Prijevod od "arayacak" na Hrvatski


Kako koristiti "arayacak" u rečenici:

Leydi Carmichael adlı bir kadın seni arayacak.
Nazvat će te žena, Lady Carmichael.
Tapınağın muhafızları kalabalık olmayan yerlerde beni arayacak.
Čuvari hrama će me tražiti kad ne bude nikoga.
Çıldıracak ve 100 bin kez arayacak
Pošizit će i zvati sto tisuća puta.
Pardon ama o kız beni neden arayacak?
Oprosti, a zašto će me ta nazvati?
Numaranızı verin, başka biri sizi arayacak.
Dajte mi svoj broj. Netko će vas zvati s druge linije.
48 tane ikişer kişilik ekip 3'er araba arayacak.
4"8" dvočlanih timova ispitivati će svaki po tri imena.
Biri beni arayacak olursa oradan başlayacaklarını düşündüm.
Mislio sam da bi bilo tko tko me došao tražiti počeo od tamo.
Polisi arayacak mısın, yoksa ben mi arayayım?
Hoćeš li ti zvati policiju ili ću ja?
Eğer biri bir şey arayacak olursa o zaman tek yapması gereken örümcekleri izlemek olmalı.
Kad bi tko nešto tražio...... ondasamomorasIijeditipauke.
Fulani'ler onu bulmak için her yeri arayacak.
Fulani će pročešljati i nebo i zemlju da ga pronađu.
Seni arayacak, sana yazacak ve fırsat buldukça ziyaretine gelecek.
Može te zvati, posjetiti kad želi.
İlginç bir şekilde birileri, o kişi hakkında konuşacaktır yanınızda, ve o kişi sizi arayacak veya mektup yazacaktır.
NEKAKO ĆE NETKO POČETI PRIČATI O TOJ OSOBI. TA OSOBA ĆE VAS POZVATI ILI ĆETE DOBITI PISMO OD NJEGA.
Biraz sonra şeytan annenden çıktığında kalmak için yeni bir yer arayacak.
Čim taj demon napusti tvoju majku, tražiće novo mesto za boravak.
Bu sapık piç, Bay Ripken'ı sadece katilin bilebileceği bir şeyle arayacak.
Ovaj će put bolesna pizda nazvati gosp. Ripkena sa nečim što bi samo ubica znao.
Sampiero adında bir avukat seni arayacak.
Odvjetnik po imenu Sampierro ce te pozvati.
Yerel polis, çocuğun ayakkabısını iki sokak ileride bulunca olay bizi arayacak kadar ciddileşmiş.
Postalo je ozbiljno kad je lokalni policajac pronašao dječakovu cipelu dvije ulice dalje u odvodu.
Tamam, sadece onu bu gece geri al Tommy yoksa yargıç polisi arayacak.
Dobro, samo ga vrati nazad, Tommy, večeras, ili će sudac zvati policiju.
Bu yüzden biliyorum ki şimdi Meredith Reed'in yayımcısını arayacak ve hikayeyi örtbas etmesini sağlayacaksın.
Zato znam da ćete pozvati urednika i pobrinut ćete se da ubije priču.
Mirko'nun GPS'ini ele geçirdiğinde Avrupa'daki arkadaşlarını arayacak ve onlara koordinatları verecektir.
To je prekasno. Čim se dokopa Mirkovog GPS-a, zvat će svoje iz ekipe u Europi i dati im koordinate.
Arayacak kimsen varsa buradan sana ulaşabilirler.
Ako uopće imaš koga zvati. Ili oni mogu zvati tebe.
Bobby Leviathan ile ilgili bir şey olunca arayacak.
Bobby će nas zvati ako se Levijatani jave.
Birazdan Priya Skype ile arayacak ve beraber akşam yemeği yiyeceğiz.
Prija ce mi se uskoro javiti preko skajpa, pa cemo vecerati zajedno.
Sosyal hizmet görevlisi kayıp ilanı çıkartacak ve tarikatın çiftliğindeler mi diye kontrol etmeleri için de şerifi arayacak.
Socijalna radnica prijavit će nestanak, a šerif će provjeriti jesu li na ranču te sekte!
Comic Con'daki kızı arayacak halim yok!
Neću zvati curu s Comic-Cona. - Dobro.
Onun nerede yaşadığını biliyor olabilen bir kişiyi arayacak değilim.
Nema šanse da tražim jedinu osobu koja možda zna gdje on živi.
Esas zorluğu arayacak olursanız fahişeleri deneyin.
Hoćeš pravi izazov? Probaj to s kurvama.
Belki fark etmişsindir onu bulmak için her yeri arayacak biri değilim, değil mi?
Mozda ste primijetili... Nisam tocno bicevanje zemlju za njega, zar ne?
Bu olduğunda makine bir ankesörlü telefonu arayacak.
Kad se to dogodi, stroj ce zvati javnu govornicu.
Hâlâ hayatta olmamın sebebi, her an arayacak olan merkez aradığında, pilotun için rotanın değişimini onaylamama ihtiyacın olması.
Razlog što sam još uvijek živ je što sam ti potreban da potvrdim promjenu rute za tvog pilota kad glavni stožer nazove svakog trenutka.
Javier bizim için Anna'yı arayacak mısın?
Javier, bi li pozvao Annu za nas?
Eve geldiğinde arayacak kimsenin olmadığı ve içecek votkanın kalmadığı televizyondaki saçma reklamları izlemekten başka bir şeyin olmadığı ve kendinle kalakaldığın geceler oluyordu.
To su bile noći kad dođeš kući i nemaš koga da zoveš. A nije ti ostalo votke za piće. A na TV nemaš ništa osim onih glupih reklama.
Eğer bir şey duyarsa Kieran ilk beni arayacak.
Kiren će da me pozove ako nešto sazna.
Ve ben de bunun için o pisliği arayacak havada değilim.
A ja nisam u raspoloženju da nazovem tog kretena.
Tekrar geri döndüklerinde arayacak bir şey bulamayacaklar.
Kad se vrate, neće više imati što naći.
Ama bu süre zarfında cevap arayacak olursan Lyle Chumley ile konuş.
Ali u međuvremenu... Ako zatrebaš neke odgovore, razgovaraj sa Lylom Chumleyjem.
Eğer tekrar beni arayacak olursan, dokunulmazlığım olacak mı?
Pretpostavljam da ću dobiti imunitet ako opet potražiš?
Eğer yarım saat içinde dönmezsem güvencem Dedektifleri arayacak.
A ako me nema pola sata, moja zaštita će pozvati istražitelje.
Turner beni iki dakika içinde arayacak.
Turnerica će me nazvati za dvije minute.
Kalanlarımız da tabanında kan olan 41 numara bir ayakkabı arayacak.
Mi ostali ćemo tražiti tenisice s krvi na sebi.
Doğru olanı yapıp kızı arayacak ve ilişkim olduğunu söyleyeceğim.
Pozvat ću djevojku i reći joj da sam u vezi. - Koliko smo do sada čuli stvari stoje ovako:
Ona "Mutlu olacak ve seni telefonla arayacak" dedim.
Rekao sam, "Bit će sretna. Javljat će ti se mobitelom."
Onları çok fazla göremiyor olmamızın sebebi de, kendimizi o şaşırtıcı şeyleri arayacak konuma koymuyor olmayışımızdır.
No ne vidimo ih tako često zato što se ne stavljamo u ulogu tragatelja za nevjerojatnim stvarima.
Davut soyundan biri sadakatle krallık yapacak. Yargılarken adaleti arayacak, Doğru olanı yapmakta tez davranacak.
učvrstit će se prijesto u blagosti i na njemu će vjerno stolovati, u šatoru Davidovu, sudac koji pravo ište i pravdu čini.
Korku gelince esenlik arayacak, ama bulamayacaklar.
Dolazi tjeskoba! Tražit će mir, a mira biti neće!
Yiteni arayacak, yolunu şaşıranı geri getireceğim. Yaralının yarasını saracak, zayıfı güçlendireceğim. Ama semizlerle güçlüleri yok edeceğim. Koyunlarımı adaletle güdeceğim.
Potražit ću izgubljenu, dovesti natrag zalutalu, povit ću ranjenu i okrijepiti nemoćnu, bdjeti nad pretilom i jakom - past ću ih pravedno.'
O günlerde insanlar ölümü arayacak, ama bulamayacaklar. Ölümü özleyecekler, ama ölüm onlardan kaçacak.
U one će dane ljudi iskati smrt, ali je neće naći; poželjet će umrijeti, ali smrt će bježati od njih.
2.2775681018829s

Preuzmite aplikaciju Igre Riječi besplatno!

Povežite slova, otkrijte riječi i izazovite svoj um na svakoj novoj razini. Spremni za avanturu?