Prijevod od "işe yaradığını" na Hrvatski


Kako koristiti "işe yaradığını" u rečenici:

Crowley'in bıçağı alana kadar işe yaradığını söylemiştin.
Slušaj... Rekao si da nam je Crowley koristan dok ne nađemo Oštricu.
İşe yaradığını bilmek için bir Hexenbiest üzerinde denemiş olmanız gerekmez mi?
Niste li morali probati na Hexenbiest da bi bili sigurni da djeluje?
Oturmuş ne işe yaradığını düşünüyordum, çünkü hiçbir şey olmuyordu.
Sjedio sam pokušavajući shvatiti što je jer se nije ništa dogodilo.
İngiliz erkekleri, dilin ne işe yaradığını bilmiyor!
Da. Englezi ne znaju čemu služi jezik.
Yani kahrolası şeyin kanser yapmaktan başka ne işe yaradığını bilmiyorum.
Ne znam čemu prokletinja služi. Osim što je zahvaća rak.
Çok uluslu ilaç firmaları ceplerini doldurmak için işe yaradığını düşünmemi istiyorlar.
Mislim da me neke multinacionalne kompanije zele uvjeriti da djeluju... stiteci pravi rezultat.
Sonra Audrey Elmer bana dilek kuyusunun işe yaradığını söyledi.
ONDA MI JE AUDREY ELMER REKLA DA BUNAR ZELJA PALI.
Ne olduğunu ya da ne işe yaradığını anlayamamıştım.
Nisam znala što je to... nisam znala da ga popravim...
Ellerinin ne işe yaradığını bile bilmiyorlar.
Ne zna ni gdje su mu ruke.
İşe yaradığını ancak sesleri yeniden duymaya başladığında anlayacaksın.
Kada čuješ glasove, znat ćeš da ovo djeluje.
Bir işe yaradığını kanıtlaman için bir fırsat daha.
Ponovo dokazuješ da si ništa drugo nego mrtvi teret.
Kendi markamızda da benzer bir ürün vardı ve babam işe yaradığını söylerdi.
Imam sličan proizvod u liniji, moj tata se kune u njega.
Bunun her seferinde işe yaradığını söylemedim.
Nisam rekao da radi svaki put.
İlacın işe yaradığını anlamanın tek yolu bu.
Jedino tako možemo znati da lijek djeluje.
Bir elektrotu beynine saplamanın onu gerçekten öldürmediğini varsayalım ve bunun da işe yaradığını en iyi ihtimalle; ancak onun dijital yakınlaşmasını alırsın.
Pretpostavimo da ga umetanje elektrode u njegov mozak ne ubije i da to upali, u najboljem slučaju stvorit ćeš digitalnu aproksimaciju njega.
Kozun nasıl işe yaradığını açıklayayım size Dr. Watson.
Objasnit ću vam kako sredstvo utjecaja funkcionira, dr. Watsone.
Evet, bir süre işe yaradığını da düşündüm ama sonra ağabeyimin kapının kenarındaki kalem izlerini alçalttığını öğrendim.
Da, mislio sam da je raditi neko vrijeme,, ali onda sam saznala moj brat je bio samo spuštanje oznake olovkom na okvir vrata.
Bunun işe yaradığını varsayarsak birisinin Thea'yı eve getirmesi gerekecek.
Uz pretpostavku da se to radi, netko će morati dovesti Thea natrag kući.
Sakalını keskin bir usturayla tıraş etsen usturanın da işe yaradığını söylersin ama boğazını kesmeyeceği anlamına gelmez.
Obrijete li se britvom, britva je i obavila posao. Ne znači da vam neće prerezati grlo.
Bizim yöntemimizin işe yaradığını ona göstermek zorundayız.
Moramo mu pokazati da naš način funkcionira.
Artık gümüş topların ne işe yaradığını biliyorsun.
Sada znaš kako djeluju te srebrne kuglice.
Artık işe yaradığını bildiğime göre ekibimin elinde araştırmam ve kanım var.
A sada kada znam da funkcioniše, moj tim ima moju krv i moje istraživanje.
Öncelikle baktığımız şey sistem fonksiyon aramaları, çünkü ne işe yaradığını biliyoruz.
Prvo smo tražili pozive funkcija sistema jer smo znali što one rade.
Bu liderler Budrus gibi yerlerde pasif gücün işe yaradığını ispat ettiler.
Ti su vođe dokazali da je nenasilje učinkovito na mjestima poput Budrusa.
Hadi onlara kulak verelim böylece her yerde işe yaradığını ispat edebilsinler.
Obratimo pažnju na njih kako bi mogli dokazati da je učinkovito svugdje.
Gezegenimizdeki her turun bir beyni yok. yani eğer beyinlerimizin ne işe yaradığını bilmek istiyorsak gelin beynin neden evrildiğini düşünelim.
Nemaju sve vrste na našoj planeti mozak, pa ako želimo saznati za što nam mozak služi, razmislimo prvo zašto smo ga uopće razvili tijekom evolucije.
Bu, bildiğimiz ve işe yaradığını bildiğimiz bütün bu tedavilere rağmen neden kadınların kalp hastalıklarından öldüklerini göstermek için kullandığım bir resimli diyagram.
To je bio piktogram kojim je prikazano zašto žene umiru od srčane bolesti, unatoč tim dobrim terapijama koje poznajemo i koje smo napravili.
(Alkış) Dan, bu ödülü, ilaç alanında, yüksek fiyatlı sahte ilaçların, düşük fiyatlı sahte ilaçlardan daha çok işe yaradığını gösterdiği için kazandı.
(Pljesak) Dan je osvojio nagradu u medicini za dokazivanje da skuplji lažni ljekovi djeluju bolje od jeftinijih lažnih ljekova.
Bu sizin mi efendim? Ne işe yaradığını bilmiyorum. Şimdi bunu oraya göndereceğiz.
Je li ovo vaše? Nemam pojma kako to funkcionira. Poslat ćemo to onamo.
Ve mektuplar alıyorum, insanların bana neyin işe yaradığını anlattığı yüzlerce mektup aldım.
Dobivam pisma, stotine njih od ljudi koji mi govore što je njima pomoglo.
Bildiğim kadarıyla, doğal bir hayvan popülasyonunda süregiden bir kollektif davranışın evrimini ilk kez takip edebiliyorduk. Böylece neyin en çok işe yaradığını bulabiliyorduk.
Koliko ja znam, ovo je prvi put da smo bili u mogućnosti pratiti evoluciju kolektivnog ponašanja u prirodnoj populaciji životinja i saznati što je zapravo najefikasnije.
(Kahkahalar) Birisi size matematiğin ne işe yaradığını sorduğunda, size matematiksel bilim uygulamalarını sormaz.
(Smijeh) Kada te netko pita čemu služi matematika, ne pita te za primjenu znanstvene matematike.
Durmayın, bana matematiğin ne işe yaradığını sorun.
Dakle, samo naprijed, pitajte me čemu služi matematika.
CA: Fakat, yalnızca biraz şüpheci olmak için soruyorum: Harika bir şey, ama şimdiye kadarki kanıtların çoğunluğu duyu değiştirmenin işe yaradığını gösteriyor, duyu ekleme işe yarayacak demek değil?
CA: Gledaj, hajde da budem skeptičan na minutu, ovo je nevjerojatno, ali nije li većina dokaza dosad govorila da osjetna supstitucija radi, ne nužno da osjetno unapređenje radi?
Sırf ne işe yaradığını öğrenmek için, üzerinde kurukafa sembolü bulunan kolu çekmek de akıllıca değildir, fakat şu an pişmanlık zamanı değil çünkü, bu mutant zombilerden hızlı bir şekilde kaçmanız gerekiyor.
Povlačenje poluge sa znakom lubanje samo iz znatiželje također nije bilo baš pametno, ali sad je kasno za plakanje jer moraš brzo pobjeći od mutantskih zombija.
Tedaviyi herkese sunmadan önce gerçekten işe yaradığını kanıtlamasınız.
Morate prvo dokazati da je korisno prije nego ovu terapiju ponudite svima.
Bu bence harika bir strateji, işe yaradığını da biliyoruz çünkü insanlar bunu yaptığında -bunu deneyen çok insan izledim, bu yayılıyor.
Mislim da je to fantastična strategija i znamo da djeluje jer kad ljudi to počnu raditi -- a pratio sam mnoge koji su to pokušali -- to se širi dalje. Osjećaju se dobro zbog toga
Hangisinin işe yaradığını anlamak için ilaçları test ettiğimiz şekilde yapıldı.
Na isti način na koji testiramo lijekove da bismo utvrdili koji djeluju.
İşbirliği problemlerinin çözümüyle ilgili bir çok araştırma bunun gerçekten işe yaradığını gösteriyor.
Istraživanja pokazuju da to pomaže poboljšati surađivanje.
Ve varılan genel yargı, işe yaradığını gösterdi.
I konsenzusom je utvrđeno da doista funkcionira.
Sosyal ağlar bu girift güzellik şeyidirler ve onlar o derece ayrıntılı ve o derece karmaşık ve o derece yaygınlardır ki, gerçekte, onların ne işe yaradığını sormak gerek.
Društvene mreže su te fine lijepe stvari koje su tako razrađene i složene i tako sveprisutne da se moramo zapitati čemu ustvari služe.
(Gülüşmeler) TL: Ama gerçekten işe yaradığını görüyoruz, hem de çok kısa bir süre kafasında tutmasına rağmen.
(Smijeh) TL: "Ali možemo vidjeti da to stvarno radi, premda se ne možeš koncentrirati duže od trenutka."
1.8516819477081s

Preuzmite aplikaciju Igre Riječi besplatno!

Povežite slova, otkrijte riječi i izazovite svoj um na svakoj novoj razini. Spremni za avanturu?