Size doğrusunu söyleyeyim, bütün bunlar olmadan bu kuşak ortadan kalkmayacak.
Zaista, kažem vam, ne, neće uminuti naraštaj ovaj dok se sve to ne zbude.
Size doğrusunu söyleyeyim, Tanrının Egemenliğini bir çocuk gibi kabul etmeyen, bu egemenliğe asla giremez.››
Zaista, kažem vam, tko ne primi kraljevstva Božjega kao dijete, ne, u nj neće ući."
Ama sana bir şey daha söyleyeyim.
No samo da ti kažem još nešto.
Sana kadınlar hakkında bir şey söyleyeyim.
Reći ću ti nešto o ženama.
Ona sen mi söyleyeceksin yoksa ben mi söyleyeyim?
Hoćeš joj ti reći ili ja? Van!
Sen mi söylersin, ben mi söyleyeyim?
Hoćeš li ti reći ili ću ja reći?
Sen mi söyleyeceksin, ben mi söyleyeyim?
Vi ćete mu reći, ili ja? -Bolje vi.
İzin ver sana bir şey söyleyeyim.
Pa mi dopusti da ti kažem nešto.
Sana bir şey daha söyleyeyim mi?
I znaš još nešto? Ni ovo nisam mogao spaliti.
Sana neden bir şey söyleyeyim ki?
Zašto bih ti bilo što rekao?
Sana bu işin nasıl olacağını söyleyeyim.
Prijeđimo na dio kada ti ja kažem kako stoje stvari.
Sen mi söylersin ben mi söyleyeyim?
Onda, ti ćeš im reći ili ću ja?
Ona sen mi söylersin yoksa ben mi söyleyeyim?
Hoćete li joj reći, ili bih trebao?
Sana bir şey söyleyeyim, tamam mı?
Pusti me samo da ti nešto kažem, u redu?
Şunu söyleyeyim de, ben oldum olası değerlerle dalga geçtim.
Ako išta vrijedi, cinik sam otkad znam za sebe.
Komutan, ‹‹Efendim bu sözleri yalnız size ve efendinize söyleyeyim diye mi gönderdi beni?›› dedi, ‹‹Surların üzerinde oturan bu halka, sizin gibi dışkısını yemek, idrarını içmek zorunda kalacak olan herkese gönderdi.››
Ali im veliki peharnik odgovori: "Zar me moj gospodar poslao da ovo kažem tvojem gospodaru i tebi, a ne upravo onim ljudima koji sjede na zidinama, osuđeni da s vama jedu svoju nečist i piju svoju mokraću?"
Ama size şunu söyleyeyim, bütün görkemine karşın Süleyman bile bunlardan biri gibi giyinmiş değildi.
A kažem vam: ni Salomon se u svoj svojoj slavi ne zaodjenu kao jedan od njih.
Size şunu söyleyeyim, doğudan ve batıdan birçok insan gelecek, Göklerin Egemenliğinde İbrahimle, İshakla ve Yakupla birlikte sofraya oturacaklar.
A kažem vam: Mnogi će s istoka i zapada doći i sjesti za stol s Abrahamom, Izakom i Jakovom u kraljevstvu nebeskom,
Bu sıradan kişilerden birine, öğrencim olduğu için bir bardak soğuk su bile veren, size doğrusunu söyleyeyim, ödülsüz kalmayacaktır.››
Tko napoji jednoga od ovih najmanjih samo čašom hladne vode zato što je moj učenik, zaista, kažem vam, neće mu propasti plaća."
Öyleyse ne görmeye gittiniz? Bir peygamber mi? Evet! Size şunu söyleyeyim, gördüğünüz kişi peygamberden de üstündür.
Ili što ste izašli vidjeti? Proroka? Uistinu, kažem vam, i više nego proroka!
Sana şunu söyleyeyim, yargı günü senin halin Sodom bölgesinin halinden beter olacaktır!››
Ali kažem vam: Zemlji će sodomskoj biti na Dan sudnji lakše nego tebi."
Size doğrusunu söyleyeyim, eğer onu bulursa, yolunu şaşırmamış doksan dokuz koyun için sevindiğinden daha çok onun için sevinir.
Posreći li mu se te je nađe, zaista, kažem vam, raduje se zbog nje više nego zbog onih devedeset i devet koje nisu zalutale.
İsa öğrencilerine, ‹‹Size doğrusunu söyleyeyim›› dedi, ‹‹Zengin kişi Göklerin Egemenliğine zor girecek.
A Isus reče svojim učenicima: "Zaista, kažem vas, teško će bogataš u kraljevstvo nebesko.
Size şunu söyleyeyim: ‹Rab'bin adıyla gelene övgüler olsun!› diyeceğiniz zamana dek beni bir daha görmeyeceksiniz.››
A kažem vam, nećete me vidjeti dok ne dođe čas te reknete: "Blagoslovljen Onaj koji dolazi u ime Gospodnje!"
Size doğrusunu söyleyeyim, efendisi onu bütün malının üzerinde yetkili kılacak.
Zaista, kažem vam, postavit će ga nad svim imanjem svojim."
‹‹Güvey ise, ‹Size doğrusunu söyleyeyim, sizi tanımıyorum› dedi.
A on im odgovori: 'Zaista kažem vam, ne poznam vas!'
‹‹Kral da onlara şu yanıtı verecek: ‹Size doğrusunu söyleyeyim, mademki bu en basit kardeşlerimden biri için bunu yapmadınız, benim için de yapmamış oldunuz.›
Tada će im on odgovoriti: 'Zaista, kažem vam, što god ne učiniste jednomu od ovih najmanjih, ni meni ne učiniste.'"
Size şunu söyleyeyim, Babamın egemenliğinde sizinle birlikte tazesini içeceğim o güne dek, asmanın bu ürününden bir daha içmeyeceğim.››
A kažem vam: ne, neću od sada piti od ovog roda trsova do onoga dana kad ću ga - novoga - s vama piti u kraljevstvu Oca svojega."
‹‹Size doğrusunu söyleyeyim›› diye devam etti İsa, ‹‹Hiçbir peygamber kendi memleketinde kabul görmez.
I nastavi: "Zaista, kažem vam, nijedan prorok nije dobro došao u svom zavičaju.
Bu sözleri duyan İsa yüzbaşıya hayran kaldı. Ardından gelen kalabalığa dönerek, ‹‹Size şunu söyleyeyim›› dedi, ‹‹İsrailde bile böyle iman görmedim.››
Čuvši to, zadivi mu se Isus pa se okrenu mnoštvu koje je išlo za njim i reče: "Kažem vam, ni u Izraelu na nađoh tolike vjere."
Size şunu söyleyeyim, nice peygamberler, nice krallar sizin gördüklerinizi görmek istediler, ama göremediler. Sizin işittiklerinizi işitmek istediler, ama işitemediler.››
Kažem vam: mnogi su proroci i kraljevi htjeli vidjeti što vi gledate, ali nisu vidjeli; i čuti što vi slušate, ali nisu čuli!"
"I ja vama kažem: Ištite i dat će vam se! Tražite i naći ćete! Kucajte i otvorit će vam se!
‹‹Size şunu söyleyeyim, insanların önünde beni açıkça kabul eden herkesi, İnsanoğlu da Tanrının melekleri önünde açıkça kabul edecek.
"A kažem vam: tko se god prizna mojim pred ljudima, i Sin Čovječji priznat će se njegovim pred anđelima Božjim.
‹Size şunu söyleyeyim, ilk çağrılan o adamlardan hiçbiri benim yemeğimden tatmayacaktır.› ››
A kažem vam: nijedan od onih pozvanih neće okusiti moje večere."
Size şunu söyleyeyim, aynı şekilde Tanrının melekleri de tövbe eden bir tek günahkâr için sevinç duyacaklar.››
Tako, kažem vam, biva radost pred anđelima Božjim zbog jednog obraćena grešnika."
İsa, ‹‹Size şunu söyleyeyim, bunlar susacak olsa, taşlar bağıracaktır!›› diye karşılık verdi.
On odgovori: "Kažem vam, ako ovi ušute, kamenje će vikati!"
Size şunu söyleyeyim, Fısıh yemeğini, Tanrının Egemenliğinde yetkinliğe erişeceği zamana dek, bir daha yemeyeceğim.››
Jer kažem vam, neću je više blagovati dok se ona ne završi u kraljevstvu Božjem."
‹‹Size şunu söyleyeyim, Tanrının Egemenliği gelene dek, asmanın ürününden bir daha içmeyeceğim.››
Jer kažem vam, ne, neću više piti od roda trsova dok kraljevstvo Božje ne dođe."
İsa, ‹‹Sana şunu söyleyeyim, Petrus, bu gece horoz ötmeden beni tanıdığını üç kez inkâr edeceksin›› dedi.
A Isus će mu: "Kažem ti, Petre, neće se danas oglasiti pijetao dok triput ne zatajiš da me poznaš."
Size şunu söyleyeyim, yazılmış olan şu sözün yaşamımda yerine gelmesi gerekiyor: ‹O, suçlularla bir sayıldı.› Gerçekten de benimle ilgili yazılmış olanlar yerine gelmektedir.››
jer kažem vam, ono što je napisano treba se ispuniti na meni: Među zlikovce bi ubrojen. Uistinu, sve što se odnosi na mene ispunja se."
İsa ona, ‹‹Sana doğrusunu söyleyeyim, sen bugün benimle birlikte cennette olacaksın›› dedi.
A on će mu: "Zaista ti kažem: danas ćeš biti sa mnom u raju!"
Sonra da, ‹‹Size doğrusunu söyleyeyim, göğün açıldığını, Tanrı meleklerinin İnsanoğlu üzerinde yükselip indiklerini göreceksiniz›› dedi.
I nadoda: "Zaista, zaista, kažem vam: gledat ćete otvoreno nebo i anđele Božje gdje uzlaze i silaze nad Sina Čovječjega."
İsa şöyle yanıt verdi: ‹‹Sana doğrusunu söyleyeyim, bir kimse sudan ve Ruhtan doğmadıkça Tanrının Egemenliğine giremez.
Odgovori Isus: "Zaista, zaista, kažem ti: ako se tko ne rodi iz vode i Duha, ne može ući u kraljevstvo Božje.
Bunun için İsa yine, ‹‹Size doğrusunu söyleyeyim›› dedi, ‹‹Ben koyunların kapısıyım.
Stoga im Isus ponovno reče: "Zaista, zaista, kažem vam: ja sam vrata ovcama.
1.1116619110107s
Preuzmite aplikaciju Igre Riječi besplatno!
Povežite slova, otkrijte riječi i izazovite svoj um na svakoj novoj razini. Spremni za avanturu?