Sabahları uyanıp yaşayan ölü puştlarla savaşmak yiyecek aramak, geceleri iki gözünüz açık uyumak ve sürekli bunu tekrarlamak mı istiyorsunuz?
Probuditi se ujutro, boriti se s mrtvim nakazama, tumarati za hranom, ići na spavanje s oba oka otvorena, ustati i opet tako?
Sürekli birisinin beni takip ettiğini hissetmek gibi.
Kao? -Kao da me netko promatra.
Bu polisler Neal Caffrey'i gözaltına alacaklar ve Washington'da sürekli olarak benim yanımda çalışacak.
serifi su došli da uhite N. Caffreyja. Radit će za stalno za mene u Washingtonu.
Sürekli bir şeyler geveliyorsun ama kendini dinlemiyorsun.
Pričaš li ga pričaš, ali zapravo ne čuješ sâm sebe.
Sürekli şansını zorluyorsun, oysa pas geçip yoluna devam etmen lazımdı.
Navaljuješ kad bi ti bilo pametnije da odustaneš i okreneš novi list.
Sadece hayatımı sürekli kurtarmasından veya yapmak zorunda olduğum ya da yapmaya razı geldiğim şeyleri göstermesinden değil.
A to se ne da... On mi je spasio iznova i iznova ili da mi je pokazao stvari sam da moram učiniti ili... Biti spremni to učiniti.
Kendime sürekli spor salonuna gitmeyi film izlemeyi, iyi yemekler yemeyi hatırlatıp duruyorum.
Podsećam sebe da odem u teretanu, pogledam film, pojedem dobar obrok.
Bu arada şu sürekli artan kayıp kişi listesine şimdi bir de İskandinavya kraliyet ailesinden biri eklendi.
Usput, na rastući popis nestalih osoba ušla je i kraljevska osoba iz Skandinavije.
Sürekli söylenen ise, Dağ Gregor Clegane'in Elia'ya tecavüz edip, büyük kılıcıyla ikiye ayırdığıydı.
Najčešća je ona da je Gregor Clegane, Gorostas, silovao Eliu i prerezao je na pola svojim velikim mačem.
Yetkiye sahip olan kişinin, her ağzı olan ukala piç tarafından sürekli eleştirilmesi demektir.
To znači da u zapovjednika sumnja svaki jebeni idiot.
Neredeyse hiç uyumuyor ve sürekli yemek yiyor.
On gotovo nikada ne spava. Jede bez prestanka.
Sürekli yardımına ihtiyacım yok benim anladın mı?
NE TREBAM TVOJU POMOĆ ČITAVO VRIJEME, DOBRO?
Ama açıkça söylemek gerekirse sürekli bunlarla uğraştığım için sanırım hiç çocuk sahibi olamadım.
I iskreno... mislim da nikada nisam imao djecu, jer sam uvijek bio zauzet podizanjem njih.
Justine bizim sürekli kalan birkaç sakinimizden biri.
Justine je jedna od rijetkih koja je stalno ovdje.
Şu anda bahsettiğim kurallar aslında kültür tarafından sürekli kontrol altında tutulmaktadır.
Pravila o kojima ja pričam su pod neprestanim nadzorom kulture.
Kendisini sürekli taciz edilen bir azınlıktan sayıyor;
Pojašnjava kako se osjeća u toj opkoljenoj manjini
Kalp, düzenli olarak yorulmadan, büyük bir sadakat ile sürekli çarpar.
Pa, srce kuca, ritmički, neumorno, vjerno.
Ancak hikayelerin anlatılma şekli doğal ve sürekli bir biçimde yenilendi durdu.
Ali način na koji ljudi pričaju priče se uvijek razvijao sa čistom, stalnom inovativnošću.
Çoğumuz açık planlı ofislerde çalışıyoruz, duvarlar yok ve sürekli olarak iş arkadaşlarımızın gürültüsüne ve bakışlarına maruz bırakılıyoruz.
Većina nas radi u uredima otvorenog tipa, bez zidova, gdje smo podvrgnuti konstantnoj buci i vrevi naših kolega.
Birincisi: Sürekli takım çalışması çılgınlığını durdurun.
Pod jedan: zaustavite ludilo za stalnim grupnim radom.
İnsanların bana sürekli sorduğu diğer bir soruysa "tüm fotoğraflarla oynanıyor mu?"
Sljedeće što me ljudi uvijek pitaju: "Obrade li sve fotografije?"
Bu, tekneyle sürekli rüzgara karşı hareket etmek gibi.
Kao kad netko sve vrijeme jedri izravno u čeoni vjetar.
Sürekli bu durumda kalması sağlıklı değil.
Nije zdravo nalaziti se konstantno u ovom stanju.
İnsanoğlu, sürekli gelişim halinde olan bir mekanizma olmasına rağmen, şehven tamamlandığını sanan bir varlıktır.
Ljudska bića su rad u tijeku koji pogrešno misle da su dovršeni.
Sınıf arkadaşlarımın hedefi olmamak için kimliğimi sürekli gizli tutuyordum, ama sınıftaki yeni, sessiz, tombul çocuk olmak yeteri dürtüyü veriyordu.
Tajio sam svoj identitet od kolega u razredu kako ne bi imali pik na mene, ali ispada da, ako si povučen, bucmast novi dečko u razredu, to im daje i više nego dovoljno municije.
Sürekli insanların yaptığı ufak, iyi şeyler arıyoruz.
Uvijek tražimo male, dobre stvari koje ljudi rade.
Beynimin içinde hiç susmayan, beni ve iç dünyamı dış dünyama bağlayan, işte bu sürekli gevezeliktir.
To je ono neprekidno brbljanje koje povezuje mene i moj unutarnji s mojim vanjskim svijetom.
Bunlar iyi niyetli harika insanlar, ve de oldukça tecrübeliler, fakat yine de öngörülebilir ve tahmin edilebilir bir şekilde sürekli hata yapıyorlardı.
Bili su to prekrasni ljudi sa dobrim namjerama i sa puno iskustva, ali ipak predvidljivo su griješili cijelo vrijeme.
(Gülüşmeler) Ancak, mürekkepbalığının şöyle bir problemi var: Ölmekte olan ve yoğun bir bakteri kültürü onun üzerinde yaşıyor, mürekkepbalığı sürekli olarak bu durumda kalamaz.
(Smijeh) Onda kad bolje razmislite o ovome, lignja ima ovaj strašan problem zato što ima ovu umiruću, zgusnutu kulturu bakterija i ne može ih održavati.
Bu sürekli tekrar tekrar elde edilen bir sonuç.
Isti rezultat je dobijen iznova i iznova.
Ekmekleri sürekli olarak huzuruma, masanın üzerine koyacaksın.››
Na stol svagda stavljaj pred moje lice prineseni kruh."
‹‹İsrail halkına buyruk ver, kandilin sürekli yanıp ışık vermesi için saf sıkma zeytinyağı getirsinler.
"Naredi Izraelcima da ti za svijećnjak donose čistoga ulja od istupanih maslina, da se uvijek održava svjetlo.
Sürekli can kaygısı içinde yaşayacaksınız. Gece gündüz dehşet içinde olacaksınız. Yaşamınızın güvenliği olmayacak.
Život tvoj visjet će o niti; bojat ćeš se i danju i noću i nećeš biti siguran za život svoj.
Ne mutlu adamlarına! Ne mutlu sana hizmet eden görevlilere! Çünkü sürekli bilgeliğine tanık oluyorlar.
Blago tvojim ljudima i tvojim slugama koji stoje pred tobom i slušaju tvoju mudrost!
Rehavamla Yarovam arasında sürekli savaş vardı.
Za sve vrijeme bio je rat između Roboama i Jeroboama.
Akılsız çocuk babasının başına beladır, Dırdır eden kadın sürekli damlayan su gibidir.
Nesreća je ocu svojemu bezuman sin, i neprestano prokišnjavanje svađe su ženine.
‹‹Köle ev halkının sürekli bir üyesi değildir, ama oğul sürekli üyesidir.
Rob ne ostaje u kući zauvijek, a sin ostaje zauvijek.
Bunlar İsanın annesi Meryem, öbür kadınlar ve İsanın kardeşleriyle tam bir birlik içinde sürekli dua ediyordu.
svi oni bijahu jednodušno postojani u molitvi sa ženama, i Marijom, majkom Isusovom, i braćom njegovom.
Simunun kendisi de inanıp vaftiz oldu. Ondan sonra sürekli olarak Filipusun yanında kaldı. Doğaüstü belirtileri ve yapılan büyük mucizeleri görünce şaşkına döndü.
Povjerova i Šimun te se krsti i osta uz Filipa: bio je zanesen promatrajući znamenja i čudesa koja su se događala.
Dindar bir adamdı. Hem kendisi hem de bütün ev halkı Tanrıdan korkardı. Halka çok yardımda bulunur, Tanrıya sürekli dua ederdi.
pobožan i bogobojazan sa svim svojim domom. Dijelio je mnoge milostinje narodu i bez prestanka se molio Bogu.
Pavlus, orada bir buçuk yıl kaldı ve halka sürekli Tanrının sözünü öğretti.
Tako se zadrža godinu i šest mjeseci naučavajući među njima riječ Božju.
Sürekli iyilik ederek yücelik, saygınlık, ölümsüzlük arayanlara sonsuz yaşam verecek.
onima koji postojanošću u dobrim djelima ištu slavu, čast i neraspadljivost - život vječni;
Çünkü İsanın yaşamı ölümlü bedenimizde açıkça görülsün diye, biz yaşayanlar İsa uğruna sürekli olarak ölüme teslim ediliyoruz.
Doista, mi se živi uvijek na smrt predajemo poradi Isusa da se i život Isusov očituje u našem smrtnom tijelu.
Müjde gerçeği sürekli sizinle kalsın diye bir an bile onlara boyun eğip teslim olmadık.
Ne, ni načas im nismo popustili, nismo se podložili: da istina evanđelja ostane kod vas!
Bunun için, Rab İsaya iman ettiğinizi ve bütün kutsalları sevdiğinizi duyduğumdan beri ben de sizin için sürekli şükrediyor, sizi dualarımda hep anıyorum.
Zato i ja, otkad sam čuo za vašu vjeru u Gospodinu Isusu i za ljubav prema svima svetima,
Bu nedenle, İsa aracılığıyla Tanrıya sürekli övgü kurbanları, yani Onun adını açıkça anan dudakların meyvesini sunalım.
Po njemu dakle neprestano prinosimo Bogu žrtvu hvalbenu, to jest plod usana što ispovijedaju ime njegovo.
Ben bu dünyadan göçtükten sonra da bunları sürekli anımsayabilmeniz için şimdi her gayreti göstereceğim.
A pobrinut ću se da se i nakon mojeg izlaska uvijek toga sjećate.
1.2336959838867s
Preuzmite aplikaciju Igre Riječi besplatno!
Povežite slova, otkrijte riječi i izazovite svoj um na svakoj novoj razini. Spremni za avanturu?