Onların hangi taşın altından çıkacağını ne bileyim?
Kako ću znati iz koje rupe će ispuzati?
Başka böyle isteri krizi geçiren yarı çıplak kadın gelecek mi, gelecekse bileyim.
Ne treba možda još neka histerična i polugola ženska večeras banuti ovdje? Da znam.
Evlenmek istediğim bir kız var ve ben de, ne bileyim, günümüzün en iyi yazı işleri müdürüyle çalışmak istiyorum:
Imam djevojku koju namjeravam zaprositi... i jedan mali glupi san... da radim uz najvećeg urednika našeg doba.
Ne bileyim, sanırım ikon gibi bir şey oldum.
Mislim da sam postao neka vrsta ikone.
Yani bu tavırlarına bakılırsa, ne bileyim, unutmuş olabilirsin.
Kako se ponašaš, možda si zaboravila reći!
Bunun bir aldatmaca olmadığını nereden bileyim?
Kako da znam da to nije još jedan trik?
Ne bileyim, iri bir kuş ya da ona benzer bir şey sandım.
Ne znam, pomislio sam da je možda velika ptica ili nešto.
Yani ne bileyim, belki çocuklarımız falan olur.
Štednju? To više nitko ne radi.
O yüzden, ne bileyim, belki de köpeğin rol yapma tarzı hakkında endişelenmek yerine, Topeka'lı 20 yaşındaki gençlerin kanalı değiştirmelerine nasıl engel olabileceğinizi düşünseniz iyi edersiniz.
Zato bi možda trebalo, ne znam... Malo manje brinuti o tome kako će pas odglumiti, a više brinuti o tome kako spriječiti da 20-godišnjak iz Topeke promijeni program.
Düşündüm ki...ne bileyim, birimizin risk alması gerektiğini düşündüm.
Mislio sam... ne znam, ako ti riskiraš, mogao bih i ja.
Ne bileyim, bana o anda öyle yapmamız gerekiyor gibi geldi.
Pa ne znam, tad je izgledalo kao da je to ono pravo, zar ne?
İyi, sen aklındakini söyle ben de ne düşünüyormuşum bileyim.
Dobro, reci mi na što misliš kako bi znao što mi je na mislim.
Ne bileyim, çok şaşırmıştım, şimdi söylüyorum işte.
Ne znam, jer me zbunio. Sada ti kažem.
Bunun bir tuzak olmadığını nereden bileyim?
Kako mogu znati da nam ne smještaš?
Bir kahve içebileceğimiz, ne bileyim, konuşabileceğimiz bir yere gitsek, olmaz mı?
Mozemo li da odemo negde da popijemo kafu i mozda ne znam, porazgovaramo?
Mesela, ne bileyim yedinci sınıfların araba yıkamasında gözetmen olabilirim.
Znate, ne znam, nešto kao možda nadziranje pranja auta sedmog razreda.
Bir şeyler sormak istersen ne bileyim, davalarla ilgili olabilir, başka bir şeyle ilgili olabilir...
Ako me želiš nešto pitati. Ne znam, u vezi s poslom, bilo čim.
Sen ve Stark'ın fondü yapmadığınızı ne bileyim?
Dobro, odakle znam da se vi i Stark cijelo vrijeme ne fonduate?
Bunu oraya bir yere, ne bileyim not defterine filan yazsana.
Trebali biste to zapisati u tu vašu knjigu što zapisujete.
Ne bileyim işte gençlik merkezi olur, kilise falan olur.
Ne znam. Možeš otići u omladinski centar ili u crkvu... Crkvu?
O adam için çalışmadığını nereden bileyim?
Kako da znam da ne radite za tog čovjeka?
Bence kanunsuzun Başlıklı'dan çok daha iyi bir isim bulması gerek ya da ne bileyim Başlıklı adam'dan.
Mislim da osvetnik treba bolje ime od Kapuljača ili "tip u kapuljači".
Senin özel hayatından uzak durmaya çalışıyorum Laurel, cidden çalışıyorum ama şu adamlar, Merlyn gibi, Queen gibi adamlar yani ne bileyim herifler bencil.
Nastojim ti se ne miješati u osobni život. Ali ti tipovi, Merlyn, Queen. Sebični su.
Ben ne bileyim, çünkü ailenle yaşıyorsundur falan.
Jer... živiš sa roditeljima. Kako muževno.
Kime bağlı olduğunu nereden bileyim Tom?
Kako da znam kome je odan?
Ne bileyim, sanki birbirimize daha yakınmışız gibi hissettim.
U konačnici svi isti Mi smo dovoljno stari.
Yani ne bileyim, kokum hakkında endişeleniyorsun ama idrarımı içiyorsun?
Brine vas moj miris, a pijete moj urin?
Benim fikirlerimi alıp, kendininmiş gibi yayınlamayacağını nereden bileyim?
Kako ću znati da nećeš uzeti moje ideje i objaviti ih kao svoje?
Ne bileyim, hemşire çağırmak için bir düğme falan.
Što znam, zvono ili nešto da pozoveš med. sestru.
Seni Prag'dan buraya takip eden o kız o, ne bileyim şöyle enerjik, ufaktan aksanlı acayip güzel biri miydi?
Ta cura, ona koja te je pratila iz Praga, je li ona bila, ne znam, borbena, imala naglasak, smiješno predivna?
Ne bileyim, her sabah uyanıp aynaya bakmaya nasıl dayanabiliyorsun bu suratla?
Mislim, kako se budiš a to bulji u tebe iz ogledala svakoga jutra?
Bana bir şey yapmayacağını nereden bileyim?
Kako da znam da mi nećeš nešto uraditi?
Burada, ne bileyim, gözden kayboluruz diye düşündüm.
Mislio sam kako bismo mogli, ne znam, nestati ovdje.
Şimdiye kadar genelde gözlem ağırlıklıydı ama ne bileyim...orayı seviyorum.
Zasad je uglavnom promatranje, ali, ne znam, sviđa mi se tamo.
Peki beni dolduruşa getirmeye çalışmadığını nereden bileyim?
Trebao bih vjerovati da me ne planiraš ubiti jer?
Ne bileyim, bana göre bir kadının iç çamaşırlarının kendine ait bir yeri olmalı.
Ja sam... znaš, mislio sam... da ženske gaće zaslužuju svoj prostor.
Patent nasıl alınır, ben nereden bileyim?
Ne znam ja kako se dobiva patent.
Bir akbabaya atlayıp operasyonumun kalıntılarına saldıracağını nereden bileyim?
Nisam očekivala da će tvoje hipi dupe minirati moju operaciju.
Ne bileyim, babamdan sonra düşünemedim galiba.
Nakon tate, ne znam... jesam li i mogla.
Yapacak bir şeyler arıyorsan ne bileyim, ölmediğini açıklayıp şirketini geri alabilirsin mesela.
Ako trazis da radis nesto, zasto ne pokusas, ne znam, proglasiti se zivim, pokusati vratiti tvrtku nazad.
Bir şekilde, ne bileyim, mucize veya şansın olur da hayatta kalırsan Tanrı'ya şükretmeyeceksin.
I ako kakvim čudom preživiš, nećeš se zahvaljivati Bogu.
...ya da bir şeyler fırlatırlar, ne bileyim.
Ili će bacati nešto. Ne znam.
Thatcher şimdi, ne bileyim Napoleon gibi.
Thatcher kao, ne znam, Napoleon sada.
Aynı zaman da-- bazen de, ''Kişi elimin altında olmazsa, çalıştığını nerden bileyim?
Također će vam reći -- ponekad će vam isto reći, "Ako ne vidim osobu, kako znam da radi?"
Bu gün, ne bileyim, belki bir adam, sabah Lagos'tan uşağa binen bir adam şu an Ohio üzerinde ve birkaç saat içinde Los Angeles
Danas, ne znam, možda je netko ušao u avion za Lagos jutros, i leti u LAX, upravo sada je preko Ohia.
Kral, yanında bulunan ordu komutanı Yoava şu buyruğu verdi: ‹‹Dandan Beer-Şevaya dek İsrailin bütün oymaklarına gidip halkı sayın ki, halkın sayısını bileyim.››
I kralj zapovjedi Joabu i vojvodama koji bijahu s njim: "Obiđite sva Izraelova plemena od Dana do Beer Šebe i popišite narod da znam koliko ima naroda."
Davut Yoavla halkın önderlerine, ‹‹Gidin, Beer-Şevadan Dana dek İsraillileri sayın›› dedi, ‹‹Sonra bana bilgi verin ki, halkın sayısını bileyim.››
Kralj reče Joabu i narodnim knezovima: "Idite, izbrojte Izraelce od Beer Šebe pa do Dana, onda se vratite i kažite mi koliko ih je na broju."
‹‹Bildir bana, ya RAB, sonumu, Sayılı günlerimi; Bileyim ömrümün ne kadar kısa olduğunu!
(39:5) "Objavi mi, Jahve, moj svršetak i kolika je mjera mojih dana, da znam kako sam ništavan.
0.88726997375488s
Preuzmite aplikaciju Igre Riječi besplatno!
Povežite slova, otkrijte riječi i izazovite svoj um na svakoj novoj razini. Spremni za avanturu?