Muhtemelen benim tarafımda olsaydın... kavalyem olarak... öbürlerinin gitmesine ikna olabilirdim.
Možda ako bi ostao pored mene kao moj ortak, tada bih možda bila nagovorena da pustim ostale otići.
Dedektif bu artık benim tarafımda olduğun anlamına mı geliyor?
Detektivko, znači li to da si na mojoj strani sada?
Özellikle yeni öğrenciler, benim iyi tarafımda bulunmak için... özellikle endişe duyuyorlar.
Posebno nove učenike, čija bi glavna briga... trebala biti kako zaslužiti moju blagonaklonost.
Sen kendi tarafında kal. Ben de kendi tarafımda.
Drži se svoje strane, a ja ću svoje.
Görünüşe göre, Benim tarafımda bir tek O vardı.
Izgleda da je on jedini na mojoj strani.
Bir kere benim tarafımda olsan, bu seni öldürür müydü?
Da li bi te ubilo da ovaj put stvarno budeš na mojoj strani?
Her tarafımda o garip kesikler ve çürükler vardı.
Sa čudnim porezotinama i modricama po tijelu.
Bir çocuğu taciz eder ve onu döversen benim tarafımda değilsin demektir.
Ako zlostavljaš dijete, ako tučeš dijete, nisi na mojoj strani.
Nasıl olur da benim tarafımda değilsiniz?
Kako ne možete biti na mojoj strani?
Doğru, sol tarafımda biraz eksiğim var ama benim asıl iş yapan yerim yukarıda.
Pa istina je da mi nedostaje nešto na zapadu, ali to nadoknađujem i više na sjeveru.
Benim tarafımda olduğunuz için teşekkür etmek istedim.
Želim zahvaliti što si bio na mojoj strani.
Benim tarafımda değil de, onun tarafındaymışsın gibi davrandığın sürece sana zarar vermez.
Sve dok se pretvaraš da si na njegovoj strani, a ne na mojoj, neće te povrijediti.
Bir his bana onun bu olayda benim tarafımda olacağını söylüyor.
Nešto mi govori da bi me podržao u vezi ovog, uostalom
Böyle yeteneklerin benim tarafımda olmasından memnuniyet duyardım.
Skup vještina, kojima bi bio oduševljen na svojoj strani.
Kusura bakma dostum, termostat odanın benim tarafımda kaldığı için sen o geri zekalı Hint müziğini kapatana kadar içerisi Bombay gibi sıcak olacak.
Oprosti, stari, termostat je u mojem dijelu sobe, tako da ovdje ostaje Mumbai-vruce dok ne ugasis tu glupu indijsku glazbu!
Her halükarda benim tarafımda olmanızı tercih ederim.
Kako bilo, radije bih vas vidio na svojoj strani.
Her şeyden öte, yüce bir güç benim tarafımda.
Imam višu silu na svojoj strani.
"Ama sonra arka tarafımda çubuk gibi sertleşen bir şey hissettim."
A onda sam to osjetila, točno iza mojih leđa kao batinu.
Uyandığımda o ölmüştü ve her tarafımda onun kanı vardı korkudan deliye dönmüştüm.
Kada sam se probudio pored njenog leša, prekriven njenom krvlju, strašno sam se uplašio.
CIA'den olsan bile bir tarafımda değil.
Nije me briga niti da ste iz CIA.
Değişmeyecek ama benim tarafımda olduğunu bilmek güzel.
Ne, ali lijepo je znati da si na mojoj strani.
Her şey çok güzel fakat annemin kardeşisiniz benim tarafımda olmanız çok doğal.
Sve je to krasno, ali ti si sestra moje majke, i mogla bi lijepo biti na mojoj strani.
Eğer beni tanırlarsa, beni severlerse,...daha kolay benim tarafımda olurlar diye düşünmüştüm.
Mislio sam da ako me upoznaju, ako im se počnem sviđati, da bi im to moglo olakšati odluku da me podrže.
Ve şunu hatırlıyorum: Kadının bir gün buradan gitmeye hazır olacağını ve o zaman geldiğinde benim tarafımda olacağını o zaman biliyordum.
Sjećam se da sam tada bila uvjerena da će jednog dana biti spremna otići i biti na mojoj strani.
Sanırım seni kendi tarafımda tutmam gerekiyormuş gibi hissettim.
Valjda mi je trebalo da budeš na mojoj strani.
Benim tarafımda olmana ihtiyacım var Car!
Trebao sam te na svojoj strani.
Sağ tarafımda Bay Datak Tarr eşi Stahma ve oğulları Alak.
S moje desne strana, g. Datak Tarr njegova žena Stahma i sin Alak.
Şu anda benim tarafımda olmanızı istemem.
Ne želim vas uz mene u tom trenutku.
Kendi tarafımda biraz dengeye ihtiyacım var.
Samo trebam biti malo više stabilan.
Ve şu anda benim tarafımda olan tek kişi de sensin.
Ti si jedina na mojoj strani sada.
Yan tarafımda çok kötü bir ağrı var.
Imao sam gadne bolove na boku.
Neden hala benim tarafımda durduğunu hiçbir zaman idrak edemeyeceğim.
Nikad neću shvatiti zašto si i dalje uz mene.
Arandelle halkı onun hakkındaki gerçeği öğrenirse, inan bana hepsi benim tarafımda olurlar.
Kad Arendelle sazna istinu o njoj, stat će na moju stranu.
Herkesin bir taraf olması gerektiğini söylüyor ya onun yanında İngiliz uzlaşmasına karşı ya da benim tarafımda.
Svatko mora odabrati stranu, kaže on. Uz njega, protiv pomirenja s Engleskom, ili uz mene.
Eğer halkımız güvende olacaksa benim tarafımda olmana ihtiyacım var.
Ako će naš narod ikada biti siguran, trebaćeš mi stajati pored mene.
Alt tarafımda oldukça güzel işler yaptı diyebiliriz.
Recimo samo da je odradio kvalitetan posao podamnom.
Eğer benim tarafımda bir yanlış yorumlama olduysa özür dilerim ama sonuçlar gerçekten çok olumlu.
Ispričavam ako je bio neki nesporazum s moje strane, ali imaju i dobre novosti.
Senin ve annenin benim tarafımda durması tüm bunları aşmamız için-
Kada biste Vi i Vaša majka stali uz mene u ovoj situaciji to bi mnogo pomoglo...
Ya ben kimseyi kendi tarafımda istemiyorsam?
Što ako ne želim nikoga na svojoj strani?
Yapmak istediğim ilk şey kimin benim tarafımda olduğuna emin olmak.
Prva stvar koju želim je da saznam ko je na mojoj strani.
O yüzden, Pam'in tekrar benim tarafımda olmasının geleceğe doğru bu sağlam adımları atmanın bir şansı olarak görüyorum.
Zato se osobno osjećam blagoslovljeno što imamo Pam opet uz mene kako bismo hrabro iskoračili u budućnost.
Benim tarafımda çarpışırken ölen kadın savaşçıları da.
Ili bilo koji od štita djevojaka Koji su umrli boreći se na mojoj strani.
Ve sonra bir kadın, affalladı ama o kadar umutsuzca desteğini göstermek istiyordu ki, onun benim tarafımda olduğunu belli etmeye çalışıyordu. sonunda patladı, "Pekala, bazen benim kocam da pembe t shirt giyiyor."
Zatim je jedna žena, zastala očajnički želeći pokazati podršku, dati mi do znanja da je na mojoj strani, i napokon je izvalila, "Pa, ponekad moj muž nosi ružičaste majice."
1.2933268547058s
Preuzmite aplikaciju Igre Riječi besplatno!
Povežite slova, otkrijte riječi i izazovite svoj um na svakoj novoj razini. Spremni za avanturu?