Sprječavanje Merlynova plan je razlog što sam se vratio s otoka.
Merlyn'in planı benim adadan durdurmak için döndüğüm şey.
Primjetivši to, prvenstveno, je razlog zbog kojeg sam ja danas ovdje.
Buna dikkat çeken ilk kişi olduğum için şimdi buradayım.
Koji je razlog zašto trebam znati da si čvrsta vani, da ste viđenje stvari jasnije.
İşte bu sebepten ötürü, dışarıda taş gibi sağlam durmanı ve olaylara ince eleyip sık dokuyarak bakmanı istiyorum.
I to je razlog zašto... su vaše povlastice u kupaonici ukinute... a isto tako i smanjen broj cigareta.
Ve işte bu yüzden... banyo ayrıcalıklarınız askıya alınmış... ve sigaralarınız da kotayla sınırlı tutulmuştur.
To je razlog što smo ovdje.
Burada bulunmamızın sebebi bu, tamam mı?
Nadam se da je razlog dobar.
Dwayne otur. - Tanrım, iki dakika uslu olsa.
Ona je razlog zašto sam ovdje.
Benim de burada bulunma nedenim o.
To je razlog zašto smo ovdje, zar ne?
Burada olmamızın sebebi bu değil mi?
I upravo to je razlog zašto ne možeš pronaći prikladan prsten.
Uygun yüzüğü bulamamanın asıl nedeni de bu.
Moj otac je razlog što si živ.
Babam olmasaydı sen de yaşıyor olmazdın.
Ovo je razlog zbog kojeg si zatvorena, Tris.
Bu da mı ne? Hâlâ hayatta olmanın yegane nedeni Tris.
To je razlog zašto sam se vratio.
Bunun için Teksas'a geri döndüm biliyorsun.
Zamislite kako ovo pomaže klincu sa ulice u Calcutti koji mora pomagati svojoj obitelji tijekom dana, i to je razlog zašto on ili ona ne može ići u školu.
Hayal edin Kalküta'daki bir sokak çocuğu ailesine gün boyunca yardım etmek zorunda, ve bu yüzden okula gidemiyor.
Ovo je razlog zašto supružnici u sretnim brakovima misle da njihovi muž ili žena izgledaju puno bolje nego što to misli bilo tko drugi.
Bundan dolayı mutlu evliliklerde eşler kocalarının ya da karılarının, herhangi birinin gördüğünden daha iyi olduğunu düşünme eğilimindedirler.
Dakle, djetinjstvo je razlog zašto vrane završe na naslovnici Sciencea, a kokoši završe u loncu s juhom.
Yani kargaların Science kapağında tavukların ise çorba kasesinde son bulmasının sebebi çocukluk.
Bila je snimana s greškom u vremenu, što je razlog zašto možete vidjeti da se kreće.
Hızlı çekimde filme alınmış, bu sebeple hareket ettiğini görebiliyorsunuz.
Ovaj grafikon izgleda dosadno, ali on je razlog zašto sam uzbuđen i zašto se budim svako jutro.
Bu grafik sıkıcı görünüyor, ama beni heyecanlandıran ve her sabah uyanmamı sağlayan neden bu grafik.
Na neki način mislim kako je razlog što sam započeo ovaj projekt, iako to nisam znao u to doba, bilo to što sam se borio s vlastitim tajnama.
Sanırım, bir şekilde, bu projeyi başlatma sebebim, o zamanlar bilmesem bile, kendi sırlarımla mücadele ediyor oluşumdu.
To je razlog zašto je ljudska kultura toliko zanimljiva,
Bu yüzden insan kültürü çok ilginç ve çeşitli
i to je razlog zašto ga ljudi slušaju.
ve insanların onu dinleme sebebi de bu.
To je razlog zašto toliko uživamo gledajući glečere i oceane, promatrajući Zemlju izvan njenog opsega, itd.
Ve bu neden buzullara ve okyanuslara bakmayı sevdiğimizin ve dünyayı boyutları dışında düşünmemizin, vs. nedeni.
To je razlog zašto provodimo naše vrijeme u razgovoru o stvarima kao što su homoseksualni brakovi a ne o genocidu ili nuklearnom oružju ili siromaštvu ili bilo kojem drugom izrazito važnom pitanju.
Bu nedenle vaktimizi soykırımlar, nükleer silahlardaki artış yoksulluk veya diğer önemli konular yerine eşcinsel evliliği hakkında kaonuşmakla harcıyoruz.
To je razlog zbog kojeg smo izašli iz Tamnog doba.
Bu yüzden hala karanlık çağlarda değiliz.
6.8126270771027s
Preuzmite aplikaciju Igre Riječi besplatno!
Povežite slova, otkrijte riječi i izazovite svoj um na svakoj novoj razini. Spremni za avanturu?
FBI da beni bu yüzden tuttu. 