Lütfen, artık eve böyle abur cubur şeyler getirme.
Molim te, nemoj donositi te stvari više u kuću.
Nasıl oluyor da, durmadan abur cubur yiyip şişmanlamıyorsun?
Shonté Juniore, kako možeš jesti ta sranja i da se nikako ne ugojiš?
İstediği kadar uyanık kalabilir kurabiye ve abur cubur yiyebilir.
Ona može ostati budna i jesti kekse i slatkiše.
Cumartesi gecesini bu şekilde mi geçiriyorsun, abur-cubur yiyerek ve Hava Kanalı'nı izleyerek?
Tako providiš subotnju večer? Jedeš smeće uz prognoznu.
Çocuklar bana biraz abur cubur getirir misiniz?
Dali možete da mi donesete midol i snikers?
O yüzden abur cubur yemeği bırakın, sayın yönetim kurulu başkanı yoksa siz de kendi ölümünüze neden olacaksınız.
Zato bolje prekini jesti to smeće od hrane ili ćeš i ti sebe na kraju ubiti.
Pekala, Bay Abur Cubur yaralandığın andan beri, tek bir günü bile sağlam geçirmedin.
U redu, g. Brza hrano. Od povrede glave nisi bio zdrav niti jedan cijeli dan.
Abur cubur ve cola yesek ölmeyiz ya.
Nećemo umrijeti ako kupimo Snickers i Colu.
Abur cubur makinesinden bir şeyler almak ister misin?
Hoćeš da uzmemo nešto iz automata?
Evet ve havuç krakerin abur cubur olduğunu düşünüyor.
Da, i onda misli da su "carrot and sticks" brza hrana. (op. a.: carrot and sticks - nagrada i kazna)
Olmaz, annesi abur cubur yemesini istemiyor, tamam mı?
Ne, njena majka ne želi da ona jede to đubre.
Abur cubur değil ki bu, iyi bir şey.
To nije đubre, to je hot-dog, jel' da dušo?
Kıza abur cubur yedirmedin, değil mi?
Nisi joj davao da jede ono đubre? - Ne, naravno da nisam.
Ben olsam abur cubur için koynumdan çıkmasına razı olmazdım.
Ja je ne bih izbacio iz kreveta zbog praznih jaja.
Abur cubur yok, ölüm diyeti yok, ve ilaç kesinlikle yok.
Bez namještaljki, teških dijeta i apsolutno bez lijekova.
Eğer isterseniz, içeride abur cubur ve içecekler var.
Imamo grickalice i piće unutra, ako ih želite.
Abur cubur makinelerinden yok burada, değil mi?
Nema aparata za samousluživanje ovdje, zar ne?
Sadece abur cubur ve hafif bir ferahlatıcı alıyordum.
Oh, malo užinao, malo lakog osvježenja.
Ayrıca yiyecek bir şeyler de, ama abur cubur olmasın.
I dajte mi nešto za jelo što ne dolazi s igračkom.
Ben sana abur cubur makinesinden getiririm Walter.
Donijet ću ti ih iz automata, Waltere.
Justin Bieber gibi giyinip akşam yemeğinde abur cubur yiyorsun da ondan.
Jer se odijevaš poput Justina Biebera i jedeš čvarke za večeru.
Abur cubur yiyeceğim, içki içeceğim hentai seyredip dünyanın yok olduğunu düşüneceğim çünkü öyle.
Prežderat ću se, pit ću, gledat ću azijske porno crtiće i ponašat se kao da će svijet eksplodirati zato jer hoće.
Gezin için markete abur cubur almaya gidiyorum!
Idem u dućan kupiti grickalice za putovanje!
Hatta bir içki ve abur cubur bile veririm.
ČAK ĆU DA UBACIM NEKE GRICKALICE I PIĆE.
Bana beleş abur cubur, beleş sigara falan veriyorlar.
Dobijao sam besplatne grickalice i cigarete i družio sam se pomalo s Virage.
Eğer saat dört civarı abur cubur yemezsem kendimi halsiz hissediyorum.
Počne mi se vrtjeti ako oko 4 sata ne pojedem nešto slatko.
Çok fazla abur cubur yediğinden olabilir mi?
Jer svi pojela sve to smeće.
Sonraki sorunun içeriğinin diyetimin genellikle abur cubur içermediği dikkate alınarak oluşturulmasını isterim.
Pa, ja bih htjela sljedeće pitanje staviti u kontekst da se moja dijeta obično ne sastoji od junk hrane.
Abur cubur için markette durabilir miyiz acaba?
Možemo li stati pored prodavaonice i kupiti nešto za grickanje?
Kim olursan ol orospu Sissy abur cubur almadan bu görüşme başlamaz.
Tko god da si, kurvo, nema posjete dok Sissy ne dobije grickalice.
Sen burada yokken birçok şey sona erdi ama abur cubur çeşitliliği bunlardan biri değil.
Puno toga je zastarjelo otkad te nije bilo, no raznolikost okusa grickalica ne spada u to.
Ve diet hakkında dengelenmiş bir bilgi yerine, abur cubur hakkında bilgi ile sizleri kuşatmış halde bırakabilir.
Umjesto balansirane informacijske dijete, možete završiti okruženi informacijskim smećem od hrane.
Abur cubur sanayisi zevk düğmelerimize basmak ve en zevkli şeyleri anlamak konusunda oldukça başarılılar.
Industrija fast-fooda je stvarno odlična djeluje na naše tipke užitka tako da se usredotoči na ono što nam je najbolje.
Et, abur cubur, peynir. Sizi bizzati öldürecek şeyler.
Meso, nezdrava hrana, sir. Upravo one stvari koje će vas ubiti.
Bunu söylemek için psikoloğa ihtiyacınız yok, bir ağız dolusu yağlı, çıtır çıtır, tuzlu, lezzetli abur cubur yerseniz odanın öte tarafında ne olduğunun aldığınız tadın üzerinde bir gıdım etkisi bile olmaz.
Pa, gledajte, ne treba vam psiholog da vam kaže da kad su vam usta puna masne, slane, hrskave, ukusne zakuske, ono što se nalazi u kutu sobe baš nikako ne utječe na vaše gustatorno iskustvo.
Ve dediğim gibi, onun için yalnızca abur cubur, değil mi?
Kao što sam već rekao, to je kao mali zalogajčić za njega, znate?
Anket grubunda kendi çocuklarının ne kadar mükemmel olduğu hakkında konuşan anneler hakkında bir düşünün, ve hemen hemen birçok abur cubur aldıklarını.
Razmislite o grupi mama koje govore o svojoj divnoj djeci u fokus grupi, i gotovo niti jedna od njih ne kupuje puno loše hrane.
1.3637280464172s
Preuzmite aplikaciju Igre Riječi besplatno!
Povežite slova, otkrijte riječi i izazovite svoj um na svakoj novoj razini. Spremni za avanturu?
Molim te, nemoj donositi te stvari više u kuću. 