Axmout kavşağına kadar yürüyün ve orada arabayı bekleyin.
Gå til Axmouth Cross, vent på vognen der.
Silahlarınızı atıp, buraya doğru yürüyün, yoksa çocuğu vururum!
Du bør kaste våpnene, og komme gående nedover gaten, ellers skyter jeg ham.
Karayolu doğu tarafına gidin, 108 mil tabelasına kadar yürüyün.
Ta hovedvei 123 østover, gå til markør 108
Koşanı vururum, hepiniz aşağı katta toplanın, yürüyün!
Jeg dreper den som springerløper! Gå ned! Kom an!
Maxwell, Ryan, Soledad mal gibi bakmayı bırakın ve yürüyün.
Maxwell, Ryan, Soledad, slutt å stirre og begynn å gå!
Ters yöne yürüyor gibi hissederseniz öbür tarafa doğru yürüyün.
Vil dere gå i motsatt retning, gå i motsatt retning.
Bu yoldan 3 km yürüyün çitleri göreceksiniz.
Bare gå i den retningen, så finner dere gjerdet.
Tamam, tamam, bu işe çok para ödüyorum, hadi yürüyün.
Greit! Jeg betaler mye for dette!
Ellerinizi havaya kaldırın ve sakince bana doğru yürüyün...
Hendene i været og gå rolig mot meg.
Ona doğru yürüyün, elini tutun ve "Bunu ödünç alabilir miyim?" deyin.
Gå bort, grip hånden hans og spør: "Kan jeg låne denne?"
Tanrınız RAB'bin size buyurduğu yollarda yürüyün. Öyle ki, mülk edineceğiniz ülkede sağ kalasınız, başarılı ve uzun ömürlü olasınız.››
På hele den vei Herren eders Gud har befalt eder, skal I vandre, så I må leve, og det må gå eder vel, og eders dager bli mange i det land I skal ta i eie.
‹‹Onun için, Tanrınız RABbin buyruklarına uyun. Yollarında yürüyün, Ondan korkun.
og hold Herrens, din Guds bud, så du vandrer på hans veier og frykter ham!
‹‹Şimdi, ey İsrail halkı, Tanrınız RAB sizden ne istiyor? Yalnız şunu istiyor: Tanrınız RABden korkun, Onun yollarında yürüyün, Onu sevin; bütün yüreğinizle, bütün canınızla Ona kulluk edin;
Og nu, Israel, hvad krever Herren din Gud av dig uten at du skal frykte Herren din Gud og vandre på alle hans veier og elske ham og tjene Herren din Gud av alt ditt hjerte og av all din sjel,
Tanrınız RABbin ardınca yürüyün, Ondan korkun. Buyruklarına uyun, Onun sözüne kulak verin. Ona kulluk edin, Ona bağlı kalın.
Herren eders Gud skal I følge, og ham skal I frykte; på hans bud skal I ta vare, og på hans røst skal I høre; ham skal I tjene, og ham skal I holde fast ved.
Ama ateş yakan, Alevli oklar kuşanan sizler, hepiniz, Ateşinizin aydınlığında, Tutuşturduğunuz alevli okların arasında yürüyün.
Se, alle I som tender ild, som væbner eder med brandpiler, gå selv inn i luen av eders ild og blandt de brandpiler I har tendt!
Sizi bin adım yol yürümeye zorlayanla iki bin adım yürüyün.
og om nogen tvinger dig til å gå en mil, da gå to med ham.
İsa, ‹‹Işık kısa bir süre daha aranızdadır›› dedi. ‹‹Karanlıkta kalmamak için ışığınız varken yürüyün. Karanlıkta yürüyen nereye gittiğini bilmez.
Jesus sa da til dem: Ennu en kort stund er lyset iblandt eder; vandre den stund I har lyset, forat ikke mørket skal komme over eder; den som vandrer i mørket, vet ikke hvor han går hen.
Mesih bizi nasıl sevdiyse ve bizim için kendisini güzel kokulu bir sunu ve kurban olarak nasıl Tanrıya sunduysa, siz de öylece sevgi yolunda yürüyün.
og vandre i kjærlighet, likesom Kristus elsket eder og gav sig selv for oss som en gave og et offer, Gud til en velbehagelig duft.
1.458261013031s
Last ned vår ordspillapp gratis!
Koble bokstaver, oppdag ord og utfordre hjernen din på hvert nye nivå. Klar for eventyret?