I tako sam našao mjesto gdje će svi poznavati moje sretno, brkato lice.
* Sonunda bir yer buldum * * Mutlu ve bıyıklı yüzümü * * Herkesin tanıyacağı *
A ako sam našao nekoga tko bi investirao novi kapital?
Ya yeni öz kaynak yatıracak birini bulursam?
Prehodao sam pola milje, ukrao automobil u Sjevernom Readingu... i zamijenio ga s Dodgeom koji sam našao u Summervilleu.
800 metre yürüdüm, Kuzey Reading'te bir araba çaldım ve Somerville'de bulduğum bir Dodge ile değiştirdim
Ja sam našao nešto što volim i što me uistinu usrećuje.
Gerçekten sevdiğim, beni mutlu eden... bir şey buldum ben.
Ti si ljuta jer sam našao nekoga s kime volim provoditi vrijeme, a da to nisi ti.
Sonunda zaman geçirecek birini bulduğum ve bu sen olmadığın için kızgınsın.
Upravo sam našao neke potrgane brvnare tamo.
O tarafta yıkık dökük kulübeler buldum.
Nakon dugog promišljanja, mislim da sam našao rješenje za zadirkivanje
Bayağı düşündükten sonra, galiba alay edilmene karşı bir çözüm buldum.
Jesam li ti ikada rekao kako sam našao ovo mjesto?
Sana burayı nasıl bulduğumu anlatmış mıydım hiç?
Mislim da sam našao Martinezov izlaz, Mick, izlaz iz Quentina.
Martinez'in San Quentin'den çıkış biletini bulduğumu söyleyebilirim.
Jednom sam našao ljudski kičmeni stub u svojim fekalijama.
Ben de bir keresinde kakamda insan kemiği bulmuştum.
Vidi što sam našao pred wc-om.
Ay'ın karanlık yüzü. Bak tuvaletin dışında ne buldum.
Mislim da sam našao put kuda možemo otići s plaže.
Hey! Sanırım sahilden çıkış yolunu buldum.
"Oprostite, gospodine Kub, ali izgleda da sam našao malo vode u spermi."
"Affedersiniz, Bay Kub. Sanırım sperminizin içinde su buldum" diyecek.
Carter, možda sam našao jednog ubojicu, na uglu Crown i Albanyja, ide prema jugu.
Hey, Carter. Tetikçilerden birini buldum galiba. - Güneye doğru git, Crown ve Albany'nin köşesi.
Mislim da sam našao gdje se kriju naši Boni i Clyde.
Bonnie ile Clyde'ımızın nerede gizlendiğini buldum galiba.
Čak i ako mislim da ste svi privlačni, mislim da sam našao pogodniju osobu ovdje iza.
Gördüğüm kadarıyla erkeklerin oldukça ilgisini çekti. Ama arka tarafta sanırım daha müsait biri var.
Mislim kako sam našao vrata, prolaz prema kući Dasaga.
Sanırım kulübe ile Desange'ın evini birbirine bağlayan bir geçit, bir kapı buldum.
Prve noći punog mjeseca, ulovit ću svakog otočanina u našim krajevima i oderati ih žive kako sam oderao i 20 onih koje sam našao u Oštrozimlju.
"Dolunayın olduğu ilk gece hâlen topraklarımızda olan her adalıyı tek tek avlayacak, ve Kıştepesi'nde bulduğum 20 demir doğumluya yaptığım gibi canlı canlı derisini yüzeceğim."
Ja sam odradio posao, ja sam našao novac, ja sam dogovorio novinare!
Tüm işi ben yaptım, parayı ben topladım, basını ben ayarladım.
Pogodi što sam našao na putu ovamo?
Yürüyüş yaparken ne buldum, bil bakalım?
I sjećam se vremena kad sam došao nazad iz Indije-- u mojim dugačkim lepršavim togama i mojom dugačkom bradom i John Lennon naočalama-- i rekao sam svom ocu, "Tata, mislim da sam našao duhovno prosvjetljenje."
Hindistan'dan en son döndüğüm zamanı hatırlıyorum -- uzun beyaz elbisemin içinde uzun bir sakal ve John Lennon gözlüklerimle, Babama demiştim ki, "Baba, galiba sonunda ruhsal aydınlanmaya ulaştım."
Bio sam oduševljen spoznavši kako sam našao odgovor.
Cevabı bulduğumu fark ettiğimde, gerçekleştirmenin heyecanını hissettim.
sjećam se samo osjećaja iznenađenja; iznenađenja što sam našao ulicu bez automobila; nasuprot Avenije Massachusets, pune automobila; iznenađenje što sam našao ulicu prekrivenu lišćem i okruženu drvećem.
Sadece şaşkınlık hissettiğimi hatırlıyorum. Hemen yakınındaki Mass cad. 'sinin aksine arabaların olmadığı bir yol bulmanın şaşkınlığı, yaprakların dökülmüş olduğu ve ağaçlarla çevrelenmiş bir yol bulmanın şaşkınlığı.
Ili ovo - to je zaista zgodan čajnik koji sam našao dok sam bio na popodnevnom čaju u Four Seasons hotelu u Chicagu To je nagibni čajnik marke Ronnefeldt
Ya da bu-- bu gercekten buldugum harika bir caydanlik Chicago'daki The Four Seasons Otelinden. Yana yatik bir Ronnefeldt caydanligi.
Tu sam našao da bi vjetrenjača mogla pumpati vodu i stvarati struju.
Bir rüzgar türbininin su pompalayabileceğini ve elektrik üretebileceğini söylüyordu.
I bio sam zapanjen što sam našao protivnike, otpor onome što je, na kraju, ipak najučinkovitija mjera javnog zdravstva u ljudskog povijesti.
Kısa bir makale. Ve muhalefetle karşılaştığımda çok şaşırdım, insanlık tarihindeki en etkili önleyici hakl sağlığı uygulamasına ilişkin muhalefet.
Gideon mu reče: "Ako sam našao milost u tvojim očima, daj mi znak da ti govoriš sa mnom.
Gidyon, ‹‹Benden hoşnutsan, benimle konuşanın sen olduğuna dair bana bir belirti göster›› dedi,
4.7448921203613s
Preuzmite aplikaciju Igre Riječi besplatno!
Povežite slova, otkrijte riječi i izazovite svoj um na svakoj novoj razini. Spremni za avanturu?