.
Na konferencji TED w 2011 roku po raz pierwszy prezentowałem Li-Fi, czyli Light Fidelity.
Keyif arayışının hayattan tatmin olmakla neredeyse hiç bağlantısı olmadığı sonucu çıktı.
Okazuje się, że pogoń za przyjemnością prawie nie ma wpływu na zadowolenie z życia.
Ve bir sohbet odasında bu videoyu 280.000 gizli US elçilik kablo bağlantısı ile sana sızdırdığını itiraf ettiği konusunda söylentiler var.
I rzekomo przyznał podczas rozmowy na chacie, że przekazał ci to nagranie razem z 280, 000 tajnych dokumentów z ambasady USA.
Yerden yakşalık bir metre yüksekteydi ve bilgisayara hızlı bir internet bağlantısı kurdum, çalıştırdım ve o şekilde bıraktım.
Podłączyłem szybki internet -- około metr nad ziemią -- włączyłem i zostawiłem.
Mobilyalar yapılandırılmış, böylece çocuklar büyük, güçlü ekranların karşısında oturabiliyorlar, hızlı internet bağlantısı var, fakat grup olarak çalışıyorlar.
Meble zaprojektowano tak, żeby dzieci mogły siedzieć przed wielkimi ekranami, podłączonymi do szybkiego internetu, ale w grupach.
1.8137199878693s

Pobierz naszą aplikację z grami słownymi za darmo!

Połącz litery, odkrywaj słowa i wyzwij swój umysł na każdym nowym poziomie. Gotowy na przygodę?