Prijevod od "dedi" na Hrvatski


Kako koristiti "dedi" u rečenici:

Benim hakkımda bir şey dedi mi?
Da li je rekla išta o meni?
Ya işe yarar bir haber bulursun ya da işin biter dedi.
Ili ću pronaći trag do tih premlaćivanja, ili sam, u osnovi, završila.
Ölmeden önce bir şey dedi mi?
Je li nešto rekao prije nego što je umro?
Kalev, ‹‹Kiryat-Sefer halkını yenip orayı ele geçirene kızım Aksayı eş olarak vereceğim›› dedi.
Tada reče Kaleb: "Tko pokori i zauzme Kirjat Sefer, dat ću mu svoju kćer Aksu za ženu."
Davut özlemle, ‹‹Keşke biri Beytlehemde kapının yanındaki kuyudan bana su getirse!›› dedi.
David uzdahnu: "O kad bi me tko napojio vodom iz betlehemskoga studenca što je kod vrata!"
O zaman Süleyman şöyle dedi: ‹‹Ya RAB, karanlık bulutlarda otururum demiştin.
Tada reče Salomon: "Jahve odluči prebivati u tmastu oblaku,
Mikaya şöyle karşılık verdi: ‹‹İsraillileri dağlara dağılmış çobansız koyunlar gibi gördüm. RAB, ‹Bunların sahibi yok. Herkes güvenlik içinde evine dönsün› dedi.››
Tada Mihej odgovori: "Sav Izrael vidim rasut po gorama kao stado bez pastira. I Jahve veli: 'Nemaju više gospodara, neka se u miru kući vrate.'"
O günlerde Hizkiya ölümcül bir hastalığa yakalandı. Amots oğlu Peygamber Yeşaya ona gidip şöyle dedi: ‹‹RAB diyor ki, ‹Ev işlerini düzene sok. Çünkü iyileşmeyecek, öleceksin.› ››
U ono se vrijeme Ezekija razbolje nasmrt. Prorok Izaija, sin Amosov, dođe mu i reče: "Ovako veli Jahve: 'Uredi kuću svoju jer ćeš umrijeti; nećeš ozdraviti.'"
Hulda onlara şöyle dedi: ‹‹İsrailin Tanrısı RAB, ‹Sizi bana gönderen adama şunları söyleyin› diyor:
ona im reče: "Ovako veli Jahve, Bog Izraelov: 'Kažite čovjeku koji vas je poslao k meni:
İsa elini uzatıp adama dokundu, ‹‹İsterim, temiz ol!›› dedi.
Isus pruži ruku i dotakne ga se govoreći: "Hoću, očisti se!"
"Savaşı önlemek için, Galaksi Orion'ın kemerinde." dedi.
"Da spriječite rat, Galaksija je na Orionovom pojasu."
Sonra bana baktı ve dedi ki...
A onda me je pogledao, i rekao...
"Önünüzde sadece bir soru ve verilecek tek bir cevap mevcut.", dedi.
Jedno je pitanje ispred vas, i traži se jedan odgovor.
Kitty dedi ki, bir yıl çalıştıktan sonra büyük bir terfi almış.
Kitty je rekla da je dobio veliko promaknuće nakon samo godinu rada.
Benimle ilgili bir şey dedi mi?
Hej, je li nešto govorila o meni?
Bana bir bakış atıp dedi ki, "Aa, onları yanlış bağlıyorsun."
Pogledao je i rekao, "O, ne vežete ih ispravno."
Sonunda bütün numarayı çevirdim ve telefondan gelen sesi dinlemeye başladım; iş arkadaşım telefonu açtı ve bana şöyle dedi: "Voo voo voo voo" (Kahkahalar) Şöyle düşündüm kendi kendime: "Allah Allah, aynen bir Golden Retriever köpek gibi çıkıyor sesi!"
Konačno, sve su znamenke otipkane i ja prinesem slušalicu, a moj kolega s druge strane kaže mi: "Vu vu vuu vuu vuu." (smijeh) A ja si pomislim: "Zaboga, pa on zvuči kao zlatni retriver!"
ve kutuları yere bıraktılar. ve ilk çocuk "Sana altın getirdim", dedi.
i stavljaju kutije na pod. Prvi dječak kaže: “Donosim vam zlato”.
Norman Jewison bana dedi ki, "Sanırım olay kendini tek bir şeye odaklamakla ilgili."
"Mislim da je sve stvar usredotočenja na jednu stvar."
(Gülüşmeler) "Bir araba kazası geçirmişti" dedi. "ve ben onu arabadan çıkardım, ilkyardım uyguladım, ve hayatını kurtardım."
(Smijeh) "Bio je u zgnječenom autu i izvukao sam ga, dao sam mu umjetno disanje, i spasio sam također život njegove žene."
Kız, ‹‹Bana bir armağan ver›› dedi, ‹‹Madem Negevdeki toprakları bana verdin, su kaynaklarını da ver.›› Böylece Kalev yukarı ve aşağı su kaynaklarını ona verdi.
Ona mu odgovori: "Daj mi blagoslov! Kad si mi dao kraj u Negebu, daj mi onda i koji izvor vode." I Kaleb joj dade Gornje i Donje izvore.
Yoav, ‹‹Aramlılar benden güçlü çıkarsa, yardımıma gelirsin›› dedi, ‹‹Ama Ammonlular senden güçlü çıkarsa, ben sana yardıma gelirim.
I reče mu: "Ako Aramejci budu jači od mene, onda ti meni priskoči u pomoć; ako li Amonci budu jači od tebe, ja ću tebi pohrliti u pomoć.
Ama RAB, babam Davuta, ‹Adıma bir tapınak yapmayı yürekten istemen iyi bir şey› dedi,
ali mu Jahve reče: 'Naumio si podići Dom Imenu mojem, i dobro učini,
‹‹Ya RAB, İsrailin Tanrısı, yerde ve gökte sana benzer başka tanrı yoktur›› dedi, ‹‹Bütün yürekleriyle yolunu izleyen kullarınla yaptığın antlaşmaya bağlı kalırsın.
rekao: "Jahve, Bože Izraelov! Nijedan ti bog nije sličan ni na nebesima ni na zemlji, tebi koji držiš Savez i ljubav svojim slugama što kroče pred tobom sa svim svojim srcem.
Kenaana oğlu Sidkiya, yaptığı demir boynuzları göstererek şöyle dedi: ‹‹RAB diyor ki, ‹Aramlıları yok edinceye dek onları bu boynuzlarla vuracaksın.› ››
Kenaanin sin Sidkija napravi sebi željezne rogove i reče: "Ovako veli Jahve: njima ćeš bosti Aramejce dokle ih god ne zatreš."
Kenaana oğlu Sidkiya yaklaşıp Mikayanın yüzüne bir tokat attı. ‹‹RABbin Ruhu nasıl benden çıkıp da seninle konuştu?›› dedi.
Tada pristupi Kenaanin sin Sidkija i udari Miheja po obrazu pitajući: "Zar je Jahvin duh mene napustio da bi govorio s tobom?"
Bunun üzerine İsrail Kralı, ‹‹Mikayayı kentin yöneticisi Amona ve kralın oğlu Yoaşa götürün›› dedi,
Tada izraelski kralj naredi: "Uhvatite Miheja i odvedite ga gradskom zapovjedniku Amonu i kraljeviću Joašu.
Mikaya, ‹‹Eğer sen güvenlik içinde dönersen, RAB benim aracılığımla konuşmamış demektir›› dedi ve, ‹‹Herkes bunu duysun!›› diye ekledi.
Mihej reče: "Ako se doista sretno vratiš, onda nije Jahve govorio iz mene!" i nadoda: "Čujte, svi puci!"
Komutan onlara şöyle dedi: ‹‹Hizkiyaya söyleyin. ‹Büyük kral, Asur Kralı diyor ki: Güvendiğin şey ne, neye güveniyorsun?
Veliki im peharnik reče: "Kažite Ezekiji: Ovako govori veliki kralj, kralj asirski: 'Kakvo je to uzdanje u koje se uzdaš?
Komutan, ‹‹Efendim bu sözleri yalnız size ve efendinize söyleyeyim diye mi gönderdi beni?›› dedi, ‹‹Surların üzerinde oturan bu halka, sizin gibi dışkısını yemek, idrarını içmek zorunda kalacak olan herkese gönderdi.››
Ali im veliki peharnik odgovori: "Zar me moj gospodar poslao da ovo kažem tvojem gospodaru i tebi, a ne upravo onim ljudima koji sjede na zidinama, osuđeni da s vama jedu svoju nečist i piju svoju mokraću?"
‹‹Meshettiklerime dokunmayın, Peygamberlerime kötülük etmeyin!›› dedi.
"Ne dirajte u moje pomazanike, ne nanosite zla mojim prorocima!"
O sırada din bilginlerinden biri Ona yaklaşıp, ‹‹Öğretmenim›› dedi, ‹‹Nereye gidersen, senin ardından geleceğim.››
I pristupi jedan pismoznanac te mu reče: "Učitelju, za tobom ću kamo god ti pošao."
İsa ona, ‹‹Tilkilerin ini, kuşların yuvası var, ama İnsanoğlunun başını yaslayacak bir yeri yok›› dedi.
Reče mu Isus: "Lisice imaju jazbine, ptice nebeske gnijezda, a Sin Čovječji nema gdje bi glavu naslonio."
İsa ona, ‹‹Ardımdan gel›› dedi. ‹‹Bırak ölüleri, kendi ölülerini kendileri gömsün.››
Isus mu kaže: "Hajde za mnom i pusti neka mrtvi pokapaju svoje mrtve."
İsa onlara, ‹‹Herkes bu sözü kabul edemez, ancak Tanrının güç verdiği kişiler kabul edebilir›› dedi.
A on im reče: "Ne shvaćaju toga svi, nego samo oni kojima je dano.
‹‹Sonra kölelerine şöyle dedi: ‹Düğün şöleni hazır, ama çağırdıklarım buna layık değilmiş.
"Tada kaže slugama: 'Svadba je, evo, pripravljena ali uzvanici ne bijahu dostojni.
Pilatus onlara, ‹‹Yanınıza asker alın, gidip mezarı dilediğiniz gibi güvenlik altına alın›› dedi.
Reče im Pilat: "Imate stražu! Idite i osigurajte kako znate!"
Ama İsa adama izin vermedi. Ona, ‹‹Evine, yakınlarının yanına dön›› dedi. ‹‹Rabbin senin için neler yaptığını, sana nasıl merhamet ettiğini onlara anlat.››
No on mu ne dopusti, nego mu reče: "Pođi kući k svojima pa im javi što ti je učinio Gospodin, kako ti se smilovao."
İsa bunu görünce kızdı. Öğrencilerine, ‹‹Bırakın, çocuklar bana gelsin›› dedi. ‹‹Onlara engel olmayın! Çünkü Tanrının Egemenliği böylelerinindir.
Opazivši to, Isus se ozlovolji i reče im: "Pustite dječicu neka dolaze k meni; ne priječite im jer takvih je kraljevstvo Božje!
İsa da onlara, ‹‹Ben de size bunları hangi yetkiyle yaptığımı söylemeyeceğim›› dedi.
I Isus reče njima: "Ni ja vama neću kazati kojom vlašću ovo činim."
İsa öğretirken şöyle dedi: ‹‹Uzun kaftanlar içinde dolaşmaktan, meydanlarda selamlanmaktan, havralarda en seçkin yerlere ve şölenlerde başköşelere kurulmaktan hoşlanan din bilginlerinden sakının.
A on im u pouci svojoj govoraše: "Čuvajte se pismoznanaca, koji rado idu u dugim haljinama, vole pozdrave na trgovima,
‹‹Bu benim kanım›› dedi İsa, ‹‹Birçokları uğruna akıtılan antlaşma kanıdır.
A on im reče: "Ovo je krv moja, krv Saveza, koja se za mnoge prolijeva.
Bunun üzerine İsa Ferisiye, ‹‹Simun›› dedi, ‹‹Sana bir söyleyeceğim var.›› O da, ‹‹Buyur, öğretmenim›› dedi.
A Isus, da mu odgovori, reče: "Šimune, imam ti nešto reći." A on će: "Učitelju, reci!" A on:
İsa onlara, ‹‹Siz ne dersiniz›› dedi, ‹‹Sizce ben kimim?›› Petrus, ‹‹Sen Tanrının Mesihisin›› yanıtını verdi.
A on im reče: "A vi, što vi kažete, tko sam ja?" Petar prihvati i reče: "Krist - Pomazanik Božji!"
İsa onlara şöyle dedi: ‹‹Şeytanın gökten yıldırım gibi düştüğünü gördüm.
A on im reče: "Promatrah Sotonu kako poput munje s neba pade.
Samiriyeli kadın, ‹‹Sen Yahudisin, bense Samiriyeli bir kadınım›› dedi, ‹‹Nasıl olur da benden su istersin?›› Çünkü Yahudilerin Samiriyelilerle ilişkileri yoktur.
Kaže mu na to Samarijanka: "Kako ti, Židov, išteš piti od mene, Samarijanke?" Jer Židovi se ne druže sa Samarijancima.
Ama adam onlara şöyle yanıt verdi: ‹‹Beni iyileştiren kişi bana, ‹Şilteni topla ve yürü› dedi.››
On im odvrati: "Onaj koji me ozdravi reče mi: 'Uzmi svoju postelju i hodi!'"
Bunun üzerine İsa açıkça, ‹‹Lazar öldü›› dedi.
Tada im Isus reče posve otvoreno: "Lazar je umro.
4.2210681438446s

Preuzmite aplikaciju Igre Riječi besplatno!

Povežite slova, otkrijte riječi i izazovite svoj um na svakoj novoj razini. Spremni za avanturu?