Prijevod od "razliku" na Turski


Kako koristiti "razliku" u rečenici:

Za razliku od Solženjicina, neću biti sam.
Ama Solzhenitsyn'in aksine, ben yalnız olmayacağım.
Stvarnost je u umu čovječanstva a ne u pojedinačnom umu koji čini greške i ubrzo stradava za razliku od uma Partije koji je kolektivan i besmrtan.
Gerçeklik insan zihnindedir. Hatalar yapan ve yakında ölmek üzere olan akıIda değil kollektif ve ölümsüz Parti aklındadır.
Znam razliku između dobrog i lošeg.
Doğru ile yanlış arasındaki farkı biliyorum.
Kako bi spoznao razliku između svijeta snova i stvarnog svijeta?
Düşler dünyası ile gerçek dünya arasındaki farkı nasıl anlayacaktın?
Ipak čini značajnu razliku kada imam nekog uz sebe u koga se mogu temeljito pouzdati.
Yanımda sonuna dek güvenebileceğim biri olması yadsınamaz derecede fark yaratıyor.
A za razliku od našeg sebičnog Stvoritelja, koji je zadržao povlasticu da naš svijet ima samo za sebe, ja ću učiniti njihov svijet otvorenim i dostupnim svima nama!
Dünyamızın ayrıcalıklarını sadece kendisine saklayan bencil yaratıcımızın aksine onların dünyasına geçişi açacağım ve hepimize uygun hale getireceğim.
24 sata neće napraviti veliku razliku?
Önümüzdeki 24 saat bir şeyi değiştirmeyecek.
Izgleda da Archibaldski šarm nije zahrđao koliko si mislio, za razliku od noža u mojim leđima.
Hepsi bu. Archibald cazibesi sandığın kadar paslı değilmiş sanırım,..sırtımdaki bıçak için aynı şeyi söyleyemeyeceğim.
Tata, za razliku od ostalih iznenađenja koja sam ti servirao, ovo će ti se svidjeti.
Baba, bu seferki sürprizim hoşuna gidecek.
Za razliku od ostalih, umrijet ćeš na moj način.
Ama diğerlerinin aksine şartlarımın dışına çıktın.
Pokušao sam mu objasniti razliku između gusara i krijumčara, ali razlika ga nije zanimala ništa više nego tvoga oca.
Korsanlarla kaçakçılar arasındaki farkı açıklamaya çalıştım ama o da baban gibi bu farklılıklar ile pek ilgilenmiyordu.
Za razliku od tebe, ja nemam puno vremena za partijanje.
Senin aksine, benim partilere ayıracak pek zamanım yok.
Za razliku od svih ljudskih pisanih jezika, njihovo pismo je semasiografsko.
Yazılı tüm insan dillerinin aksine yazıları semasiografik.
Ne znamo razumiju li razliku između oružja i oruđa.
Louise. Bir silah ile bir alet arasındaki farkı anladıklarına emin değiliz.
Ali ta jedna riječ je učinila doista veliku razliku.
Ama bu tek kelime çok büyük bir fark yaratıyor.
Morate osjećati kao da činite razliku.
Bir fark yarattığınızı hissediyor olmanız lazım.
Zato što za razliku od Boga mi ne znamo što se doista događa vani.
Çünkü, tanrıdan farklı olarak, dışarıda neler olup bittiğini gerçekten bilemeyiz.
Ne-teisti obuhvaća sve to, i za razliku od ateista, nema izaziva one iste fobične, histerične reakcije.
"Dinsiz" bu anlamları karşılamaya yeter; ama ateist kelimesinin aksine korku ve histeriyle karşılanmaz.
I, za razliku od mnogo čokolade, mnogo smijanja vas može učiniti zdravijim.
Ve, çikolatanın tersine çok gülmek sizi daha sağlıklı yapabilir.
Ukoliko ste ružni ili doista, doista dobro izgledate to ne čini nikakvu razliku.
Çirkin veya gerçekten çok güzel ol, herhangi bir fark yaratmaz.
Dakle, žena na desnoj strani je zapravo puno sretnija od muškarca na lijevoj strani -- što znači, da ako imate puno prijatelja, i imate značajna prijateljstva, to čini razliku.
mesela sağdaki bayan soldaki adamdan daha mutlu -- demek ki, çok arkadaşın varsa, ve anlamlı arkadaşlıkların varsa, işte bu, çok fark yaratır.
To bi moglo objasniti razliku između originala i krivotvorine.
Ve bu orijinal ve taklid arasındaki farkı açıklayabilir.
Sjetit ćete se, Cindy Gallop nam je rekla da muškarci ne znaju razliku između vođenja ljubavi i pornografije.
Hatırlarsanız, Cindy Gallop da erkekler sevişmek ve porno izlemek arasındaki farkı bilmiyor demişti.
I to ne čini ikakvu razliku u njihovom očekivanom životnom vijeku.
Ve bu, ortalama yaşam sürelerine dair hiçbir değişiklik yaratmıyor.
No mislim da je poruka koju trebate ponijeti kući, da možemo unaprijediti stvarnu kvalitetu ljudskog života smanjujući razliku u dohotcima između nas.
Bence, buradan çıkarılacak mesaj, insan yaşamının gerçek kalitesini, aramızdaki gelir farklılıklarını gidererek yükseltebileceğimizdir.
I otkrila sam da kada konačno dosegneš starost, za razliku od onoga kada ju samo promatraš sa strane, strah nestane.
Ve farkettim ki, dışarıdan bakmak yerine yaşlılık döneminde olduğunuzda, korku ortadan kalkıyor.
Za razliku od predgrađa nastanjenog srednjim slojem, čijeg postojanja nisam bila svjesna, u Footscrayu nije bilo osjećaja za pravdu.
Varlığından bihaber olduğum yerleşik orta sınıf banliyölerinin aksine Footscray'de hak sahibi olmak diye bir şey yoktu.
Sada ću vam demonstrirati znanje modela prikupljeno u posljednjih 10 godina, koje, za razliku od kardio kirurga, se može prenijeti u -- ovaj trenutak.
Şimdi bunu, on yıllık birikmiş modellik bilgimle sizin için göstereceğim, çünkü kalp ve göğüs cerrahlarının aksine, şu an da burada ayrılabiliriz.
Kada je u pitanju život pod stresom, ovakva jedna biološka promjena može značiti razliku između stresom uzrokovanog srčanog udara u 50-oj i života daleko iza 90-e.
Hayat boyu süren stresten sonra, bu tek biyolojik değişim 50 yaşında stres sebepli kalp krizi geçirmeniz ile 90larınıza kadar sağlıklı yaşamanız arasındaki fark olabilir.
Ustvari, ako pogledate samo grupu koja ima sve 4 zdrave navike vidjet ćete da težina ne čini veliku razliku.
Hatta sağlıklı alışkanlıkların dördüne de sahip olan gruba bakarsak, kilonun çok az bir fark yarattığını görüyoruz.
Međutim, za razliku od mene, vaš šef vjerojatno nije bio predsjednik SAD-a.
Yalnız, benim tersime, sizin patronunuz muhtemelen Amerika Birleşik Devleti'nin Cumhurbaşkanı değildi.
Čak empatija jedne osobe može činiti razliku.
Bir kişiden gelen empati bile bir fark yaratabilir.
Poletjela. Publika je uzdahnula kada je čula razliku.
Farkı duyunca seyirciler nefes nefese kaldı.
No razliku čini činjenica da u ovom slučaju možete iskoristiti bilo koju površinu. Možete prići bilo kojoj površini, uključujući i vlastitu ruku ako na raspolaganju nemate ništa drugo i baratati projiciranim informacijama.
Ama buradaki fark herhangi bir yüzeyi önünüze gelen her tip yüzeyi hatta başka bir şey bulamıyorsanız elinizi kullanarak yansıtılan bilgi ile etkileşim kurabiliyorsunuz.
Bi li to što ste udaljeni od gotovine nekoliko sekundi time što ste plaćeni žetonom, napravilo razliku?
Bir kaç saniye de olsa para fikrinden uzaklaşıp ödemenin jetonla yapılması bir farklılık yaratır mıydı?
Čak i godinu dana kasnije američki su roditelji češće iskazivali negativne emocije, za razliku od francuskih roditelja,
Bir sene sonrasına kadar bile, Amerikan aileler Fransızlara göre daha fazla negatif duyguları dışa vuruyorlardı.
1.1629998683929s

Preuzmite aplikaciju Igre Riječi besplatno!

Povežite slova, otkrijte riječi i izazovite svoj um na svakoj novoj razini. Spremni za avanturu?