Yani? - O bir yere gittiğinde, balıklarına ben yem veririm.
Upadneš ovdje silom sa pištoljem, i sada moram da te hranim?
Buraya silahla girdin ve şimdi de seni besleyecek miyim?
Vlasnik sam svoje tvrtke, imam svoju kuću, hranim svoju obitelj.
Kendi şirketime ve kendi evime sahip olurum, yemeği masanın üzerine koyarım.
Želiš vidjeti kako zmiju hranim mišem?
Yılanım fare yer, görmek ister misin?
Sva sreća da ove godine hranim vojsku.
Kocaman. Bu iyi. Bir orduyu doyuracağım.
Upravo sam očekivao da su vampiri stvarni, da sam rođen takav, da se hranim osjećajima drugih ljudi.
Öyle sanmaya başlamıştım-- vampirlerin gerçekti, o şekilde doğmuştum, diğer insanların duygularıyla besleniyordum....
Hranim ga, kupujem mu odječu i držim ga podalje od nevolja.
Benim evde yer, giysilerini ben alırım, onu beladan uzak tutarım.
Hranim te, oblačim, dajem ti krov nad glavom.
Seni besliyorum! Seni giydiriyorum! Başını sokacak bir ev veriyorum!
Stalno vas gubim, hranim vas pogrešnom hranom...
Hep sizi kaybediyorum, yanlış şeyler yediriyorum.
Maćeha me tjera da se zdravo hranim, ne stojim više ispred mikrovalne.
Üvey annem Bren akşam yemeğinde sağlıklı şeyler yediriyor. Mikrodalganın önünde durmam yasak ve kırmızı MM's de yok.
Ne baš, treba da se hranim zdravo, a?
Pek yok. Sadece sağlıklı beslenilecek, değil mi?
Nikad se ne pozivam u stan muškarca, vežem mu oči, hranim ga umakom od šafrana dok ga preklinjem de ne ide u San Francisco.
Asla kendi kendimi bir adamın dairesine davet edip,.....onun gözlerini bağladıktan sonra safran sosu ile besleyip, ona San Francisco'ya gitmemesi için yalvarmak.
Saopštavao sam ostalima da si ti moje ljudsko biće, i da to znači da samo ja mogu da se hranim na tebi.
Diğerlerine senin benim insanım olduğunu söyledim ki senden tek beslenecek kişi ben olabileyim.
Da ih hranim kukuruzom, morao bih ga žeti, prevoziti, pa bih morao taj izmet negdje odvesti.
Eğer mısır yeseler mısırı yetiştir, hasat et, taşı sonra tüm o gübreyi başka yere götür garip bir döngü..
Da znaš, Eric mi je dopustio da se hranim tipom sa tetovažama, i piercingom na bradavicama.
Eric bir keresinde dövmeli ve memesinde piercing olan bir adamla beslenmeme izin vermişti.
Naravno, hranim ga svaku večer, i ponekad mi mi donese neku malu mrtvu zivotinju.
Onu her gece besliyorum tabii bazen de pencereme gelip, bana minik ölü şeyler getirir.
I nakaze su u ljubavnoj priči, a ja hranim mačke.
Aptal aşk hikâyesi yaşıyorlar, ben ise kedileri besliyorum.
Mogla bih da ga hranim u tri ujutru, znaš?
Gece üçte kalkıp mamasını verebilirim mesela.
Sretan je što ga uopće hranim nakon što je poderao moj kauč.
Koltuğumu mahvetmesinden sonra ona hala yemek verdiğim için şanslı bile.
Sve te tecnosti i zvuci ali moj mozak i tijelo zahtijevaju rad na optimalnim nivoima, pa ih hranim koliko je potrebno.
Tüm o sıvılar ve garip sesler. Ama beynimin ve vücudumun optimum seviyede çalışabilmesi için buna ihtiyacı var, yani ben de gerektiği gibi onları besledim.
Digao se na jedan lakat pa se okrenuo kompićima okupljenim oko njega te je rekao: "Gledaj me kako hranim klokane, kompa."
Dirseği üzerinde doğrulup etrafında toplanan dostlarına dönüp şunu söylemiş: # Valabileri besle dostum #
Živim u iznajmljenom stanu, nosim bade mantil dizajniran kao spužva Bob, hranim se smjesom životinjskog sala i šećera napravljenog kao jaje na oko.
Kiralık bir dairede üstümde Sünger Bob Kare Pantolon sabahlığımla oturmuş kızarmış yumurta görünümü verilmiş hayvani yağ ve şeker karışımı yiyorum.
Hranim ga krvlju vrana svaki dan.
Onu her gün kargaların kanıyla besledim.
Ja sam 800 godina stara, i tvoja kćerka polutanka dobro miriše, ali ja se hranim samo Jasonom.
Andy. 800 yaşındayım. Melez kızınız da güzel kokuyor ama ben yalnızca Jason'dan beslenirim.
Nikad ga ne hranim sa stola.
Ben ona asla masadan bir şey vermem.
Možeš zaboraviti mene kako hranim tvoje glupe mačke, Missi.
Artık o aptal kedilerini beslemem Missi.
Pišem ih, oni ih tiskaju, hranim se.
Ben yazarım, onlar basar. Sonra da yerim.
Navršit ću 50 godina, a hranim svoga sina po prvi put.
Şimdi neredeyse 50 yaşındayım....ve oğlumu daha ilk kez besliyorum.
Možeš me naučiti kako da se hranim nekim bez da ga ubijem.
Birini öldürmeden nasıl besleneceğimi de öğretirsin.
Ali nema razloga za brigu, jer od mene će se očekivati da budem uz njega, hranim ga kockicama leda dok ne podlegne neimenovanoj bolesti i što onda?
Endişelenecek bir şey yok, çünkü sen bu hale gelince yanında durup, seni besleyecek olan kişi ben olacağım ta ki sen bu isimsiz illetten kurtulana kadar, sonra ne olacak?
To je samo tijelo koje hranim, perem i oblačim.
O sadece beslediğim, yıkadığım, giydirdiğim bir beden.
Oblačim te, hranim te, ali tvoja nesposobnost me ljuti.
Seni giydiriyorum, besliyorum ama senin eksikliklerin çileden çikartiyor beni.
Tako danas, skupljam ono što sam odbacila -- svoju kosu, kožu i nokte -- i time hranim te jestive gljive.
Bu günlerde benden çıkan saç, deri ya da tırnak parçalarını toplayarak bu yenilebilen mantarlara yedirmek için kulanıyorm.
Zdravo se hranim, vježbam svakim dan, održavam svoj um aktivnim, istraživanje kaže da biste to trebali činiti.
Doğru besleniyorum, hergün egzersiz yapıyorum, aklımı aktif tutuyorum, araştırmalar bunları yapmanızı söylüyor.
1.3165690898895s
Preuzmite aplikaciju Igre Riječi besplatno!
Povežite slova, otkrijte riječi i izazovite svoj um na svakoj novoj razini. Spremni za avanturu?