Yani burada, gerçeklikte, bir olay üzerinde çalışmaya başladınız ve aniden orada, rüyanızda da, başka bir olayda çalışmaya başladınız.
Ovdje u stvarnosti počnete raditi na jednom slučaju i onda odjednom počnete raditi na drugom slučaju, tamo u snu. Meni je stvarno.
Üzerinde "Bütün hapları suyla yut" yazıyor.
Na kojoj piše: "popij sve tablete sa vodom".
Lily üzerinde gece elbisesi ve pelerinle uyandı.
Lily se probudila u večernjoj haljini i plaštu za operu.
Üzerinde kan olan bir araba var ve kapısı açık.
Ovdje je krvav auto, a vrata su otvorena.
Ayaklarımın üzerinde durabildiğim her günü kutlamam gerektiğini biliyorum.
Svaki dan koji provedem iznad zemlje... je razlog za slavlje.
Denizin üzerinde Gümüş şıkırtılar raks ediyor
Srebrni sjaj što se proteže do mora
Örtünün üzerinde eski bir pipo farkettim.
Hej, našao sam ovu staru lulu u ogrtaču.
Üzerinde başka bir şey var mı?
Imaš li još nešto kod sebe?
Faili meçhul olaylar üzerinde adli tıp dersi veriyorum da.
Držim predavanje o forenzici hladnih slučajeva.
Yolculuğa hazırlanmak için Eskiler'in sistemleri üzerinde bir yılı aşkın süre çalıştım.
Više od godinu dana sam proučavala sustave Drevnih, kako bih bila spremna za put.
İnsanlar üzerinde böyle bir etkim var.
Znam. Tako djelujem na puno ljudi.
Seninkilerin bu dosya üzerinde çalıştığını bilmiyordum.
Ali nisam znao da vi radite na tome.
Üzerinde babanın parmak izleri bulunan bir silah bulduk.
Pronašli smo pištolj sa otiscima tvog oca.
Yaptıkların üzerinde kontrolün yoktu hatırlamak şöyle dursun.
Nisi mogao kontrolirati što činiš, a još manje zapamtiti.
Bilinçli ve bilinçsiz akıllar üzerinde mutlak bir hakimiyetiniz var.
Vi ste svjetski stručnjak za svjesna i nesvjesna stanja.
Ayağınızı gaz pedalı üzerinde tutun, ta ki çocuğunuz için bir ara vereceğiniz ayrılacağınız güne kadar -- ve sonra kararlarınızı verin.
Zadržite nogu na papučici gasa, sve do dana kada trebate otići kako biste uzeli odmor za dijete -- i tada donesite svoje odluke.
İnanamıyordum, araştırma yapmaya bağlılık yemini etmiştim - araştırmanın tanımı belirli bir nedeni kontrol ve öngörme için, kontrol etme ve öngörme, fenomen üzerinde çalışmadır.
Ne mogu vjerovati da sam se zavjetovala na vjernost istraživanju - definicija istraživanja je kontrolirati i predvidjeti, proučiti fenomen, iz izričitog razloga kontrolirati i predvidjeti.
yaptıklarımızın diğer insanlar üzerinde muazzam bir etki yaratmayacağına inanıyoruz.
pretvaramo se da to što radimo nema veliki utjecaj na druge ljude.
Piyasa verilerini detaylıca inceledim, ve şunu buldum, gerçekten de çamaşır makinesi hava çizgisinin altına da yayılmış durumda, ve günümüzde yaklaşık bir milyar insan çamaşır yıkama çizgisinin üzerinde yaşıyor.
Napravio sam pregled tržišnih podataka, i otkrio sam, doista, da je perilica rublja penetrirala ispod zračne linije, i danas postoji dodatna milijarda ljudi tamo koji žive iznad granice pranja.
(Gülüşmeler) Bu kişiler günde 40 doların üzerinde harcama yapıyorlar.
(Smijeh) I oni troše više od 40$ dnevno.
(Alkışlar) Ve size hatırlatmak istiyorum bugünün aydınlarının omuzlarının üzerinde durduğu devler İngilizce'ye sahip değildi, Bir İngilizce sınavını geçmek zorunda değillerdi.
(Pljesak) I želim vas podsjetiti da divovi na čijim ramenima danas inteligencija stoji nisu morali imati engleski, nisu morali proći test engleskog.
Şimdi anlıyorum, İnsanlar neden ingilizce üzerinde odaklanmalılar anlıyorum.
Razumijem, razumijem zašto se ljudi usredotočavaju na engleski.
Size üzerinde çalıştığım bir şeyi göstermek istiyorum.
Stoga bih vam volio pokazati nešto na čemu radim.
Stres hakkında bir inanışın insanların hayat beklentileri üzerinde bu kadar fark yaratabiliyor olmasına inanamadım.
Nevjerojatno je da nečiji pogled na stres može u toj mjeri utjecati na njihov očekivani životni vijek.
Size şu çok güçlü 4 köşe taşını, temeli önermek istiyorum ki eğer dünyayı değişterecek güçte bir konuşma yapabilmek istiyorsak bunların üzerinde durabiliiz.
Predložio bih četiri zaista snažna kamena temeljca na kojima možemo stajati ako želimo svoj govor učiniti moćnim i sposobnim mijenjati svijet.
Her ne olursa olsun, eğer gerçekten önemli ise sahip olduğunuz bu alet çantasına bakmalısınız ve üzerinde çalışacağı motora, ancak hiç bir motor ısınmadan verimli bir şekilde çalışamaz.
Što god bilo, ako je zaista važno, sami sebi ste dužni pogledati u tu kutiju s alatom i motor na kojemu će ona raditi, a nijedan motor ne radi dobro dok se ne zagrije.
Böylece kariyerimi ağır akıl hastalıkları üzerinde araştırmalara adadım.
Zato sam svoju karijeru posvetila istraživanju teških mentalnih bolesti.
İş telefonum bir türlü aklıma gelmiyordu, o zaman hatırladım ki çalışma odamda, üzerinde numaramın bulunduğu bir kartvizitim olacaktı.
Nisam se mogla sjetiti telefonskog broja na poslu, ali sam se sjetila da u radnoj sobi imam posjetnicu na kojoj piše moj broj.
Tıpkı tarlanın üzerinde uçan, aşağıda bulunan çitleri umursamayan kuş gibi, değil mi?
Kao ptica koja leti preko polja i ne zamara se ogradama ispod sebe, u redu?
Motorlu taşıt bürosuna gittiğinizde sizin vereceğiniz karar üzerinde, o formu tasarlayan kişinin çok büyük bir etkisi olacak.
Kada uđete u DMV, osoba koja je osmislila obrazac imat će ogroman utjecaj na vaše ponašanje.
Ama bunu bir ihmal olarak gösterdiğinizde insanların vereceği karar üzerinde büyük bir etkisi oluyor.
No, u trenutku kada je to već unaprijed određeno, ima veliku moć nad ljudskim ponašanjem.
Bu konuda insanlar üzerinde bir deney yapmaya karar verdim.
Odlučio sam napraviti eksperiment s ljudima.
Geçenlerde çok harika bir tişört gördüm üzerinde şey yazıyordu " Eğer bir adam ormanda aklından geçeni söylerse, ve onu hiç bir kadın duymazsa, hala haksız mıdır?"
Nedavno sam vidio sjajnu majicu na kojoj je pisalo: “Ako muškarac govori što misli u šumi, a žena ga ne čuje, je li on i dalje u krivu?”
Bedava yemek kursları arkadaşlar, ana cadde üzerinde bedava yemek kursları.
To su besplatne lekcije kuhinja, na glavnoj ulici.
Gezegen üzerinde her kişi, her tek kuruluş......ne yaptıklarını biliyorlar, yüzde 100.
Svaka osoba, svaka organizacija na Planetu zna što oni rade, 100%.
Duyguları bir yana bırakıp dünya üzerinde sadece analitik olarak çalışan, yeni bir kategori bu.
To je nova kategorija u kojoj emocije stavljamo po strani, i jednostavno analitički pristupamo svijetu.
Bunun üzerinde bir Apple logosu var mıdır?
Ima li Apple logo na sebi?
Komutan, ‹‹Efendim bu sözleri yalnız size ve efendinize söyleyeyim diye mi gönderdi beni?›› dedi, ‹‹Surların üzerinde oturan bu halka, sizin gibi dışkısını yemek, idrarını içmek zorunda kalacak olan herkese gönderdi.››
Ali im veliki peharnik odgovori: "Zar me moj gospodar poslao da ovo kažem tvojem gospodaru i tebi, a ne upravo onim ljudima koji sjede na zidinama, osuđeni da s vama jedu svoju nečist i piju svoju mokraću?"
Kız, annesinin kışkırtmasıyla, ‹‹Bana şimdi, bir tepsi üzerinde Vaftizci Yahyanın başını ver›› dedi.
A ona nagovorena od matere: "Daj mi, reče, ovdje na pladnju glavu Ivana Krstitelja."
Size doğrusunu söyleyeyim, efendisi onu bütün malının üzerinde yetkili kılacak.
Zaista, kažem vam, postavit će ga nad svim imanjem svojim."
Bütün halk şu karşılığı verdi: ‹‹Onun kanının sorumluluğu bizim ve çocuklarımızın üzerinde olsun!››
Sav narod nato odvrati: "Krv njegova na nas i na djecu našu!"
Gittiler ve yol üzerinde, bir evin sokak kapısının yanında bağlı buldukları sıpayı çözdüler.
Otiđoše i nađoše magare privezano uz vrata vani na cesti i odriješe ga.
Orada esenliksever biri varsa, dilediğiniz esenlik onun üzerinde kalacak; yoksa, size dönecektir.
Bude li tko ondje prijatelj mira, počinut će na njemu mir vaš. Ako li ne, vratit će se na vas.
Size gerçeği söyleyeyim, efendisi onu bütün malının üzerinde yetkili kılacak.
Uistinu, kažem vam, postavit će ga nad svim imanjem svojim."
‹‹Efendisi ona da, ‹Sen beş kent üzerinde yetkili olacaksın› dedi.
I tomu reče: 'I ti budi nad pet gradova!'"
Sonra da, ‹‹Size doğrusunu söyleyeyim, göğün açıldığını, Tanrı meleklerinin İnsanoğlu üzerinde yükselip indiklerini göreceksiniz›› dedi.
I nadoda: "Zaista, zaista, kažem vam: gledat ćete otvoreno nebo i anđele Božje gdje uzlaze i silaze nad Sina Čovječjega."
Ardından büyük bir kalabalık gidiyordu. Çünkü hastalar üzerinde yaptığı mucizeleri görmüşlerdi.
Slijedilo ga silno mnoštvo jer su gledali znamenja što ih je činio na bolesnicima.
Çünkü Mesihin ölümden dirilmiş olduğunu ve bir daha ölmeyeceğini, ölümün artık Onun üzerinde egemenlik sürmeyeceğini biliyoruz.
Znamo doista: Krist uskrišen od mrtvih, više ne umire, smrt njime više ne gospoduje.
Her şeyi ayakları altına sererek Ona bağımlı kıldı. Onu her şeyin üzerinde baş olmak üzere kiliseye verdi.
Sve mu podloži pod noge, a njega postavi - nad svime - Glavom Crkvi,
Kenti çevreleyen surların on iki temel taşı bulunuyordu. Bunların üzerinde Kuzunun on iki elçisinin adları yazılıydı.
Gradske su zidine imale dvanaest temelja, a na njima dvanaest imena dvanaestorice apostola Jaganjčevih.
1.1854419708252s
Preuzmite aplikaciju Igre Riječi besplatno!
Povežite slova, otkrijte riječi i izazovite svoj um na svakoj novoj razini. Spremni za avanturu?