Prijevod od "şunu" na Hrvatski


Kako koristiti "şunu" u rečenici:

"Önce şunu söyleyeyim, yaşıyorum ve iyiyim.
"Želim te odmah uvjeriti da sam dobro i zdravo.
Eğer bu yozlaşmış belgeyi imzalamayı seçerseniz şunu anlayın ki, geri kalan rehinelerin kanlarıyla imzalamış olacaksınız.
ako odlučite da potpišete ovaj podmetnuti dokument, shvatite da ćete time biti odgovorni za prolivenu krv nevinih talaca.
Şunu hatırla ki; biz olmasak patlayıcıyı getirtmen saatler değil haftalar alırdı.
Samo upamti, bez nas, tjednima bi isporucivao teret umjesto u satima.
Şunu söyleyeyim de, ben oldum olası değerlerle dalga geçtim.
Ako išta vrijedi, cinik sam otkad znam za sebe.
Söze şunu söyleyerek başlamak istiyorum Her zaman konuştuğum konu - kadınların çalışmaya devam etmeleri. çün ki gerçekten çözümün bu olduğunu düşünüyorum.
Želim započeti s time da kažem, kako govorim o tome -- zadržavanjem žena u radnoj snazi -- jer doista mislim kako je to odgovor.
Başlamadan şunu söylemek isterim ki, bu konuşmamnda herhangi bir yargılayıcı unsur yok.
Sada na početku, želim biti vrlo jasna kako ovaj govor ne dolazi s predrasudama.
Çünkü, sosyal hizmet görevlisi olarak 10 yılı doldurduğunuzda, şunu fark ediyorsunuz burada olma nedenimiz, bağlantı.
Jer, kada ste socijalni radnik već 10 godina, ono što shvatite jest da smo zbog povezanosti ovdje.
Ben de şunu yaptım, değerliliği gördüğüm, insanların bu şekilde yaşadığı tüm görüşmeleri aldım ve sadece bunlara baktım.
Ono što sam učinila je da sam uzela intervjue gdje sam vidjela vrijednost, gdje sam vidjela ljude koji žive na taj način, i samo sam gledala u njih.
Piyasa verilerini detaylıca inceledim, ve şunu buldum, gerçekten de çamaşır makinesi hava çizgisinin altına da yayılmış durumda, ve günümüzde yaklaşık bir milyar insan çamaşır yıkama çizgisinin üzerinde yaşıyor.
Napravio sam pregled tržišnih podataka, i otkrio sam, doista, da je perilica rublja penetrirala ispod zračne linije, i danas postoji dodatna milijarda ljudi tamo koji žive iznad granice pranja.
Kendimize şunu sormalıyız: "Bunu alınca gerçekten daha mutlu olacak mıyım?
Pitajte se, "Hoće li me to stvarno učiniti sretnijim?
Ayrıca şunu da sordular: "Arkadaşlarınıza, komşularınıza, etrafınızdaki insanlara yardım ederek ne kadar vakit harcadınız?"
Pitali su i "Koliko ste vremena proveli pomažući prijateljima, susjedima, ljudima u vašoj zajednici?"
Martin Luther King'in şunu söylediğini düşünün: "Bir hayalim var.
Zamislite da je Martin Luther King rekao, "Ja sanjam.
Eğer başımla şunu yapsaydım, kuşkusuz böyle düşünürdünüz.
Da sam to radio pokretima glave sigurno biste to pomislili.
Ve sonraki sabah onlardan bir tanesi bana geldi ve şunu söyledi: "Biliyor musun, ben hayatımda hiç klasik müzik dinlemedim, fakat sen şu şopping (İngilizce alışveriş) parçasını çaldığında..." (Kahkahalar)
I jedan mi je od njih došao sljedeće jutro i rekao, "Znate, nikad u životu nisam slušao klasičnu glazbu, ali kad ste odsvirali to djelo od shoopinga..." (Smijeh)
Ve ben de şunu söylüyorum, şu soruyu sormak bizim için uygundur: Dünyaya geri dönerken biz kim oluyoruz?
I kažem, prikladno je da se zapitamo ovo pitanje: Tko smo mi dok se vraćamo u svijet?
Ve bana şunu söyledi: "Auschwitz'e giden trenin içindeydik ve aşağı doğru baktım ve kardeşimin ayakkabılarının kayıp olduğu gördüm.
I rekla mi je ovo, "Bili smo u vlaku koji je vozio u Auschwitz, pogledala sam i vidjela da moj brat nema cipele.
Adam şunu söyledi, "Biliyorsun, tekerlekleri düzeltmen bisikletini çok daha iyi bir duruma getirecek."
Dečko mi je rekao, "Znate kada izbalansirate kotače bicikl će vam biti znatno bolji."
Kendi hesabıma şunu diyebilirim: böyle karanlık düşüncelere kapılıp aşağılara çekilmemin - hele hele kariyerim içinde bulunduğu bu özel durumda - benim için çok tehlikeli olduğunu biliyorum.
Sa sigurnošću mogu reći, u mojoj bi situaciji bilo vrlo opasno da krenem padati niz mračnu stazu te pretpostavke, osobito u ovom razdoblju moje karijere.
Ve şunu öğrenmeye çalıştım, çirkin Jerry ve Tom'un daha çekici kardeşlerine yardımı dokunacak mı?
Pitanje je bilo hoće li ružniji Jerry i Tom biti od pomoći svojoj privlačnijoj braći.
Şununla bitirmek istiyorum -- Koreliler şunu yaptılar.
Završit ću sa – Koreanci su učinili ovo.
Ve şunu söyleyeceğim ki bence doğru tepe noktası bu değil,
Iz tog razloga želim reći da je po mom mišljenju vrh piramide krivo postavljen,
Ama, bir matematik profesörü olarak şunu söyleyeceğim ki, çok az insan kalkülüsü günlük yaşamında bilinçli, anlamlı bir şekilde kullanıyor.
No, ovdje, kao profesor matematike, želim reći kako vrlo malo ljudi doista koristi infinitezimalni račun u svakodnevnom životu u svjesnom i korisnom obliku.
Ama size şunu söyleyeyim, bütün görkemine karşın Süleyman bile bunlardan biri gibi giyinmiş değildi.
A kažem vam: ni Salomon se u svoj svojoj slavi ne zaodjenu kao jedan od njih.
Size şunu söyleyeyim, doğudan ve batıdan birçok insan gelecek, Göklerin Egemenliğinde İbrahimle, İshakla ve Yakupla birlikte sofraya oturacaklar.
A kažem vam: Mnogi će s istoka i zapada doći i sjesti za stol s Abrahamom, Izakom i Jakovom u kraljevstvu nebeskom,
Öyleyse ne görmeye gittiniz? Bir peygamber mi? Evet! Size şunu söyleyeyim, gördüğünüz kişi peygamberden de üstündür.
Ili što ste izašli vidjeti? Proroka? Uistinu, kažem vam, i više nego proroka!
Sana şunu söyleyeyim, yargı günü senin halin Sodom bölgesinin halinden beter olacaktır!››
Ali kažem vam: Zemlji će sodomskoj biti na Dan sudnji lakše nego tebi."
İsa, halkı yanına çağırıp onlara, ‹‹Dinleyin ve şunu belleyin›› dedi.
Tada dozove mnoštvo i reče: "Slušajte i razumijte!
İsa, Filipus Sezariyesi bölgesine geldiğinde öğrencilerine şunu sordu: ‹‹Halk, İnsanoğlunun kim olduğunu söylüyor?››
Kad Isus dođe u krajeve Cezareje Filipove, upita učenike: "Što govore ljudi, tko je Sin Čovječji?"
Öğrencileri Ona şunu sordular: ‹‹Peki, din bilginleri neden önce İlyasın gelmesi gerektiğini söylüyorlar?››
Upitaše ga učenici: "Što dakle pismoznanci govore da prije treba da dođe Ilija?"
İsanın yanına gelen bazı Ferisiler, Onu denemek amacıyla şunu sordular: ‹‹Bir adamın, herhangi bir nedenle karısını boşaması Kutsal Yasaya uygun mudur?››
Pristupe mu tada farizeji pa, da ga iskušaju, kažu: "Je li dopušteno otpustiti ženu s kojega god razloga?"
Size şunu söyleyeyim: ‹Rab'bin adıyla gelene övgüler olsun!› diyeceğiniz zamana dek beni bir daha görmeyeceksiniz.››
A kažem vam, nećete me vidjeti dok ne dođe čas te reknete: "Blagoslovljen Onaj koji dolazi u ime Gospodnje!"
Size şunu söyleyeyim, Babamın egemenliğinde sizinle birlikte tazesini içeceğim o güne dek, asmanın bu ürününden bir daha içmeyeceğim.››
A kažem vam: ne, neću od sada piti od ovog roda trsova do onoga dana kad ću ga - novoga - s vama piti u kraljevstvu Oca svojega."
İsa, halkı yine yanına çağırıp onlara, ‹‹Hepiniz beni dinleyin ve şunu belleyin›› dedi.
Tada ponovno dozove mnoštvo i stane govoriti: "Poslušajte me svi i razumijte!
Bu sözleri duyan İsa yüzbaşıya hayran kaldı. Ardından gelen kalabalığa dönerek, ‹‹Size şunu söyleyeyim›› dedi, ‹‹İsrailde bile böyle iman görmedim.››
Čuvši to, zadivi mu se Isus pa se okrenu mnoštvu koje je išlo za njim i reče: "Kažem vam, ni u Izraelu na nađoh tolike vjere."
Size şunu söyleyeyim, nice peygamberler, nice krallar sizin gördüklerinizi görmek istediler, ama göremediler. Sizin işittiklerinizi işitmek istediler, ama işitemediler.››
Kažem vam: mnogi su proroci i kraljevi htjeli vidjeti što vi gledate, ali nisu vidjeli; i čuti što vi slušate, ali nisu čuli!"
‹‹Ben size şunu söyleyeyim: Dileyin, size verilecek; arayın, bulacaksınız; kapıyı çalın, size açılacaktır.
"I ja vama kažem: Ištite i dat će vam se! Tražite i naći ćete! Kucajte i otvorit će vam se!
‹‹Size şunu söyleyeyim, insanların önünde beni açıkça kabul eden herkesi, İnsanoğlu da Tanrının melekleri önünde açıkça kabul edecek.
"A kažem vam: tko se god prizna mojim pred ljudima, i Sin Čovječji priznat će se njegovim pred anđelima Božjim.
İsa öğrencilerine şöyle dedi: ‹‹Bu nedenle size şunu söylüyorum: ‹Ne yiyeceğiz?› diye canınız için, ‹Ne giyeceğiz?› diye bedeniniz için kaygılanmayın.
Zatim reče svojim učenicima: "Zato vam kažem: ne budite zabrinuti za život: što ćete jesti; ni za tijelo: u što ćete se obući.
‹Size şunu söyleyeyim, ilk çağrılan o adamlardan hiçbiri benim yemeğimden tatmayacaktır.› ››
A kažem vam: nijedan od onih pozvanih neće okusiti moje večere."
İsa, ‹‹Size şunu söyleyeyim, bunlar susacak olsa, taşlar bağıracaktır!›› diye karşılık verdi.
On odgovori: "Kažem vam, ako ovi ušute, kamenje će vikati!"
Size şunu söyleyeyim, Fısıh yemeğini, Tanrının Egemenliğinde yetkinliğe erişeceği zamana dek, bir daha yemeyeceğim.››
Jer kažem vam, neću je više blagovati dok se ona ne završi u kraljevstvu Božjem."
‹‹Size şunu söyleyeyim, Tanrının Egemenliği gelene dek, asmanın ürününden bir daha içmeyeceğim.››
Jer kažem vam, ne, neću više piti od roda trsova dok kraljevstvo Božje ne dođe."
İsa, ‹‹Sana şunu söyleyeyim, Petrus, bu gece horoz ötmeden beni tanıdığını üç kez inkâr edeceksin›› dedi.
A Isus će mu: "Kažem ti, Petre, neće se danas oglasiti pijetao dok triput ne zatajiš da me poznaš."
Size şunu söyleyeyim, yazılmış olan şu sözün yaşamımda yerine gelmesi gerekiyor: ‹O, suçlularla bir sayıldı.› Gerçekten de benimle ilgili yazılmış olanlar yerine gelmektedir.››
jer kažem vam, ono što je napisano treba se ispuniti na meni: Među zlikovce bi ubrojen. Uistinu, sve što se odnosi na mene ispunja se."
Onlar da şunu sordular: ‹‹Tanrının istediği işleri yapmak için ne yapmalıyız?››
Rekoše mu dakle: "Što nam je činiti da bismo radili djela Božja?"
Elçiler bir araya geldiklerinde İsaya şunu sordular: ‹‹Ya Rab, İsraile egemenliği şimdi mi geri vereceksin?››
Nato ga sabrani upitaše: "Gospodine, hoćeš li u ovo vrijeme Izraelu opet uspostaviti kraljevstvo?"
‹‹Biz şunu anladık ki, bu adam dünyanın her yanında bütün Yahudiler arasında kargaşalık çıkaran bir fesatçı ve Nasrani tarikatının elebaşılarından biridir.
Utvrdismo da je ovaj čovjek kuga, da pokreće bune među svim Židovima po svijetu, da je kolovođa nazaretske sljedbe,
Bu konuda çekişmek isteyen varsa, şunu bilsin ki, bizim ya da Tanrının kiliselerinin böyle bir alışkanlığı yoktur.
Ako je kome do prepirke, takva običaja mi nemamo, a ni Crkve Božje.
Şunu demek istiyorum: Kutsal Ruhun yönetiminde yaşayın. O zaman benliğin tutkularını asla yerine getirmezsiniz.
Hoću reći: po Duhu živite pa nećete ugađati požudi tijela!
Mesihle birlikte ölüp dünyanın temel ilkelerinden kurtulduğunuza göre, niçin dünyada yaşayanlar gibi, ‹‹Şunu elleme››, ‹‹Bunu tatma››, ‹‹Şuna dokunma›› gibi kurallara uyuyorsunuz?
Ako ste s Kristom umrli za počela svijeta, zašto se, kao da još u ovom svijetu živite, dajete pod propise:
2.3682260513306s

Preuzmite aplikaciju Igre Riječi besplatno!

Povežite slova, otkrijte riječi i izazovite svoj um na svakoj novoj razini. Spremni za avanturu?