Destiny'nin bütün sistemlerini kontrol etmenin anahtarını buldun.
Pronašao si ključeve za kontrolu svih sustava na Sudbini.
Kontrol etmek istediğim bir şey var.
Imam jednu stvar koju želim provjeriti.
Her neyse onu kontrol etmek istiyor.
Želi kontrolirati onoga tko to jest.
Öfkenin seni kontrol etmesine izin verme.
Dopustio si da te bijes obuzme.
Altıncı Bölüm adlı ekiple ilgili genel bir kontrol yapmanı istiyorum.
Ovdje Gardner, želim da provjerim agenciju zvanu sekcija 6.
Sanki gitmelerinden korkuyormuş gibi 5 dakikada bir kontrol ediyorsun.
Provjeravaš svakih pet minuta kao da se bojiš da će se pomaknuti.
Her şey kontrol altında, tamam mı?
Imam sve pod kontrolom, u redu?
Askerlerinizi de silahlarınızı da kontrol edemiyorsunuz!
Ne možete da kontrolišete vaše vojnike i oružja!
Onun güçlerini kontrol edenin dünyayı da kontrol edeceğini düşünüyorlar.
Misle da će preko nje zavladati svijetom.
Plakasını kontrol ettim, sonra aracın kurbanlarınızdan birine kayıtlı olduğunu gördüm.
Provjerio sam tablice i auto je registriran na jednu od žrtava.
Dosyalarını kontrol et, ölümünden öncesi ve sonrası.
Provjeri njegov dosje, prije i poslije njegove smrti.
Bu olursa SPECTRE her şeyi kontrol edecek.
Ako se to dogodi, SPECTRE će sve kontrolirati.
Medellin, bir zamanlar uyuşturucu ticaretinin bütün alanlarını kontrol eden grubun sağladığı bizim de kontrol edebildiğimiz düzenin adıydı.
Medelin se odnosi na vrijeme... kada jedna skupina kontrolira sav promet droge. Primjenom mjera reda mi ćemo ih kontrolirati.
Merak etme, her şey kontrol altında.
Ali ne brini. Pod kontrolom je. Da.
Virüsün yayılmasını kontrol altına alabilmek için, sağlık kordonu oluşturmamızı tavsiye ediyorum.
Predlažem uspostavu sanitarnog kordona radi obuzdavanja širenja virusa.
Sorun yok. Her şey kontrol altında.
Sve je u redu, imam to pod kontrolom.
İnanamıyordum, araştırma yapmaya bağlılık yemini etmiştim - araştırmanın tanımı belirli bir nedeni kontrol ve öngörme için, kontrol etme ve öngörme, fenomen üzerinde çalışmadır.
Ne mogu vjerovati da sam se zavjetovala na vjernost istraživanju - definicija istraživanja je kontrolirati i predvidjeti, proučiti fenomen, iz izričitog razloga kontrolirati i predvidjeti.
Ve şimdi kontrol ve öngörme için misyonumun cevabın, yaşamının yolunun kırılganlıkla ve kontrol etmeden ve öngörmeyi bırakarak olduğu anlaşıldı.
A sada moja misija kontroliranja i predviđanja je polučila odgovor kako treba živjeti sa ranjivosti i prestati kontrolirati i predviđati.
Bir yayın ve yayımlama topluluğunun içindeki -- bu mitoloji buluşunun nasıl ilerlediğidir -- Bir yayın ve yayımlama topluluğunun içindeki, Kapıcılar, düzenlemeciler vardı, ve onlar bilgi akışlarını kontrol ettiler.
U širokopojasnom društvu -- ovako glasi osnivačka mitologija -- u širokopojasnom društvu, postojali su ti vratari, urednici, koji su kontrolirali protok informacija.
Hadi biri bize normalin üstü görev yapanların (supertasker) hikayesini anlatsın insanların yüzde ikisini oluşturan bu grup çoklu görev ortamlarını kontrol etme yeteneğine sahipler.
Netko je ispričao priču o supertaskerima, onih dva posto ljudi koji mogu kontrolirati multitasking okolinu.
Fakat duygularımı kontrol etmeyi başardım ve tüm soruları yanıtladım.
ali uspjela sam kontrolirati svoje emocije unutar sebe i odgovarati na pitanja.
Bilirsiniz, eğitimde komut vermek ve kontrol altında tutmak arasında çok büyük bir fark vardır.-- Bazı sistemlerde böyle oluyor.
Vidite, velika je razlika u odnosu na obrazovanje zasnovano na principima zapovijedi i kontrole -- To se u nekim sustavima događa.
İçimizden dışarı olarak haberleştiğimiz zaman, bizler direk olarak beynin davranışı kontrol......eden kısmından konuşuyoruz, ve sonradan biz insanlara somut cisimlerle söylediklerini ve yaptıklarnı mantığa varmalarına izin veriyoruz.
Kada možemo komunicirati iznutra prema vani, govorimo izravno dijelu mozga koji kontrolira ponašanje, i onda dozvoljavamo ljudima da si to racionaliziraju s opipljivim stvarima koje govorimo i činimo.
Sizleri kırmaktan nefret ediyorum ama davranışımızı......kontrol eden başka bir beden parçası yok.
Nije mi drago što ću vam ovo reći, ali nisu dijelovi tijela oni koji kontroliraju vaše ponašanje.
Eğer şunu söylemiş olsalar idi, "Komple kontrol sahibi......olan birisi isen......her ufak bakış açısında, dostum, senin için bir ürünümüz var.
Što bi bilo da su rekli, "Ako ste tip osobe koja voli imati potpunu kontrolu nad svim aspektima života, čovječe, koji proizvod imamo za vas.
Onlara hiç bir davetiye yollamadılar, ve tarihi kontrol etmek için hiç bir websitesi yoktu.
Nitko nije poslao pozivnice, i nije bilo web stranice na kojoj se mogao provjeriti datum.
Geleceğe bakınca ne görüyorsun, Big Brother (hükûmet) üstümüzde daha büyük bir kontrol ve gizlilik mi uyguluyor, ya da bizler, Big Brother'ı mı izliyoruz veya bunların ikisi birden mi devam ediyor?
Kad razmišljaš o budućnosti, misliš li da je vjerojatnije da će Big Brother preuzeti više količinu kontrole, više privatnosti, ili ćemo mi gledati Big Brothera, ili će se to tek odigrati?
6.3562998771667s
Preuzmite aplikaciju Igre Riječi besplatno!
Povežite slova, otkrijte riječi i izazovite svoj um na svakoj novoj razini. Spremni za avanturu?
Naš je posao predvidjeti ih i obuzdati. 