Beyinlere ulaşmak için morgda çalışıyorum ama onları yemenin yan etkisi var.
Sad radim u mrtvačnici zbog pristupa mozgovima. Ali jedenje mozgova ima nuspojave.
Artık yan etkisi olmadan istediğin kadar NZT alabilirsin.
Sada možete imati koliko NZT kao želite bez nuspojava.
Sen... yan taraftaki eczaneye gitmeyi mi düşünüyorsun?
Ti... misliš na odlazak u ljekarnu do nas?
Pencereden dışarı bak, yan binanın çatısı.
Pogledaj kroz prozor Na krovu sa suprotne strane.
Lex'in yazılı izni ile şu anda Luthorcorp ve diğer yan kuruluşların CEO'suyum.
Prema Lex-ovim pisanim instrukcijama, ja sam sada generalni direktor Luthorcorp-a i svih ispostava.
Bir şeye ihtiyacın olursa yan odada olacağım.
Biću u sledećoj sobi, u slučaju da ti treba nešto.
Çünkü çok da uzak olmayan bir zamanda o külüstür Pinto'nuzla kırmızı ışıkta durduğunuzda yan şeritte o son model Porsche'uyla duran adamın yanında dolgun göğüslü, güzel karısı oturuyor olacak.
Kada stanete na crveno u starom Pintu, ona osoba će stati kraj vas u novom Porscheu s predivnom ženom pokraj koja ima ogromne sise.
Bu civarın yerlisi olduğunuz için yan komşunuza o canavarın taşınmasının sizi niye bu kadar üzdüğünü anlayabiliyorum.
Oslonac ste ove četvrti. Shvaćam zašto vas je useljenje one zvijeri toliko uznemirilo.
Bireylerin, başkalarının hayatlarına önem vermediği evrimsel bir sürecin yan etkilerisiniz.
Vi ste nuspojava evolucionarnog procesa kojeg boli briga za individualne živote.
Yeni yan yola karşı çıkan ve kasabadaki işlerin nasıl yürüdüğünü bilen biriyle tanışmamıştım daha önce.
Ja samo nisam upoznala nikoga ko je protiv obilaznice. i takođe ko zna kako stvari funkcionišu u ovom gradu.
Ayrıca diğer doğum kontrol haplarından büyük ölçüde daha az yan etki gösteriyor.
Pokazuje manje nuspojava nego ostali oralni kontracepcijski lijekovi.
"Gönder" ile "herkese gönder" tuşları yan yana konur mu hiç?
Zašto stavilo "šalji" gumb baš pokraj "šalji svima"?
Diğer tarafa olan ziyaretimden kalan bir yan etki gibi bir şey.
Nuspojava zbog mog posjeta drugoj strani.
Biri gidip ona, ikimizin yan yana oturup onu oradan kurtarmak için şu an neler yaptığımızı anlatsa ne düşünürdü, hayal edebiliyor musun?
Možeš li zamisliti što bi ona mislila da joj netko kaže da nas dvoje sjedimo ovdje, radimo ono što radimo kako bi je pokušali izbaviti?
Bu yüzden böyle bir günde Barış Kayası'na gelip herkesi yan yana bulabilirdiniz.
Stoga ste mogli da dođete do Stene mira po ovakvom danu, i pronašli biste sve životinje jedne pored drugih.
Ve iki, bir polise yan kesicilik yapmak düşündüğünden daha kolaydır.
I drugo: murjaka je daleko lakše okrasti nego što se možda misli.
"Evet yan masada oturanlar eski Başkan Yardımcısı Al Gore ve eşi Tipper."
Rekla je "Da, to su bivši potpredsjednik Al Gore i njegova žena Tipper."
Eğlenceli, yürüdüğünüz zaman, aynı ortak yönde yan yana yürürsünüz.
Zanimljivo je da, kad hodate, idete bok uz bok u istom zajedničkom smjeru.
Yüksek lisansını yaptığı üniversite kendisine öğretim üyeliği teklifinde bulunmuştu, bu sadece ücret anlamına gelmiyordu aynı zamanda yıllardır ilk kez yan hakları oluyordu.
Fakultet na kojem je diplomirao mu je ponudio učiteljski angažman, što je značilo, ne samo plaću, već i povlastice po prvi put nakon dugo vremena.
20 yıl önce, daha az yan etkileri olacağı iddiası ile yeni bir nesil anti-psikotik ilaç piyasaya sürüldü.
Prije 20 godina tržištu je predstavljena nova generacija antipsihotika s obećanjem da uzrokuju manje nuspojava.
bir ilacı bu kadar yüksek dozda uygulayacak olursanız, yan etkileri çok olacaktır, böylece yeni ilacınız daha iyi görünecektir.
da ako ljudima dajete lijek u tako visokim dozama imat će više nuspojava, a vaš će novi lijek izgledati bolje.
İki yumruğunuzu yan yana koyarsanız, iki yumruğunuzdan biraz daha büyüktür.
U principu, ako držite dvije šake stisnute zajedno, mozak je samo malo veći od te dvije šake.
Bu bilgisayarların sıradan işlevlerinin yan ürünü.
To je prateći učinak njihovog uobičajenog rada.
Ve birbirine öylesine sert bir şekilde çarpıştırıyorum ki, hidrojen beraber kaynaşıyor, ve aynı süreçte bazı yan ürünleri oluyor, ve bu yan ürünleri kullanıyorum.
A ja ih sudaram tako jako da se vodik sljepljuje skupa, i u tom procesu nastaju neki nusproizvodi, a ja iskorištavam te nusproizvode.
Birincisinde, gizli bir kumsal bulmak için araba sürüyordum ve kayboldum; ve kafamın yanına o kadar sert bir yumruk attı ki kafamın diğer yanı sürücü yan camına defalarca çarptı.
Prvi put, vozila sam se u potrazi za zabačenom plažom i izgubila se, a on me šakom udario u glavu tako jako da sam drugom stranom nekoliko puta udarila u staklo prozora na vozačevoj strani.
Üç ağaç yan yana gelince orman oluştururuz.
Sa tri stabla možemo stvoriti šumu.
Mesela dağ ve ateş yan yana gelince, ateş dağı olur. Bir volkan.
Npr., planina i vatra zajedno će stvoriti vatrenu planinu.
Ama kendim için, geçmişte son yirmi yılı oldukça aykırı bir yöntemle insan davranışlarını incelemek için harcadım: yan kesicilik.
No, proveo sam posljednjih 20 godina proučavajući ljudsko ponašanje na prilično neobičan način: kao džepar.
olmalı. Değil mi? Bu belirli ilaç için, yan etkiler hastaların yüzde beşinde ortaya çıkıyor.
Zar ne? Za ovaj lijek, konkretno, do nuspojava dolazi kod 5% pacijenata.
Ve bu konudaki yan etkiler hastaların yüzde 50'sinde ortaya çıktı.
Nuspojave u tom slučaju pojavljuju se kod 50% pacijenata.
Onlara hisse, hisse opsiyonları, yan ürünler, veya mortgagelanmış güvence adını verirseniz?
Zovete ih dionice, ili opcije, derivati, vrijednosnice.
Ve önceliklerimizi iyi bilmediğimiz için de dışardan gelebilecek hertürlü etkiye açığız. Bize sunulan esas ve yan seçenekler. Ve benzerleri.
Upravo zato smo podložni svim tim vanjskim utjecajima, unaprijed određenim postavkama, određenim opcijama koje su nam na raspolaganju itd.
Bunun güzel yanı da Greenpeace için ortaya çıkan yan etkisi,
Bilo je super to što je posljedično Greenpeace
Yüzleri tanımak daha kolaydır, çünkü hepimizin beyninin temporal (yan) loblarında yüzleri tanımak için evrimleşmiş özel bir program mevcut.
Lica su jednostavna za vidjeti zato što imamo dodatni evoluirani softver za prepoznavanje lica u našim sljepoočnim režnjevima.
Bakın kayanın yan tarafında bazı yüzler var.
Ovdje su neka lica na srani gdje je kamen.
RAB Mısırlıları öldürmek için gelecek, kapılarınızın yan ve üst sövelerindeki kanı görünce üzerinden geçecek, ölüm saçanın evlerinize girip sizi öldürmesine izin vermeyecek.
Kad Jahve bude prolazio da pobije Egipćane, zapazit će krv na nadvratniku i na oba dovratnika, pa će mimoići ta vrata i neće dopustiti da Zatornik uđe u vaše kuće da hara.
Başınızın yan tarafındaki saçları kesmeyecek, sakalınızın kenarlarına dokunmayacaksınız.
Ne zaokružujte kose na svojim sljepoočnicama; ne šišajte okrajka svoje brade.
Yaşam kitabından silinsin adları, Doğrularla yan yana yazılmasınlar!
(69:29) Nek' budu izbrisani iz knjige živih, među pravednike neka se ne broje!
Kılıcının ağzını başka yöne çevirdin, Savaşta ona yan çıkmadın.
(89:44) Otupi oštricu mača njegova, u boju mu ne pomože.
Eyvanın yan duvarlarındaki kafesli pencerelerin iki yanı hurma ağacı oymalarıyla kaplıydı. Tapınağın yan odalarıyla asma tavanları böyleydi.
Prozori s rešetkama i palme bijahu s jedne i s druge strane na trijemu, u pobočnim prostorijama Doma i na nadstrešnici.
Bu söylediklerimi yan tutmadan, kimseyi kayırmadan yerine getirmen için seni Tanrının, Mesih İsanın ve seçilmiş meleklerin önünde uyarıyorum.
Zaklinjem te pred Bogom i Kristom Isusom i izabranim anđelima da se toga držiš bez predrasude i ništa ne činiš po naklonosti.
2.8843059539795s
Preuzmite aplikaciju Igre Riječi besplatno!
Povežite slova, otkrijte riječi i izazovite svoj um na svakoj novoj razini. Spremni za avanturu?