Prijevod od "ayak" na Hrvatski


Kako koristiti "ayak" u rečenici:

# Neredeyse ayak basacağım Dışarısı çok yakınımda #
# Vidi svijet, tako blizu, a ja sam na pola puta do njega
Bence siviller hem sorumluluk hem de ayak bağı.
Mislim da su civili obaveza i smetnja.
Ben ayak olduğunu sanmıştım ama el çıkması da onun kadar kötü sayılır.
Ja sam mislio da je stopalo, ali i to što je ruka jednako je loše.
Bu yüzden kaçtım, parıldayan denizi geçip sonunda toprağa yeniden ayak bastığımda, duyduğum ilk şey yine o lanet ses oldu.
Stoga sam pobjegla, prešla blistavo more. I kad sam konačno stupila na čvrsto tlo, prva stvar koju sam čula je bio taj glas.
Dört ayak iyi, iki ayak kötü.
Četiri noge dobre, dvije noge loše! Tri puta hura!
Ayak parmaklarımda garip bir his var.
Imam neki čudan osjećaj u nožnim prstima.
Bir ayak izi, bir çizme izine benzemez.
Ali otisak ne izgleda kao čizma.
Bu tekin olmayan zirveye ayak basmaya kim cesaret edebilir?
Ko bi se usudio da kroci u ove negostoljubive predele
Zevkler değişmişti ama ben onlara ayak uyduramamıştım.
Ukusi su se promijenili, ali ja se nisam promijenio s njima.
Spor çantasının içinde yün başlık ve morgun acil çıkış merdivenlerindeki ayak izleriyle uyuşan spor ayakkabılar vardı.
Unutra je bila maska i tenisice, koje odgovaraju otisku na požarnim stepenicama mrtvačnice.
Müvekkilim, elektronik cihazlar ve UKG45 numaralı onaylanmış ayak bilekliği gözetiminde ev hapsinde bulunmaya razı olmuştur.
Branjenik je spreman pristati na kućni pritvor i elektronski nadzor kroz odredbom UKG45 propisan uređaj na gležnju.
On yedi yıl oldu ama zamana ayak uydurmak hâlâ sana yabancı geliyor.
I nakon 17 godina evoluiranje u skladu s vremenom tebi je i dalje nepoznat koncept.
Halkınızdan buraya ayak basan ilk kişiler sizler değilsiniz.
Niste prvi vaše vrste koji ste došli.
Okulda kanlı bir ayak izi buldular.
Našli su krvavi otisak cipele u školi.
Çıplak ayak bir köylünün önünde diz çöküp affını dilemeyeceğim.
Neću kleknuti pred nekakvim bosonogim pučaninom i moliti za oprost!
Shredder, infazcı gücü Ayak Takımı ile birlikte sokaklarımızda hüküm sürdü.
Uz svoju vojsku nasilnika, zvanu Foot Clan, Shredder je zavladao našim ulicama.
Sensei, Ayak Takımı Shredder'ı kaçırmaya çalışıyor.
Sensei, Foot Clan pokušava izvući Shreddera iz zarobljeništva.
10 el parmağı, 10 ayak parmağı.
Deset prstića na rukama. Deset na nogama.
Kardeşimin yüzüne tüküren de bu ayak takımıydı.
Ova ista rulja nedavno je pljuvala po mojoj sestri.
Cersei bize seyirci sağlamayıp bir şekilde başkente ayak bastığımız anda bizi öldürmemeye ikna edilmediği sürece getireceğin hiçbir işe yaramaz.
Sve je to beskorisno, osim ako nas Cersei ne primi i ne ubije nas čim dođemo. -Sluša samo Jaimeja.
Dolayısıyla aklıma bir fikir geldi bir rota, bir yol temin etmek için -- ipek yolunu düşünün, Appalachian Parkurunu İbrahim ayak izlerinden takip edilen.
Tako sam došao na ideju za inspiraciju puta, rute -- poput puta svile, poput rute Appalacha -- koji bi slijedio korake Abrahama.
Gecenin ortasında, yağan yağmurun altında ayakta duruyordu, şemsiyenin altında, pijamaları ile, yalın ayak, evi alevler içindeyken.
Bilo je to usred noći, ona je stajala vani na kiši koja je lijevala, ispod kišobrana, u svojoj pidžami, bosonoga, dok je njezina kuća bila u plamenu.
Gerçekten ne yapacaklarını bilemiyorlardı, ön ayak ve arka ayak ile ilgili iki kelime kullandıklarını anlayan bir Alman bilimadamı gelene kadar, genetikte bu ayrım yoktu, Almancada da yoktu.
Stvarno nisu znali što učiniti, dok nije došao njemački znanstvenik koji je shvatio da se oni koriste s dvije riječi za prednje i stražnje ekstremitete, a genetika ih ne razlikuje a niti njemački.
Suyun yaklaşık 120 ayak, ya da 40 metre, üstünde.
Nalazi se otprilike 120 stopa iznad vode, ili 40 metara.
Bir kaç yıl önce, rutine bağlandığımı hissettim, bu yüzden Amerika'nın büyük filozofu olan Morgan Spurlock'un ayak izlerini takip etmeye ve 30 günlüğüne yeni bir şeyler denemeye karar verdim.
Prije nekoliko godina, osjećao sam se kao da sam zaglavio u rutini pa sam odlučio slijediti korake velikog američkog filozofa, Morgana Spurlocka i probati činiti nešto novo 30 dana.
Eğer ayak parmağınızı bir yere çarpacak olursanız bu tek A harfli bir "Ah" demek.
Kad se udarite u nožni prst, to je "argh" s jednim A.
Bir sürü kredi kartı borcu, ve muazzam bir çevresel ayak izi. Ve tesadüf olmasa gerek mutluluk seviyemiz de son elli yıldır hiç artmıyor.
Mnogo duga za kreditne kartice, ogroman ekološki otisak, i možda nije slučajno, da naša sreća stagnira u tih 50 godina.
Öyleyse, daha az eşyanın ve daha az alanın daha az ayak izi demek olacağını söyleyebiliriz.
Zato ću predložiti da je manje stvari i manje mjesta jednako manjem otisku.
Hiçbir insan böyle dört ayak üstüne düşmez.
Nijedan čovjek ne pada na sve četiri ovako.
Onunla karşılaştığımda, madenlerde 14 yıldır çalışıyordu ve burada gördüğünüz ayak yarası aslında bir maden kazasından kalma, o kadar ciddi ki doktorlar, ayağının kesilmesi gerektiğini söylüyorlar.
Kad sam ga upoznala, radio je u rudnicima 14 godina, a ozljedu noge koju vidite zapravo je zadobio u nesreći u rudniku i toliko je ozbiljna da liječnici kažu da nogu treba amputirati.
Bu ayak yıkama yerinde -- bunun gibi birçok musluk var.
I mjesto za pranje nogu – ima puno vrsta slavina za vodu.
Kapilar açıldı, çocuklar bacak dolu masaya yürüdüler, ve itip dürtmeye, ayak parmaklarını oynatmaya, ve ne olacağını görmek için bütün ağırlıklarını koşu bacağına vermeye başladılar.
Vrata se otvaraju, djeca se spuštaju na taj stol nogu, i oni bockaju i gurkaju, i mrdaju prste, i pokušavaju se cijelom težinom osloniti na nogu za trčanje kako bi vidjeli što će se dogoditi s tim.
Ve sonunda -- biliyorsunuz, olabilecekler için en iyi kelimeler söyleniyor -- Pete Best'in, Beatles'in bir ayak işi için ta Rigo'ya gönderilmesine kadarki
I na kraju, u najboljem slučaju neki od vas prepoznati će na fotografiji Petea Besta, originalnog bubnjara Beatlesa,
Efendim, lütfen sen kulunun önünden git. Ben hayvanlarla çocuklara ayak uydurarak yavaş yavaş geleceğim. Seirde efendime yetişirim.››
Neka moj gospodar ide ispred svoga sluge, a ja ću ići polako, uz korak marve pred sobom i uz korak djece, dok ne stignem k svome gospodaru u Seir."
Masa için dört altın halka dökerek dört ayak üzerindeki dört köşeye yerleştirdi.
Salije mu četiri zlatna koluta. Kolutove onda pričvrsti za njegova četiri nožna ugla.
Tahtın altı basamağı, bir de altın ayak taburesi vardı. Bunlar tahta bağlıydı. Oturulan yerin iki yanında kollar, her kolun yanında birer aslan heykeli bulunuyordu.
Prijestolje je imalo šest stepenica i zlatno podnožje sastavljeno s prijestoljem, i ručice s obiju strana prijestolja, a kraj ručica stajala dva lava.
‹‹Giymek için çul diktim, Gururumu ayak altına aldım.
Tijelo sam golo u kostrijet zašio, zario sam čelo svoje u prašinu.
Güçlü hayvanlar oraya ayak basmamış, Aslan oradan geçmemiştir.
Zvijeri divlje njima nisu kročile niti je kada lav njima prošao.
Sağımdaki ayak takımı üzerime yürüyor, Ayaklarımı kaydırıyor, Bana karşı rampalar kuruyorlar.
S desne moje strane rulja ustaje, noge moje u bijeg oni tjeraju, put propasti prema meni nasiplju.
Ayak altında ezilebileceklerini, Yabanıl hayvanlarca çiğnenebileceklerini düşünmez.
ne mareć' što ih zgazit' može noga ili nekakva divlja zvijer zgnječiti.
Kendine denizde, Derin sularda yollar açtın, Ama ayak izlerin belli değildi.
(77:20) Kroz more put se otvori tebi i tvoja staza kroz vode goleme, a tragova tvojih nitko ne vidje.
Kötülerin yoluna ayak basma, Yürüme alçakların yolunda,
Ne idi stazom opakih i ne stupaj putem zlikovaca.
Ama sen reddedilen bir dal gibi Mezarından dışarı atıldın; Bedenleri kılıçla delinip Ölüm çukurunun dibine atılmış ölülerle örtülüsün; Ayak altında çiğnenen leş gibisin.
A ti si iz groba izbačen kao smeće odvratno, pokriven poklanima, mačem probodenima, koji su na ploče grobne pobacani k'o strvina zgažena!
O kent ayak altında, Mazlumların ayakları, Yoksulların adımları altında çiğnenecek.
te je gaze noge, noge ubogih i koraci nevoljnih."
Ayak parmaklarının bir kesimi demirden, bir kesimi kilden olduğu gibi, krallığın da bir bölümü güçlü, bir bölümü zayıf olacak.
Prsti stopala, dijelom željezo a dijelom glina: kraljevstvo će biti dijelom čvrsto a dijelom krhko.
Düşmanım da görecek ve utanç içinde kalacak. O düşman ki, ‹‹Hani Tanrın RAB nerede?›› diye soruyordu bana. Onun düşüşünü gözlerimle göreceğim. Sokaktaki çamur gibi ayak altında çiğnenecek.
Kada ga moja dušmanka ugleda, od stida će se pokriti ona koja mi je govorila: "Gdje je on, Jahve, tvoj Bog?" Moje će se oči naslađivati kad je ugledam: ona će biti zgažena kao blato na putu.
Ben size, yılanları ve akrepleri ayak altında ezmek ve düşmanın bütün gücünü alt etmek için yetki verdim. Hiçbir şey size zarar vermeyecektir.
Evo, dao sam vam vlast da gazite po zmijama i štipavcima i po svoj sili neprijateljevoj i ništa vam neće naškoditi.
Yanına geldikleri zaman onlara şöyle dedi: ‹‹Asya İline ayak bastığım ilk günden beri, sizinle bulunduğum bütün süre boyunca, nasıl davrandığımı biliyorsunuz.
Kad stigoše, reče im: "Vi znate kako sam se sve vrijeme, od prvog dana kada stupih u Aziju, ponašao među vama:
Ayak, ‹‹El olmadığım için bedene ait değilim›› derse, bu onu bedenden ayırmaz.
Rekne li noga: "Nisam ruka, nisam od tijela", zar zbog toga nije od tijela?
1.8595020771027s

Preuzmite aplikaciju Igre Riječi besplatno!

Povežite slova, otkrijte riječi i izazovite svoj um na svakoj novoj razini. Spremni za avanturu?