Şimdi herkes bu planı gerçekleştirmek için çalışacak.
Potrebni smo svi da ovaj plan uspije.
Bu idealleri gerçekleştirmek için yemin ederken yalnız olacaksınız.
A biti ćete sami kada se zakunete da ćete održavati ova pravila.
Kilisenin basamaklarında yarı ölü bir halde süründüğünü görünce... Tanrı'nın eserini gerçekleştirmek için gönderildiğini anladık.
Kad smo te našli ispred crkve, polumrtva, znali smo da si poslan za Božji posao,
Ayrıca rüyanı gerçekleştirmek istiyorsan, bazen kuralları çiğnemelisin, öyle değil mi?
Ne vjerujem da će mi trebati trigonometrija. Ponekad ako žečiš da ostvariš snove, moraš prekršiti neka pravila.
Yolcu, ölümlülerin sözünü ettiği kehaneti gerçekleştirmek için "Hiçlik Kapısı"ndan geçip buralara kadar geldin.
Stigao si daleko, kroz prolaz bez vrata, da ispuniš proročanstvo besmrtnika.
Ama ben biliyorum ki eğer o adamlar nefes alıyorsa bu saldırıyı gerçekleştirmek için her şeyi yapacaklardır.
Ali znam... Ako je ostalo daha... u nekome od tih ljudi, dat će sve od sebe da izvrše taj napad do kraja.
Zaman ve uzay doğrultusundaki yolculuğumda her tutkumu ve isteğimi gerçekleştirmek istiyor muyum?
Želim li udovoljavati svakom svojem hiru i želji dok putujem kroz vrijeme i prostor?
Ama aslında onları bir ritüel gerçekleştirmek için bir araya getirdim.
Ali, okupila sam ih, kako bih izvela ritual.
Ama onları gerçekleştirmek için benim gibi insanlara ihtiyacı var.
Ali da bi se to desilo, trebaju mu ljudi kao ja.
Toplu ölümlerden ortaya çıkan enerji cadılıkta kara büyüleri gerçekleştirmek için kullanılır.
Usmjeravanje energije iz masovne smrti koristi se u vracanju za crnu magiju.
Bu idam cezasının infazını gerçekleştirmek üzere buradayım.
Ovlasten sam da sprovedem smrtnu kaznu nad vama.
Bugün baskı altındaydık biliyorum o yüzden her ne planlar yaptıysak eğer gerçekleştirmek istemezsen anlarım.
Znam da smo bili pod prinudom danas, tako kakve god smo, znaš, planove pravili, razumjet ću ako to ne želiš.
Shelby, hak ettiğin bir hayat var ve sana yemin ederim ki bunu gerçekleştirmek için her şeyi yapacağım.
Shelby, postoji život koji zaslužuješ... i kunem ti se da ću učiniti sve da to ostvarim.
Ne olursa olsun prense kavuşmak ineğini almak, dileğini gerçekleştirmek zorundaydın değil mi?
Morala si imati princa. Morao si uzeti svoju kravu. Morao si ispuniti želju, nije bitno sada... kako god...
Lakin bu hayali gerçekleştirmek için ne gemimiz ne de adamımız var.
Ali sad nemamo niti dovoljno ljudi niti brodova da ostvarimo taj san.
Bir ekstrem sporcu bu sınavlardan sadece birini gerçekleştirmek için hayatı boyunca bunun eğitimini alması gerekir.
Ekstremni sportaš bi morao da vježba čitav život samo da bi učinio jedan od ovih izazova.
Hayalini gerçekleştirmek istiyorsan ekip olarak çalışmalısın validem.
Za ostvarenje sna potreban timski rad.
Fikirleri alıp gerçekleştirmek uğruna günlerimi harcadım.
Proveo sam dane pokušavajući da uobličim ideje i pretvorim ih u realnost.
Yani, tarihteki ilk Altın Smokin'i gerçekleştirmek için bir haftamız var.
Znači da imamo jedan tjedan da prvi put izvedemo... Zlatni smoking.
Calgary'de yapılacak 1988 Kış Olimpiyatları'na katılma hayallerini gerçekleştirmek amacıyla, sponsorluğunuz ve desteğiniz için yarışacaklar.
Nadmeću se za vaše sponzorstvo i podršku u ostvarivanju svoga sna da se plasiraju na Zimske igre 1988. u Calgaryju.
# Hayallerimi gerçekleştirmek için isteğim insanların kızıl ateşi #
Želim čovekovu crvenu vatru kako bih ostvario svoj san!
Bizse burada o hayali gerçekleştirmek için varız.
Mi ćemo vam pomoći da taj san postane stvarnost.
Ama bunu gerçekleştirmek için biri lazım.
Da, no netko to mora omogućiti.
Ama hayallerimi gerçekleştirmek için süper güçlere ihtiyacım olduğunu biliyordum.
Ali znao sam kako će mi biti potrebne super moći kako bih ostvario svoje snove.
Sonuç olarak, bu devrimi, oynamak yoluyla gerçekleştirmek için bazı adımlar atmamız gerekiyor.
Dakle, da završim, koji su koraci prema ovoj revoluciji kroz igru?
Çocukların oynama şekline bakarsanız, bir şeyi açıklamalarını istediğinizde yaptıkları aslında bir takım deney gerçekleştirmek.
Ako pogledate način na koji se djeca igraju, kada ih pitate da nešto objasne, oni zapravo izvode niz eksperimenata.
Ama aynı hesapları bir sonraki aşamada gerçekleştirmek yani iş dünyası seviyesinde gerçekleştirmek çok önemli.
No računanje na sljedećoj razini, znači na razini poslovnog sektora, je važno.
Burada görüdüğünüz robot hızlanmayı gerçekleştirmek için bir hareket oluşturuyor ve ve oryantasyonunu değiştirip, sonra önceki konumuna geliyor.
Ovdje vidite robota kako kombinira kretnje i vreba pravi trenutak u kojem će se nagnuti i potom vratiti u početni položaj.
Bilim mühendisliği ve klinik pratiğin neredeyse her dalı bunu gerçekleştirmek için işin içinde.
Gotovo sva područja znanstvenog inžinjerstva i kliničkih pokusa su uključena u pokušaju ostvarivanja ovoga.
Ve o aşamaya geldiğinizde, büyük ihtimalle, en çok belirtilen beş pişmanlığa sahip olmayacaksınız çünkü hayallerinizi gerçekleştirmek için gereken güç ve dayanıklılığa sahip olmuş olacaksınız.
A kada dođe taj tren, više je nego vjerojatno da nećete imati nijedan od onih top pet razloga za kajanje zato što ste ojačali snagu i otpornost kako biste vodili život odaniji svojim snovima.
Bunu gerçekleştirmek için bizim yaptığımız aslında biyoteknoloji ve farmakolojiyi, bir bilişim teknolojisine dönüştürerek, ilaçları daha hızlı, daha ucuz ve daha etkili bir biçimde keşfedip değerlendirmemizi sağlamak.
Napredak u tome je zapravo pretvorba biotehnike i farmakologije u jednu informacijsku tehnologiju, pomažući nam razviti i procijeniti lijekove brže, jeftinije i efikasnije.
"Kendini gerçekleştirmek" için, kendinizi unutmak zorundasınız.
Da bi se ispunio, trebaš se zaboraviti.
Bu yüzden hükümetler ülkelerinin imajına ciddi biçimde özen gösterirler, çünkü kitlelere verdikleri vaatleri gerçekleştirmek için ihtiyaç duydukları para kaynağının sağlanmasında doğrudan fark yapar.
Zato vlade očajnički drže do slike njihove zemlje, jer to čini izravnu razliku koliko novca mogu zaraditi, a to je ono što su obećali svojim građanima da će im omogućiti.
Eğer hayalleriniz varsa, onları gerçekleştirmek sizin sorumluluğunuzdur.
Ako imate snove, vaša je odgovornost da ih ostvarite.
Geçen yaz, Edward Snowden’ın hikayesini duyduğumuzda, ben ve meslektaşlarım bunu gerçekleştirmek için uğraşmaya karar verdik.
Prošlog ljeta, kada je priča Edwarda Snowdena izašla, nekoliko kolega i ja smo odlučili pokušati to ostvariti.
Pekala PAWA254: Genç insanların gelip, bu eylemlerden birkaçını gerçekleştirmek için dijital medyadan yararlanacakları bir stüdyo kurdunuz.
Dakle, PAWA254: stvorio si studio, mjesto gdje mladi ljudi mogu ići i iskoristiti moć digitalnih medija da djeluju.
(Gülüşmeler) Biliyorsun, kibar bir konuşmayı gerçekleştirmek için Henry Higgins in "My Fair Lady'de belirttiği tavsiyeye uymamız gerekiyordu: Hava ve sağlık durumuna bağlı kal.
(Smijeh) Znate, nekada je vrijedilo da za pristojan razgovor samo trebamo slijediti savjet Henryja Higginsa u "My Fair Lady": Drži se vremena i svog zdravlja.
Eğer bir konuşmacı olarak bir numaralı görevinizin seyircilerin akıllarında bir fikir oluşturmak olduğunu kabul ederseniz, bu görevi gerçekleştirmek için işte size dört rehber: Bir, konuşmanızı sadece bir tek büyük fikirle sınırlayın.
Ako prihvatite da vam je kao govorniku osnovni zadatak izgraditi ideju unutar umova vaše publike, evo naputaka za taj zadatak: Kao prvo, ograničite vaš govor na samo jednu veliku ideju.
Bunu gerçekleştirmek zorundayız, ve bunu TED'in bize tanıştırmış olduğu modern iletişim teknikleriyle sağlayabiliriz.
Moramo učiniti da se to dogodi, i možemo to učiniti suvremenom komunikacijom koju je TED uveo.
Eğer oda arkadaşım, Nijeryalı yayıncım, Mukta Bakaray hakkında fikir sahibi olsaydı, ve bankacılığı bırakıp, rüyasını gerçekleştirmek için, bir yayınevi kuran sıradışı bir adam olduğunu bilseydi ne olurdu?
Što kada bi moja cimerica znala o mom Nigerijskom izdavaču, Mukta Bakareu, izvanrednom čovjeku koji je napustio svoj posao u banci kako bi slijedio svoj san i osnovao izdavačku kuću?
Ve bu iyi bir şey, çünkü eğer bir şeyi gerçekleştirmek istiyorsanız, öncelikle onu düşlemeniz gerekir.
I to je dobra stvar, jer ako želite bilo što ostvariti, prvo morate o tome sanjati.
Gerçektende geçtiğimiz yıl bir grup sözü geçen bilim enstitütüsü bu hayali gerçekleştirmek için harekete geçti.
Uistinu, prošle godine skupina utjecajnih znanstvenih institucija počela se pokretati u smjeru ostvarenja ovoga sna.
Bizimle bu rüyayı gerçekleştirmek isteyen insanları etrafımızda toplayabilme kabiliyetimiz de vardır.
I imamo sposobnost okupiti hrpu ljudi oko nas koji žele s nama sagraditi taj san.
Dediler ki, Lewis, senin radikal akıllıca planlanmış bir değişime ihtiyacın var eğer tabi bu yüzüşü gerçekleştirmek istiyorsan.
Rekli su, Lewis, moraš radikalno promijeniti taktiku ako želiš preplivati to jezero.
Ve bu hiç kolay bir hareket değil, çünkü, bu tür bir hareketi gerçekleştirmek için, kökün farklı bölümlerini hareket ettirmeli ve bu farklı bölümleri senkronize etmelisiniz, hemde bir beyin olmadan.
A to nije lako kretanje, jer, da biste se tako kretali, trebate pokretati različita područja korijena i uskladiti ta različita područja bez mozga.
1.0856890678406s
Preuzmite aplikaciju Igre Riječi besplatno!
Povežite slova, otkrijte riječi i izazovite svoj um na svakoj novoj razini. Spremni za avanturu?