Bir hafta daha beklemem gerektiğini biliyorum ama asıl istediğim burada, yanımda olman.
Znam da moram čekati još cijelu sedmicu, no... Zaista bih voljela da si ovdje sa mnom.
Yarın ayrılıyorum ve sizi de yanımda götürüyorum.
Polazim sutra. i vodim vas sa sobom.
Yanımda bir şifacı bulundurmanın zekice olacağını düşündüm.
Mislim da je pametno... imaju iscjelitelj s nama.
Sesin bana yanımda hala annenden bir parça olduğunu hatırlatmalıydı seni hatırlatmalıydı.
Trebala me podsjećati da još uvijek imam njezin djelić. Tebe.
Neden evlenmediğimize 100 sebep bulabiliriz ama sonunda, hiç yanımda olmadığını ve hep yalnız olduğumu hissettim.
Oboje možemo smisliti stotinu razloga iz kojih nam nije išlo. Ali na kraju uvijek sam imala dojam da te nikad nema, I da sam najčešće sama.
Tatlım, eğer seni çok yakınımda tuttuysam, yanımda daha uzun süre kalmanı istediğimdendir.
Dušo, ako sam te držao blizu, to je zato što sam te želio držati duže.
Madem batıyorum sizi de yanımda götüreceğim.
Ako cu ja pasti, uzet cu i tebe sa sobom.
Sen yanımda olduğun sürece asla yalnız olmayacağım.
I sa tobom pored sebe, nikad neću biti sam. "
Yanımda tavşan gezdiriyorum diye ciddi olmayacağımı mı düşündün?
Mislio si da nisam ozbiljan jer nosim zeca sa sobom?
Bu polisler Neal Caffrey'i gözaltına alacaklar ve Washington'da sürekli olarak benim yanımda çalışacak.
serifi su došli da uhite N. Caffreyja. Radit će za stalno za mene u Washingtonu.
Benim yanımda rol yapmana gerek yok.
U mojoj okolini, ne moraš da budeš fina.
Bir kere bile benim yanımda yer almadın Tony.
Nikada nisi bio na mojoj strani Toni.
Yanımda size merhaba demek isteyen biri var.
S nekim sam tko vas želi pozdraviti.
Seni yanımda götürüyorum çünkü, Carloon'a gittiğimde kardeşini orada bulamazsam, boğazını keseceğim.
Vodim te sa sobom i ako stignem do Karluna, a tvoj brat nije tamo, zaklaću te.
Benim hep yanımda olacağını söylediğinde ciddi miydin?
Jesi li ozbiljno mislio da ćeš mi uvijek pomoći?
Eğer bir saat içinde Hendrik yanımda olmazsa ölümcül yedi mili amper verilecek.
On će biti isporučena s kobnog udarca sedam u jedan sat, ako Hendrik ne stoji ovdje uz mene!
Sonra sen Amerika'ya gittiğinde de kendime aynı şeyi söyledim çünkü yanımda o vardı.
"Nisam ni kad si ti otišla jer je ona ostala sa mnom."
Avrupa'da yanımda taşımak için güzel bir resmi varmış.
Lijep prizor za nošenje po cijeloj Europi.
Yanımda seninle konuşmak isteyen biri var.
Imam nekoga tko želi s tobom porazgovarati.
Sen de yanımda olacaksın, değil mi?
Bit ćete unutra sa mnom, zar ne?
Silah taşımıyor diye ona onca şeyi söyledikten sonra silah taşımadığı sürece asla yanımda yer alamayacağını söyledikten sonra uzun vadede gelmiş geçmiş en cesur insan olduğunu öğrendim.
Satnik Jack Glover: Iako sam mu rekao sve ono u vezi puške. Da nikad neće biti kraj moje strane ako je ne nosi.
Tüm bu yolculuk boyunca seni neden yanımda tuttuğumu merak ettin mi hiç?
Jesi li se upitao zašto sam te držao uz sebe cijeli ovaj put?
Yanımda, gelecek neslin özenle ayarlanmış savaşçılarını getiriyorum.
Vodim sa sobom iduću generaciju pomno ugođenih vojnika za borbu.
O sahnede ben Demir Taht'ta yanımda seninle.
A ta slika... Sjedim na Željeznom prijestolju... A ti si kraj mene.
Belki de yanımda olmandan çok hoşlandığım için kalmanı istiyorumdur.
Mozda zelim da ostanes jer uzivam u tvom drustvu.
İkisini de yanımda Las Vegas'a götürüyorum.
Vodim ih oboje sa sobom u Las Vegas.
Yanımda savaşacak mısınız, Ned ve Alys şimdi ve daima?
Hoćete li stati uz mene, Ned i Alys, sad i zauvijek?
Burada bir meşe palamudu var yanımda sene başında bunu yürüyüşümüz sırasında almıştım yanıma
Imam ovdje mali žir koji sam pokupio dok sam hodao tim putem početkom ove godine.
(Gülüşmeler) Şimdi, ışıkları söndürebilirsek ve mümkün olduğunca karanlık yapabilirsek, içinde biyoluminesens plankton olan bir şişe var yanımda.
(Smijeh) Dakle, ako bismo mogli ugasiti svjetla i imati najmračniju atmosferu koliko je to moguće, ja imam bocu u kojoj je sadržan bioluminiscentan plankton.
Görmek ister misiniz? Biraz yanımda getirdim.
Želite li je vidjeti? Ponio sam je sa sobom.
Ve yanımda bir santrifüj makinası, kuru buz, iğneler ve tüpler götürdüm.
Uzeo sam centrifugu, suhi led, igle i epruvete.
Bunları yanımda getirdim çünkü bunlar büyükbabamın en sevdiği yazarlar tarafından yazılmış.
Ponijela sam ih sa sobom jer su ih napisali najdraži pisci mog djeda.
Bir hemşire üniforması edinip, her gece yanımda oturmak için gizlice odama gelirdi.
nabavila odjeću medicinske sestre, i svake se noći ušuljala kako bi bila pored mene.
Arkadaşlarım bana geldiklerinde kızımı benim yanımda oturmaya teşvik ettim
Poticao sam ju da sjedi sa mnom kada bi moji prijatelji došli.
Aslında yanımda bir baston olmadan stadyumda bir tur atabileceğimden bile emin değildim.
U stvari, nisam bila sigurna ni hoću li moći napraviti krug oko stadiona bez hodalice.
Sonra yavaşça, tüy tüy, detay detay, çalıştım ve başardım -- televizyonun önünde çalışırken -- ve Super Sculpey -- yanımda eşim oturuyor --- tüm bu süreç sırasında çektiğim tek fotoğraf.
Zatim sam polako, pero po pero, detalj po detalj, radio i uspio. Radio sam pred televizijom. Tu je Super Sculpey i ja kraj svoje žene. To je jedina fotografija cijelog procesa.
Bir yıl öncesinde yanımda sivrisinekler getirmiştim ve bu bir şekilde insanların hoşuna gitmişti.
Otišao sam u mislima prije godinu dana, kada sam donio komarce, i ljudi su na neki način uživali u tome.
Lavan, ‹‹Onu sana vermek başkasına vermekten daha iyidir›› dedi, ‹‹Yanımda kal.››
Laban odvrati: "Bolje je da je tebi dam nego kakvu strancu. Ostani sa mnom!"
Bağırdığımı duyunca giysisini yanımda bırakıp dışarı kaçtı.››
A čim je čuo kako vičem, ostavi svoj ogrtač pokraj mene i pobježe van."
‹‹Ülkenin yöneticisi, ‹Dürüst olduğunuzu şöyle anlayabilirim› dedi, ‹Kardeşlerinizden birini yanımda bırakın, buğdayı alıp aç kalan ailelerinize götürün.
Ali čovjek koji je gospodar one zemlje reče nam: 'Ovim ću doznati da ste pošteni ljudi: ostavite jednoga brata kod mene, a vi ostali uzmite što vam treba za izgladnjele domove, pa idite.
Ama sen burada yanımda dur. Sana bütün buyrukları, kuralları, ilkeleri vereceğim. Bunları halka sen öğreteceksin. Öyle ki, mülk edinmek için kendilerine vereceğim ülkede hepsine uysunlar.›
A ti ostani ovdje kod mene; kazat ću ti sve zapovijedi, zakone i uredbe kojima ćeš ih poučiti i koje će oni vršiti u zemlji što im je dajem u posjed.'
Bezdan govori: 'U meni je nema!' a more: 'Ne nalazi se kod mene!'
Gözüm ülkenin sadık insanları üzerinde olacak, Yanımda oturmalarını isterim; Bana dürüst yaşayan kişi hizmet edecek.
Pogled upravljam k vjernima na zemlji da sa mnom stanuju. Tko hodi putem nedužnim taj će mi služiti.
Adam orada yanımda dururken, tapınaktan birinin bana seslendiğini duydum.
I čuh glas koji mi iz Doma govori, a kraj mene netko stajaše.
Ama Timoteosun, değerini kanıtlamış biri olduğunu, babasının yanında hizmet eden çocuk gibi, Müjdenin yayılması için benim yanımda hizmet ettiğini bilirsiniz.
A prokušanost vam je njegova poznata: kao dijete s ocem služio je sa mnom evanđelju.
1.549507856369s
Preuzmite aplikaciju Igre Riječi besplatno!
Povežite slova, otkrijte riječi i izazovite svoj um na svakoj novoj razini. Spremni za avanturu?