Ulusal güvenlikle alakalı olduğunu ve seni de içerdiğini söyledi.
Rekao je da je zabrinut za nacionalnu sigurnost i da se to tiče i tebe.
Yangında, banka soygununda, hatta geçen gece soyguncular güvenliğe ateş ettiklerinde adam dışarı atıldığını söyledi.
Na građevnoj vatre... U pljački banke... Čak i druge noći Kada ti pljačkaša pucao na zaštitara,
Benim hakkımda bir şey söyledi mi?
Da li je rekao nešto za mene?
Nicole senden hoşlandığım için olduğunu söyledi.
Nicole kaže da je to zato jer mi se sviđaš.
Benimle ilgili bir şey söyledi mi?
Je li rekao išta o meni?
Fahişe Canthara seni Kore'nin çadırından çıkarken gördüğünü söyledi.
Kurva Kentara mi je rekla kako te je videla kako izlaziš iz njenog šatora.
Gitmeden önce Langley bombacısıyla ilgili bana bir şey söyledi.
Rekao mi je nešto o bombašu prije odlaska.
Annen sana göz kulak olmamı söyledi.
Tvoja mama mi je rekla da pripazim na tebe.
O da senin için aynı şeyi söyledi.
Ona je isto rekla za tebe.
Gitmeden önce bir şey söyledi mi?
Dobro. Je li nešto rekao prije odlaska?
Beni bir daha görmek istemediğini söyledi.
Rekla je da me nikada ne želi ponovno vidjeti.
Jamey başka bir şey söyledi mi?
Dobro. -Je li vam Jamey ista rekla?
İşe yarar bir şey söyledi mi?
Da li vam je rekla nešto korisno?
Başkan'a kararını verdiren kaydın sahteliğini kanıtlayabileceğini, seni götürmediğim takdirde başka bilgi vermeyeceğini söyledi.
Ima dokaz da je ciparska snimka lazirana. Nista nece reci dok mu tebe ne dovedem.
Adam az önce bu çocuğun annesi olmadığını söyledi.
Adam kaže da dijete nije tvoje.
Onun hakkında bir şey söyledi mi?
Je li rekla nešto o njemu?
David Palmer'la yaptığı konuşmanın sureti olduğunu söyledi.
Rekla je da postoji transkript njenog razgovora sa David Palmerom.
Babam ölmeden önce bana bir şey söyledi.
Netom prije nego je umro... rekao mi je nešto.
Size herhangi bir şey söyledi mi?
Da li ti je nešto rekao?
Ölmeden önce bir şey söyledi mi?
Je li rekao nešto prije smrti?
Tam 20 dakika önce telefonda söyledi.
ČUDOTVORCA, TO JE ON NA TELEFONU PRIJE 20 MINUTA, CITIRAM:
Seni öldürmek zorunda kalabileceğimi söyledi, Sammy.
Rekao je da ću te možda morati ubiti, Sam.
Kim kaptan olmak istediğimi söyledi ki?
Ko je rekao da hoću da budem kapiten?
Yani bizim ekipten biri mi ona söyledi?
Misliš da mu je rekao netko iz našeg tima?
Ben elektrikle ilgili bir şey bildiğini söyledi.
Ben je rekao da zna nešto o električnoj energiji.
Beni neden görmek istediğini söyledi mi?
Je li rekao zašto me želi vidjeti?
Sıra dışı bir şey söyledi mi?
Li reći ili učiniti nešto neobično?
Dün gece Spence, açık ilişki yaşamak istediğini söyledi.
Sinoć mi je Spence rekao da je voljan imati otvoreni brak.
Karısını gözleriyle göremediğinden ötürü olduğunu söyledi.
A on mi je rekao da je to zato što je ne može vidjeti. Svoju suprugu, kroz otvore za oči.
Ray, Sully'den çok para çaldığını söyledi.
Rej kaže da si ukrao novac od Salija.
Hiç bu kadar mutlu olmadığını söyledi.
Rekla je da je nikada nije bio tako sretan.
Annem cevapların sende olduğunu söyledi, onları istiyorum.
Mama mi je rekla da ti imaš odgovore, želim ih čuti.
Doktor her şeyin yolunda olduğunu söyledi.
Doktor kaže da sve djeluje dobro.
Bu konuda bir şey söyledi mi?
Je li ti išta rekao o tome?
(Alkışlar) Ödülünü aldığı zaman, şu tatlı sözeri söyledi: ''Çocuklar Afrikayı bugün olduğundan öteye taşıyabilir, kara kıtadan, aydınlık bir kıtaya.''
(Pljesak) Kad je primio svoju nagradu, izrekao je te divne riječi: "Djeca mogu odvesti Afriku od onoga što je danas, tamni kontinent, u svjetli kontinent."
Ve sonraki sabah onlardan bir tanesi bana geldi ve şunu söyledi: "Biliyor musun, ben hayatımda hiç klasik müzik dinlemedim, fakat sen şu şopping (İngilizce alışveriş) parçasını çaldığında..." (Kahkahalar)
I jedan mi je od njih došao sljedeće jutro i rekao, "Znate, nikad u životu nisam slušao klasičnu glazbu, ali kad ste odsvirali to djelo od shoopinga..." (Smijeh)
Adam şunu söyledi, "Biliyorsun, tekerlekleri düzeltmen bisikletini çok daha iyi bir duruma getirecek."
Dečko mi je rekao, "Znate kada izbalansirate kotače bicikl će vam biti znatno bolji."
Çocuk kitapları yayımlayan büyük bir yayımcı ironik olarak çocuklarla çalışmadıklarını söyledi.
Jedan veliki dječji izdavač ironično je komentirao kako oni ne rade s djecom.
Ortalarda dolaştı ve insanlara ne inandığını söyledi.
Išao je okolo i govorio ljudima u što vjeruje.
(Gülüşmeler) Hatta Chris beni aradığında konuşmamdan bir hafta sonraydı bana şöyle söyledi "Konuşmaları internete koyacağiz.
(Smijeh) I, zapravo, Chris me nazvao tjedan dana nakon mog govora i rakao mi: "Početi ćemo ih objavljivati na Internetu.
bunları tüm sınıfın önünde söyledi. Gerçekten korkunç hissettim.
je to rekao pred cijelim razredom, i stvarno sam se grozno osjećao.